Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Aralık 2019, 23:26   Mesaj No:69

Nebevi Sevda

Medineweb Emekdarı
Nebevi Sevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Nebevi Sevda isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 59388
Üyelik T.: 05 Nisan 2018
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Memleket:Istanbul
Yaş:52
Mesaj: 1.582
Konular: 390
Beğenildi:1923
Beğendi:1086
Takdirleri:14477
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Özetle ‘ma' ve ‘men' ism-i mevsullerinin kullanımı Molla Sadra'ya göre Rab Teâlâ'ya kıyas edilip edilmediğine bağlıdır. Eğer Rab Teâlâ'ya nispet ediliyorsa akıl ve şuurdan yoksun bir varlık hükmünde olduğundan dolayı ‘ma' ism-i mevsulu kullanılır. Ama varlığın kendisi temel alınarak bir kullanım söz konusu ise bu durumda akıl ve şuur sahibi varlıklar için kullanılan ‘men/kim' ism-i mevsulu kullanılır.

Varlıklar arasındaki derece farkı açıktır. Bir öğretmen ilkokul 1. veya 2. Sınıfa giden bir öğrenci karşısında her şeyi bilen konumundadır. Ama aynı öğretmen, geniş çaplı araştırmalar yapan bir profesör karşısında bir şey bilmeyen kimse hükmündedir.

Bizler son risalet sahibinin O ulvî makamı ve engin bilgisi karşısında birer cahiliz. Kanaatimiz ve inancımız da bu yöndedir. Dolayısıyla Resul (s.a.a.) ile bazı konularda bilgi, anlayış ve kavrayış yönünden yarışabilecek, hatta Ondan daha bilgili olabilecek bir kimsenin var olduğu düşüncesini ve inanışını kabul edemiyoruz. Zira nebi ve resul, bir öğretmen, bir kılavuz, bir rehberdir. Hem de insanın ihtiyaç duyduğu bütün sahalarda. O kanıt ise gönderildiği ümmetin zihin ve akıllarına takılan, güncel hayatta karşılaştıkları bütün noktalarda doğru cevabı kendisinde barındıran bir kanıttır.

“Çünkü ümmîlere[13] içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab'ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O'dur.” (69/el-Cumua/2) ayette geçen ümmilerden kasıt Kıyamet gününe kadar ki bütün ümmettir. Yoksa arınma, Kitab'ı ve hikmeti öğrenme ihtiyacı sadece 632 yılına kadar ki Arap Yarımadası'nın birkaç şehrinde yaşayan bir takım insanlar için değildir. Bu ihtiyaç, bütün insanların temel ve esas ihtiyacıdır. Biz O yüce ve kutlu nebi karşısında evet ümmî pozisyonundayız. Akıl, ilahî mesaj ve ilahî mesajın uygulayıcısı karşısında kibirlenmeyi, ben de biliyorum edasında bulunmayı değil, hak ve hakikati öğrenebilmek, arınmış bir benliğe sahip olabilmek için Ona can kulağıyla kulak vermeyi, çaba ve cehd içine girmeyi gerektirmektedir.

Bir sonraki makalede semavat/gökler kavramını ele alacağız.
Alıntı ile Cevapla