Durumu: Medine No : 59388 Üyelik T.:
05 Nisan 2018 Arkadaşları:3 Cinsiyet: Memleket:Istanbul Yaş:52 Mesaj:
1.577 Konular:
388 Beğenildi:1896 Beğendi:1083 Takdirleri:14477 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! |
Son üç âyetinde Allah’ın on yedi ismini ihtiva eden Haşr sûresinin son âyetindeki hâlik, bâri’, musavvir isimleri (59/22-24) aynı konuda ve iç içe mânalar dizisini meydana getirir. Yaratma kavramı çerçevesine giren bu mânaların ilki hâlik kelimesine ait olup sözü edilen eylemin konusunu oluşturan şeyin (mahlûk) var olma zamanını ve alabileceği sayısız şekillerden birini planlayıp belirleme (takdir) biçiminde tecelli eder. Bâri’ “yarattığı şeye maddî açıdan şekil verip hacim kazandıran” mânasına gelir. Yaratmanın nihaî kademesini teşkil eden musavvir ise mahlûkun fizikî ve ruhî portresini belirleyip “halk eylemini sona erdiren” anlamını ifade eder. Bu sonuncu tanım eşref-i mahlûkāt olan insanın yaratılışına hastır (Abdülkāhir el-Bağdâdî, vr. 195b; Gazzâlî, s. 79-82; ayrıca bk. BÂRİ’; HÂLİK). Eş‘arî, musavviri “maddî bakımdan şekil veren” mânasına alırken Mâtürîdî bunun psikolojik yönüne de işaret etmektedir. Hattâbî ise Cenâb-ı Hakk’ın birbirlerini tanıyıp ayırt etmeleri için insanları farklı fizyonomilere sahip kıldığını vurgulamakta, fakat hepsinin de ayrı bir güzellik taşıdığını söylemektedir. Abdülkerîm el-Kuşeyrî, Kur’an’da Allah’a nisbet edilen tasvir kavramlarının insana yönelik olduğunu, Cenâb-ı Hakk’ın sûret güzelliğini sadece beşer türüne izâfe ettiğini, Tîn sûresinde ise onu en güzel biçimde yarattığı gerçeğine yemin ettiğini (95/4), ayrıca zât-ı ilâhiyye ile müminler arasında sevgi bağının bulunduğunu (el-Mâide 5/54) belirterek yaratıcının lutfettiği bu imtiyaz karşısında insanın duyarlı davranmasının gerektiğini mistik ifadelerle dile getirmiştir. Allah’ın fiilî sıfat ve isimleri içinde yer alan musavvir hâlik, bâri’, muhyî, mübdi’ ve muîd isimleriyle anlam yakınlığı içinde bulunur.
BİBLİYOGRAFYA
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ṣvr” md.; Lisânü’l-ʿArab, “ṣvr” md.; Kāmus Tercümesi, “ṣvr” md.; Wensinck, el-Muʿcem, “ṣvr” md.; M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ṣvr” md.; Buhârî, “İstiʾẕân”, 1; Müslim, “Müsâfirîn”, 201-203, “Cennet”, 28, “Birr”, 115; İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 10; Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 119; Tirmizî, “Daʿavât”, 32, 82; Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 40, vr. 776a; Hattâbî, Şeʾnü’d-duʿâʾ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Dımaşk 1404/1984, s. 51-52; İbn Fûrek, Mücerredü’l-Maḳālât, s. 52; Abdülkāhir el-Bağdâdî, el-Esmâʾ ve’ṣ-ṣıfât, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 497, vr. 195b; Kuşeyrî, et-Taḥbîr fi’t-teẕkîr (nşr. İbrâhim Besyûnî), Kahire 1968, s. 35-37; Gazzâlî, el-Maḳṣadü’l-esnâ (Fazluh), s. 79-82; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aḳṣâ, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 108b-111b; Fahreddin er-Râzî, Esâsü’t-taḳdîs (nşr. Ahmed Hicâzî es-Sekkā), Kahire 1406/1986, s. 110-120; a.mlf., Levâmiʿu’l-beyyinât (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d), Beyrut 1404/1984, s. 214-219; İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî (nşr. Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz), Beyrut 1414-16/1994-96, V, 492; XII, 262-263.
|