Biz bunlardan bir veya iki tanesini aktaracağız.
Mirac hadisinin bir bölümünde şu ifadeler geçmektedir: Sonra bana el-Beytu'l-Ma'mûr gösterildi. Ben Cibril'e bunu sordum. Cibril:
— Bu el-Beytu'l-Ma'mûr'dur, her gün onun içinde yetmişbin me*lek namaz kılar, bundan çıktıkları zaman artık bu onların son girişi*dir, bir daha oraya dönmezler, dedi.[10]
Bir diğer hadiste ise: Onların içinde bıkıp usanmaksızın saf saf duran melekler, rüku etmeksizin kıyamda duran melekler, rüku ve secdeye gidip de başını kaldırmayan melekler vardır.[11]
Bu hadisler Kur'an-ı Kerim ile çatışmamakta hatta Kur'an tarafından desteklenmektedir. Çünkü Rab Teâlâ “Rabbinin ordularını Ondan başka kimse bilemez.” (el-Müddessir/31)
İkinci görüş; Bütün mevcudat akıl, şuur, idrak sahibidir. Rab Teâlâ'yı da tesbih etmektedir. Ancak bütün bu mevcudat, Allah-u Teâlâ'nın ilmine, idrakine, kudret ve azameti karşısında ‘zevi'l-ukul' varlıklar olarak değil ‘gayr-u zevi'l-ukul' varlıklar olarak değerlendirilir. Ama varlıkların kendisini birbirine kıyasladığımızda bir bölümü ‘zevi'l-ukul', bir bölümü ise ‘gayr-u zevi'l-ukul' olacaktır. Ama aynı varlığın akıl ve idrakını Rab Teâlâ'ya kıyasladığımızda O'nun karşısında bir hiç mesabesinde olacaktır. Bu görüş Molla Sadra'ya aittir. O, bu ayetin tefsirinde özetle şöyle der: O'nun mülkünün genişliği, cömertliği, hüviyet dairesinin kapsamlılığı karşısında bütün mevcudat boyun eğmekte olup bir yok hükmündedir.[12]
|