Musa, buzağıya tapan arkadaşlarından ötürü özür dilemek üzere tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli sarsıntı (zelzele) yakalayınca, Musa dedi ki! “- Ey Rabbim! Eğer dileseydin, bunları ve beni daha önce helak ederdin. İçimizdeki akılsızların yaptığı (günahlar) yüzünden bizi helak mi edeceksin? Onların bu cahillikleri, ancak senin imtihan ve ihtiyarındır. Sen bu imtihanınla dilediğini sapıklığa bırakır, dilediğine hidayet verirsin; sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.( Araf Suresi: 155)
İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselüm)’a, Hz, Ebu Bekir (radıyallahu anlı) gelerek:”Bana namazda okuyacağım bir dua öğret” dedi. Resülullah (aleyhissalatu vesselam) ona şu duayı okumasını söyledi:”Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve la yağfiru’zzünübe illa ente fa’ğfir li mağfireten min indike verhamni inneke ente’lğaffiru’rrahim. (Allahım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiretle bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin.( Buharı, Sıfatu’s-Salat 149, Daavat 17, Tevhid)
|