Doğuda ve Karadeniz'de hatta Anadolu'da bu tarz hikayelere çok rastlanır. İllaki birilerinin başından geçmiştir.
Akraba evlilikleri, küçüğe gidip, büyüğü beğenme hatta isteme, eşi ölünce kardeşiyle evlenme, kaçma v.s şimdi bile yadırganan şeyler değil.
Sonuçlar kesin değildir. Kimisi ömür boyu konuşmaz. Kimisi sorun yaşamaz.
Ama gel gelelim batıda, göçmenlerde işler hiçte böyle değil. Akraba evliliğine son derece karşılar. Onlar kardeş. Birbirlerine sarılır kucaklar, aynı ortamda rahatça bulunabilirler. Evlenemezler.. Bir
hocahanım arkadaşım, abisinin oğluyla kendi çocuğnu süt kardeş yaptı. İlerde evlenmesinler diye. Ve biz bunu çok yaparız dedi. En iyi arkadaşlar arasında da böyle imiş. Aman evlenmesinler süt kardeş olsunlar. Eskiden evlilik bağı oluşturulup, aile bağları kuvvetlendirilirdi. Şimdi......
Hatırlarsınız Hz. Peygamber'in başından da toplumun, örfün ne dediğinin önemsendiği bir evlilik geçmişti. O dönem Arap toplumunda evlatlığın karısı ile evlenmek Arap örfünce yasak, zina ve en kötü fiil olarak görüldüğü halde, bizzat Hz. Peygamber, evlatlığı Zeyd hanımını boşayınca, Zeynep annemizle evlenmiştir.(Ahzab 37)
Dinimizin yasaklamadığı ama insanların ayıp, yasak deyip kınadığı şeyler dine bidat olarak girmeye başlıyor. ''Biz bunu sevmedik, yapmayız '' diyebiliriz ama kınayamayız, yasak, haram diyemeyiz. İslam örfü budur.
Bu konu gerçek mi bilmiyorum, özelden soranlar tanımıyorum tabiki
. Yanlış bildiğimiz, yada edebi, usulü nedir diyebileceğimiz, yol gösteren bir pay olsun...
Bu anlamda kız istemeye giden/istenmeye gelinen adaylara tavsiyede bulunak isterim. Kulak verin abanıza bakimh/ic/a/b