Alıntı:
ÂlâLeyl Üyemizden Alıntı
İbrahim sûresi 30. Ayette "endadel" kelimesi geçiyor. Bunu ortaklar koştular manasındaki "ortaklar" olarak açıklamışlar ama bana biraz tuhaf göründü. Ortaklar manasına mı geliyor gerçekten? Put mu? Sanem mi (altın gümüş put) Yoksa isa gibi bir insan mı? Nasıl bir ortak koşma bu (eğer ortak koşmaksa)? |
ENDAD اَنْدَاد kelimesi Arapçada نِدٌّ NİDDUN kelimesinin çoğuludur. NİDDUN kelimesi ; eş , denk , nazir , benzer , rakip , , şerik , misal gibi anlamlara gelir.
Kuranda “ENDAD” kelimesi 6 kez geçiyor. Tekil olarak yani NİDDUN olarak hiç geçmez.
Bakara 22.ayet
Bakara 165.ayet
İbrahim 30.ayet
Fussilet 33.ayet
Zümer 8.ayet
Fussilet 9.ayet
“Mâ lehû niddun” denildiğinde, “o şeyin eşi-benzeri yoktur” denilmiş olmaktadır. Rağıb el-İsfahanî ‘nedîd’ kelimesini “bir şeye özünde ortak olan” diye tanımlamaktadır. Nidd kelimesinin özünde ‘benzerlik/benzeme’ vardır. Her nidd aynı zamanda ‘benzer’dir ama her ‘benzer’ nidd değildir.
Kur’an’a baktığımızda, yaratıcılıkla, Allah’a endâd’ı eş koşma arasında tam bir tezatlığın var olduğunu görürüz:
“De ki: Gerçekten siz, arzı iki günde yaratanı küfredip, ona ortaklar (endâd) mı koşuyorsunuz?” (Fussilet 41/9)
Bu ayet bize şunu öğretiyor: Allah’ın arzı iki günde (10. ayetle birlikte değerlendirildiğinde altı gün oluyor) yarattığı hatırdan çıkartılmamalıdır ki, O’na gerçek anlamda iman edilsin ve ortaklar koşulmasın. Allah’a endad adında ortaklar ihdas ve isnad etmek, O’nun yaratıcı oluşunu kaale almamakla ancak mümkündür. Allah’a yaratıcı olarak iman edildiğinde, hiçbir beşer hakkında haddi aşıp, taşkınlık yapmak mümkün olmaz.
Endad terimi en iyi tanımını, Bakara suresinin 165. ayetinde bulmaktadır. Ayette şöyle denmektedir: “İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk tanrılar (endâd) edinir de, onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.” (Bakara 2/165)
Bu ayete göre insanların tümü değil, bir kısmı Allah’tan başka bazı kimseleri endâd edinmektedir. Bu bir kısım insanlar, Allah’tan başka bazı varlıkları endad edinmekte, onları Allah’ı sever gibi sevmektedirler. Demek ki bir insanı ya da başka bir varlığı endad edinmenin anlamı, o insanı (ya da varlığı) Allah’ı sever gibi sevmektir. Bir başka anlatımla, Allah’ı sever gibi sevilen varlıklar (insanlar) endâd olmaktadırlar.
İbni Kesir’in, Bakara suresinin 22. ayetinin tefsiri sadedinde naklettiği bazı hadislerde, Rasulullah’ın (sav) “Allah ve filan kişi diledi”, “Allah diledi, ben de diledim” gibi ifadeler, insanı Allah’a denk tutmak (endad edinmek) anlamına geleceği için, bundan men ettiği bildirilmektedir.
İbrahim suresinin 30. ayetine göre endad edinmenin gayesi, insanları Allah’ın yolundan saptırmaktır. Halkın, kalbinde hastalık bulunan, nankör kesimlerini Allah’ın yolundan saptırmak, Allah hakkında kuşkular oluşturmak için endad adı verilen ortaklara ihtiyaç vardır