El VEHHAB
El Vehhâb; karşılıksız veren, bağış yapmada eşsiz ve benzersiz olan, kendisinden bedelsiz istenilen, verdiklerinin hiç birinden bedel beklemeyen, mutlak ve sonsuz özne demektir. Dilimize de geçmiş hibe, falan falana hibe etti. Hibe bağış ile karşılanıyordu Türkçe de, kişinin kendisine ait bir şeyi bir başkasına karşılıksız olarak vermesine hibe diyoruz.
Vehhâb; mübalağa ile ismi fail, yani hep veren, çok çok veren, daima veren. Mübalagalarda iki vurgu vardır, biri fiilin en yüksek derecesi yani en çok veren. İkincisi fiilin sürekliliği. Biri fiilin yani dikeyine, diğeri yatayına zaman içerisinde. Dikeyine olan verenlerin içinde en yüksek veren. Yatayına olan ise sürekli veren, hep veren. Öyle değil mi, en nankörü nefes alarak yaşıyor her nefes Allah’ın hibesidir, kulun kazandığı bir nefes yoktur.
……..Nazari çerçeve şöyle kısaca çizmeye çalışalım. Kur’an da kullanılan tüm isimler ve fiiller sadece Allah’a hastır, her şeyde böyle değil, her maddede böyle değil. Bu maddeden Vehhâb isminin kökünde Kur’an da ne kadar isim ve fiil geliyor hepsi Allah’a isnaden kullanılıyor. Bu da çok özel bir madde olduğunu gösteriyor.
……..Vehhâb sadece O’dur, zira her bağışçının bağışladığı kendisine Allah’ın hibe ettiğidir.
Bunun en güzel örneklerini Kur’an da hayatın içinde görüyoru. Hz. İbrahim, Hz. Hanne. Hz. İbrahim rabbimizden en büyük hibeyi alan kullardan idi. Ömrü boyunca çocuksuzlukla imtihan edilmişti, ömrünün sonunda rabbimiz ona bir evlat bağışladı, hibe etti, tam bir hibe. Bazı kaynaklarda 90 yaşında bazı kaynaklarda 120 yaşında olduğu zikredilir. Yani şu veya bu, çok fazla şey değil ama her tür beklentinin kesildiği bir dönem. Ama rabbimiz hibe edince demek ki bir alt yasa bir üst yasayla aşılıyor. Rabbimiz koyduğu kanunlarına göre işletiyor kâinatı, fakat koyduğu kanunun mahkûmu değil hakimi olan bir Allah olduğuna da iman ediyoruz.
Kul’dan, hiç bir zaman gerçek mânâda cömertlik ve bağışlayıcılık beklenemez. Çünkü o, yapılacak bir işin, yapılmaması evlâ olunca o işi yapmaya katiyen yanaşmaz. Fakat bütün varlığını hatta en aziz varlığı olan ruhunu Allah yolunda, Cennetine tama etmeden veya azabından kurtulmak gibi bir gaye beklemeden feda ederse o kişi şüphe yok ki gerçekten Vehhâb (Bağışta bulunan) ve Cevad (son derece cömert olan) ismine lâyık olmuş olur.
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |