Cvp: Tefekkür Tefekkür-i Mevt Kalbin dirilişi ve rûhâniyetin inkişâfı, ancak nefsâniyettenvazgeçebilmekle mümkündür. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi vesellem- de âdetâ bunun usûlünü ifâde sadedinde: “Bütün zevkleri kökünden yok eden ölümü çokça hatırlayınız!” buyurmuştur. (Tirmizî, Kıyâmet, 26) Hakîkaten fânî dünya hayatı, ebedî âhiret hayatı yanında kısacık bir angibidir. Anlık zevkler uğruna ebedî saâdeti zâyi etmek, ânı sonsuzatercih etmek, hangi aklın kârıdır? Bastığımız toprak, bugüne kadar gelen milyarlarca insanın cesetleriyle doludur. Sanki üst üste çakışmış milyonlarca gölge gibi…Onlar da iki kapılı bir hân olan bu cihâna bir kapıdan girdiler, sonranefsânî veya rûhânî davranış ve hislerle dolu dar bir koridor olandünyâ hayatını yaşadılar, en nihâyet mezar kapısından geçip ebedî âlemeintikâl ettiler. Yarın bizler de aynı durumda olacağız. Bir gün gelecek ki, o günün yarını olmayacak! O gün hepimiz için meçhul bir gün! İşte tefekkür-i mevt, o meçhul gün gelmeden evvel ölümü çokça hatırlamaktır. Nefsânî taşkınlıklardan uzaklaşarak Rabbimizin huzûruna hazırlanmanın dâimî bir şuur hâline getirilmesidir. Gâye; ölümün ürkütücü manzaralarından kendimizi koruyup, ölümü güzelleştirebilmektir. Rabbimizin beyânı çok açık ve nettir: “Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Biz’e döndürüleceksiniz.” (el-Ankebût, 57) Velhâsıl hayat ve kâinât, ilâhî bir ibretdershânesi… Bizlere düşen de, bu dershânenin ihlâslı ve gayretli birtalebesi olabilmek… Fânî bir misâfirhâne olan dünyâda kalıcı edâsıylaoturma gafletine düşmemek... İnsan tefekkür-i mevt netîcesinde nefs engelini aşarak âhiret azığınıiyi tedârik edebilirse, ölüm, hayâl ötesi muazzam ve mükemmel olan Allah Teâlâ’ya vuslatın mecbûrî bir şartı olarak addedilir. Böylece,ekseriyetle insanlarda soğuk ürpertilere sebep olan ölüm, vuslatheyecanına dönüşür. Böyle ölümler, tasavvuf yolunun büyüklerindenMevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin tâbiriyle “Şeb-i Arûs”, yâni düğüngecesidir… ************************************************** ** Hâsılı tefekkür, en fazla muhtaç olduğumuzhasletlerden biridir. Rûhumuzun inkişâfı, îmânımızın kuvvet kazanması,ibâdetlerimizin huşû ile edâsı, muâmelâtımızın istikâmetbulması ve gönül ufkumuzun sadece dünyâ planda sıkışıp kalmaması,tefekkür hasletini lâyıkıyla yaşamamıza bağlıdır. Rabbimiz, şuur ve idrâkimize olgunluk ihsân eylesin! Allah Rasûlü’nün, sahâbe-i kirâm’ın ve evliyâullah’ın tefekkür iklîminden gönüllerimize hisseler ikrâm eylesin! Dünyevîve nefsânî düşüncelerin kıskacında bunalan gönül ve dimağları, ulvîduygu ve düşüncelerin huzur ve sükûnuna nâil eylesin! Hayat vehâdiseleri îman ışığıyla ve ibret nazarıyla temâşâ ederek; “Oku” emr-i ilâhîsini ârifâne bir tefekkürle hayatımıza tatbik edebilmemizi nasip ve müyesser eylesin! Rabbimiz, bilhassa hulûlüyle müşerref olacağımızaffımıza medâr olacak sâlih amellerle ihyâ ederek, bütün bir ömrümüzüfeyziyle yaşamamızı nasîb buyursun! Son nefesimizi de ebedî bir huzurdolu iklîmine vuslat ânı eylesin!
Âmîn!
Osmannuri Topbas
|