Kül Kedisi Sindrella, Uyuyan Güzel, Güzel ile Canavar gibi vaktimizi, aklımızı dolduran hatta bugüne kadar kalplerimizde ve kızlarımızın beyinlerinde yaşayan sayısız o büyüleyici güzel masalları okurken bu düşünceler aklımın ucundan bile geçmezdi. Hatta şunu söyleyebilirim ki günümüzde bir taraftan bu tür masallarla dolan hayallerimiz ve diğer taraftan da boğuştuğumuz acı gerçeklerle tam bir çelişki içindeyiz.
O gün kızım korkarak bana doğru koştu ve yanımızdan geçen yaşlı kadından korktuğunu söyledi. O yaşlı kadının masallarda geçen Rapunzel’in saçlarını kesen, ormanda kaybolan Hansel ve Gretel’i pişirmeye çalışan, Uyuyan Güzel’e büyü yapan o kötü cadı olduğunu sandı.
Çocuklarımıza dünya masalları kitaplarını alırken veya ailecek televizyondan izlerken ne kadar tehlikeli olduklarını hiç düşünmedik. Masallarda geçen yanlış karakter ve düşünceler kimbilir belki de çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atıyor. Kendilerini, çevresindekileri ve dünyaya karşı görüşlerini yanlış konumlandırmalarına bile neden olabiliyor.
Okuyucu bu masallardan dolayı kadınların uğradıkları haksızlığın boyutlarını hayal bile edemez. O masallar kadınları kandırarak evliliğin, güzel kıza ve saray sahibi prense layık olduğunu öğretti. Bunun haricindeki her türlü şeyin önemsiz olduğunu gösterdi. İşte bu masallar yüzünden çocuk, ergen ve gençler büyük heyecanla hedefi olmayan aşk masalları arayışına sürüklendi.
Bu masallar bize haksızlık etti. Bu masallar bizlere sadece güzel kızların iyi kalpli olduklarını, çirkin olan şansız kızların ise kötü kalpli, haset kızlar olduklarını öğretti. Hâlbuki gerçek öyle değildi. Asıl gerçek çoğu zaman güzel kızların kibirli olmalarıdır.
Bunu biz de yaptık. Biz de o büyücü yaşlı cadıdan etkilendik. Fedakârlık ve mücadelelerle dolu yaşlı kadınların yüzlerindeki o buruşukların onları çirkin gösterdiğini sandık. Hatta onların güzel kızlardan intikam almayı çalışan kötü kalpli kadınlar olduklarını düşündük. Hâlbuki yaşlı erkekler hakkında hiçbir zaman bu kadar haksızlık etmedik.
Aslında bu bakış açısı sadece dünya masallarında değil, halk hikâyelerimizde de var. Yaşlı kadının büyücü kötü cadı olduğu, dünyadaki en iyi kalbe sahip olanların güzel kızlardan ibaret olduğu, sadece onların yakışıklı prense ve saraylara layık oldukları tasvir edildi.
Hâlbuki bu tasvir ile sadece az güzellikte olan kızlara veya yaşlı kadınlara haksızlık edilmedi. Aksine burada herkese haksızlık yapıldı. Hangimizin güzelliği ya da gençliği garanti altında ki?
Günümüzde kadınlar yaşlılık ve çirkinlik korkusunu takıntı haline getirdiler. İşte bu tür masal ve filmler yüzünden. Bu konudan en çok faydalanan kozmetik üreticileri, estetik ve güzellik merkezleri hatta psikologlar oldu.
O bakış açısı kadını ciddi haksızlığa uğrattı. Mutluluğun onu, hayaller dünyasına götürecek prens ile evlenmekten ibaret olduğunu, böylelikle onun kendi ayaklarının üzerinde durmasının, kendi mutluluğunu kendisinin üretmesi gerektiği gerçeğini unutturdu. Böylece mutluluğu hep erkekten bekledi. Hâlbuki bu düşünceyle evin geçimi gibi nice sorumlulukları olan erkeğe yük olmaktan başka hiçbir işe yaramadı.
Hatta bu düşünce birçok evliliğin boşanmayla sonuçlanmasına neden olmuştur. Çünkü prenses ile prensin masallarından hatta dizilerden çok uzak olan evlilik müessesinin gerçeği ile yüz yüze kalan çiftler evliliğin ağır sorumluluklarıyla yüzleşiyorlar...
Özetle ifade etmek gerekirse, çocuklarımıza masal ve hikâye seçiminde bilinçli olalım. İzledikleri televizyon programlarını denetleyelim. İzledikleri programlarda veya okudukları hikâyelerde bazı hataların olduğunu o hatalara düşmememizin gerektiğini anlatalım.
Hatta gerekirse hayal gücümüzü kullanarak, başkalarına yardım ederek kendilerini mutlu edebilen mücadeleci ve cesur kızlarla ilgili hikâyeler üretin...
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |