Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 Arkadaşları:15 Cinsiyet:Anne Memleket:MEDİNEWEB Yaş:44 Mesaj:
12.707 Konular:
1315 Beğenildi:12524 Beğendi:9250 Takdirleri:28524 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | ÜNİTE 6: HORASAN, MÂVERÂUNNEHİR VE
HAREZM BÖLGESİNDE KURULAN DEVLETLER
1.Tâhirîler (821-873)
Abbasi hilafeti içerisinde kurulan ilk bağımsız
hanedan Horasan’daki Tahirilerdir. Adını hanedanın
kurucusu Tâhir b. Hüseyin’den almıştır .Tâhir, EminMemun mücadelesinde Me’mun tarafındaydı.
Birkaç İranlı tarafından Emin’in başı kesilerek
Tâhir’e gönderildi. Tâhir de oğulları Musa ve
Abdullah ile halifelik alametlerini Me’mun’a
gönderdi. Emin’in öldürülmesi ile bütün Arapların
nefretini kazanan Tâhir, Irak’tan uzaklaştırılıp
Musul, el-Cezire, Şam ve Mağrip valisi ilan edilerek
Rakka'ya gönderildi. Halife Me’mun devleti
Horasan’dan idare etmenin mümkün olmadığına
karar vererek Bağdat’a gitti ve Tâhir’i yanına
çağırdı .Tahir kendisini Horasan ve Sistan valiliğine
tayin ettirdi. Sistan'i oğlu Talha ile idare eden Tahir
Horasan’da aile hakimiyeti kurmaya çalıştı. Bu
sırada da paralardan halifenin adını çıkartarak
kendi adına para bastırdı . Merv'de de Cuma
namazında hutbeden Memun'un adını kaldırıp
kendi adına okuttu . Bu bağımsızlık girişimlerinden
sonra Tahir halifenin casusları tarafından
zehirlenerek öldürüldü.
Tahir'in ölümünden sonra oğlu Talha Horasan
valiliğine geçmiş ve Harici Hamza ile mücadele
etmiş fakat istediği başarıya ulaşamamış. Talha
'nın ölmesiyle de kardeşi Abdullah Horasan valisi
olmuştur. Abdullah bölgeye gidip Haricileri bertaraf
etmiştir , Muhammed b. Kasım isyanını bastırmıştır.
Mazyar isyanıyla da yakından ilgilenen Abdullah
bu isyanın ünlü komutan Afşin'in tahrikiyle çıktığı
rapor etmiş ve onun ölümüne sebep olmuştur.
Abdullah öldüğünde Rey, Taberistan , ve Kirman
onun hakimiyeti altındaydı.
Abdullah’ın oğlu ikinci Tahir Horasan valisi oldu
fakat Salih b Nasr' in isyanı bastırılamayınca Sistan
Tahirilerin elinden çıktı . İkinci Tahir 'den sonra ise
oğlu Muhammed b. Tahir geldi devlet adı vasfı
olmayan Muhammed ' in döneminde Tahiriler
zayıflamaya başladı.
Saffariler'den olan Yakub b. Leys Tahiriler
Devletine son verdi .
Tâhirîler Nişabur’da bağımsız bir devlet olduktan
sonra düzenli olarak Abbâsîlere vergi ödemeye
devam ettiler. Bu vergi içerisinde gönderilen
Türkler, Abbâsî halifelerinin memlûk ordusunu
oluşturdu. Tâhirîler Arap ve İranlılara iyi
davranarak halkın gönlünü kazandılar. Sünnî
inançları ve dini hayatı önemseyen yanları ile
tanınan Tâhirîler halkın menfaatini koruma, ziraat
ve imarı teşvik etme, ulema ve şairleri himaye
etme gibi birçok alanda başarı gösterdiler.
Hanedanın asıl kolu Horasan’da yaşamaya devam
ederken ailenin diğer üyeleri X.yüzyılın sonuna
kadar Bağdat’taki garnizonun kumandanlığını
(Sâhibu’ş-Şurta) üstlendiler. Tâhirîler yukarda
söylediğimiz kuvvetli Sünnî inançlarının bir
yansıması olarak Hazar denizi etrafında yayılmaya
çalışan Şia’nın önünü kesmede başarı gösterdiler . 2.Saffariler (861-1003)
Saffârîler adlarını hanedanın kurucusu Yakub b.
Leys es-Saffâr’dan almışlardır. Adını Yakub b.
Leys’in bakırcı “Saffâr” olmasından almıştır. Sistan
ve Afganistan’ın bir kısmına hâkim olan Yakub
Tâhirîlerin elindeki Herat’ı zapt etti. Tâhirî
hükümdarı Muhammed b. Tâhir ise mücadeleyi
göze alamadı ve Yakub’a Sistan, Kabul, Kirman ve
Fars’ın idaresini bıraktı. Yakub 867 yılında
Zerenc’de adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan
etti . Yakub Sistan’a dönünce Halife Mu‘temid Fars
bölgesine vali tayin etti. Ayrıca Fars ve Ahvaz
bölgesini kardeşi Muvaffak’a bıraktı. Yakub,
Zebulistan ve Fars bölgesini ele geçirirerek
ilerleyişini sürdürdü. Ancak Bağdat ile Medain
arasında Dicle nehri kıyısında Deyrülakûl denilen
yerde yapılan savaşta Abbâsî ordusunun zaferiyle
sonuçlanınca Yakub Huzistan'a çekilmek zorunda
kaldı ve yakalandığı hastalıktan dolayı vefat etti.
Yakub'un yerine kardeşi Amr bin. Leys gecti.
Abbâsî halifesi Mu‘temid’e itaatini bildirdi. Buna
göre Amr, her yıl 20 milyon dirhemi Bağdat’a
gönderecek karşılığında Bağdat Sâhibu’şŞurtalığını üstlenecek ve Haremeyn’de temsilci
bulundurabilecekti.
883 yılında Fars valisi Muhammed b. Leys’in
ödemediği vergileri ödeyen Amr’ın emirliği Abbâsî
hilâfetince onaylandı. Halife Sâmânî emiri İsmail b.
Ahmed’i azledip yerine Amr’ı tayin edince
Saffârîlerle Sâmânîler karşı kaşıya geldiler. Belh
yakınında yapılan savaşta İsmail b. Ahmed, Amr’ı
mağlup ederek, 902 yılında onu öldürttü.
Sâmânîler bundan sonra Horasan’ın hâkimi oldular.
Amr’ın torunu Tâhir zamanında devlet işlerini
Sebükeri’ye bırakıp eğlenceye dalması üzerine
hazine boşaldı, vergi toplanamadı. Sistan’ın
durumu kötüleşince amcası Leys b. Ali Sistan
idaresine el koydu. Ancak Abbâsî ordusundan
destek alan Sebükeri, Leys’i mağlup etti ve esir
alarak Bağdat’a gönderdi (909). Sebükeri,
Abbâsîlere itaat arz ettiği için Kirman ve Fars
Saffârîlerin elinden çıkmıştı. Ardından Abbâsî
halifesi Sâmânî emirlerinden Ahmed b. İsmail’e
Sistan hâkimiyetini vererek Saffârîleri ortadan
kaldırmasını emretti. 911 yılında bu harekâtın
sonunda Muhammed ele geçirilerek Saffârîlerin
Leys b. Saffar koluna son verilmiş oldu.Sâmânîlere
karşı Sistan’da bazı ayaklanmalar başlaması
nedeniyle kısa bir süre Amr b. Leys’in
torunlarından Ebu Hafs Amr tahta geçirildi.
Ardından Amr b. Leys’in kızdan torunu Ebu Cafer
Ahmed b. Muhammed b. Halef başa geçirildi.
Böylece Saffârîlerin Halefîler kolunun dönemi
başladı. Saffârîler Ebu Cafer Ahmed zamanında
kısmi de olsa bir toparlanma dönemine girdiler.
Ebu Cafer’den sonra tahta geçen el-Halef’in
Gaznelilerin düşmanı Karahanlı Nasr b. Ali ile
mektuplaşması üzerine Gerdiz kalesine sürülmesi
ile devlet tarihteki yerini aldı. 3.Samaniler (873-999)
Sâmânîler 819-1005 yılları arasında Horasan’da
(İran Horasan’ı, Harezm, Mâverâunnehir, Sistan)
hüküm sürmüşlerdir. Hanedanın kurucusu Kuzey
Afganistan’ın Belh şehrinde bir dihkan (mahalli
toprak sahibi) olan Sâmân-hudâ idi. Sâmân-hudâ
Emevîlerin Horasan valisi Esed b. Abdullah el-Kasrî
vasıtasıyla Müslüman olmuştur. Torunlarıyla
beraber Halife Me’mun’a sadık hizmetleri olmuştur.
Mâverâunnehir’de güçlenen aileden Nasr b. Ahmed
bölgenin tamamının valiliğini Halife Mu‘temid’den
almayı başardı. Semerkand’da Nasr b. Ahmed,
Buhara’da ise kardeşi İsmail ülkeyi idare etmeye
başladılar. Sâmânîler putperest Türklerin akınlarına
karşı bölgeyi korumakla görevlendirildiler.889
yılında İsmail b. Ahmed kardeşi Nasr’a üstün
gelerek onu ikinci plana attı ve Sâmânîlerin
hükümdarı oldu. Bundan sonra Buhara’dan devleti
idare etmeye başladı. Henüz Müslüman olmamış
Türklerle ve yeni kurulan Karahanlılar ve
Horasan’daki Saffârîlerle mücadele etti. 900 yılında
İsmail, Saffârî Amr b. Leys’i mağlup edince halife
buna memnun oldu ve kendisi Tâhirîler ve
Saffârîler yerine Horasan valiliğine getirildi. Abbâsî
halifesi ona Mâverâunnehir-Horasan, TaberistanDeylem bölgelerinin idaresini verdi. Böylece İran’ın
doğu bölgesinin en güçlü hanedanı oldular. Sünnî
olan Sâmânîler Kuzey İran’da Büveyhîlerle
mücadele ederek Horasan ve Mâverâunnehir’de
Sünnî hâkimiyeti oluşturdular.
X. yüzyılda Sâmânîler devletinde dengeler
bozulmaya başladı. Merkezi idare kurmak isteyen
hanedana karşı asker ve toprak sahibi sınıf
isyanlarında başarılı oldu. 907 yılında İsmail ölünce
yerine oğlu Ahmed (907-914) sonra da torunu Nasr
(914-943) geçtiler. Batıda Taberistan bölgesindeki
güçlerle mücadele ettiler. Rey civarına kadar
topraklarını genişlettiler. Nasr b. Nuh (943-954)
zamanında ise Rey şehrini, Saffârîleri ve
Harezmşahları hâkimiyetleri altına aldılar.
Büveyhîlerle ve Karahanlılar ile mücadele ettiler.
Sâmânîler zamanında valiler güçlü kişilerden
oluşuyordu. Valiler aynı zamanda ordu
komutanıydılar ve Nişabur’da
oturuyorlardı.Bunlardan Alptegin Mansur b. Nuh ile
anlaşmazlığa düşünce Gazne’ye giderek Levik
hanedanına son verip Gazneliler devletinin
temelini atmıştır.
II. Nuh döneminde ise devlet yeni güçlerle
karşılaştı. Selçuklular ve Gazneliler ile mücadele
başladı. 997 yılında II. Nuh’un yerine geçen oğlu II.
Mansur tahttan indirilerek gözlerine mil çekildi.
Kardeşi II.
Abdülmelik zamanında ise Gazneliler 999 yılında
Harezm ve Horasan’ı ele geçirdiler. Bu sırada diğer
bir güç kaynağı Karahanlılar Buhara’ya hâkim
oldular. Bu yüzyılın son on yılı Sâmânî topraklarına
sahip olmak isteyen Karahanlı ve Gazneli
mücadelesiyle geçti Abdülmelik’in kardeşi İsmail
hapisten kaçıp Buhara’yı tekrar elde etti ise de bu
uzun sürmedi. Sâmânî emiri İsmail el-Muntasır’ın
1005 yılında ölümüyle Sâmânîler son buldu.
Askeri güçleri sayesinde ticaret yollarını güven
altında tutmaları Sâmânîlere iktisadi güç kattı. Bu
refah sayesinde Sâmânîler saraylarında adeta Arap
ve Fars rönesansını gerçekleştiriyorlardı. İranlıların
milli destanı Firdevsî Şehname’sini Sâmânîler
zamanında yazmıştı. IX. asırdan itibaren Müslüman
emirlerin ordusundaki Türk askerlerinin tamamına
yakını Sâmânî ülkesinden gelmekteydi. Askerlere
üç ayda bir tama’ denilen maaş verilirdi.
Memlûklerin yetiştirilmesi konusunda ise on yılı
bulan sıkı bir eğitim modeli uygulanırdı. Bu süreci
tamamlayanlar süvari birliğine katılarak vali ve
emir olma imkânına ulaşabilirlerdi.
Horasan-Mâverâunnehir ve Harezm bölgesi, en
müreffeh dönemini Sâmânîler döneminde yaşadı.
Bölge kültür ve ilim merkezi haline geldi.
Coğrafyacıların bildirdiğine göre ziraat ve ticaret
çok gelişti. Sâmânîler Türkler arasında İslâm’ın
yayılması açısından da özel bir öneme sahiptir.
Harezm bölgesi kanalıyla İslâm Dini Oğuzlar,
Hazarlar ve İdil Bulgarları arasında yayıldı. 900 yılı
civarında İdil Bulgarları Müslüman oldular.
Mâverâunnehir bölgesi kanalıyla ise Karahanlılar,
Oğuzlar arasında İslâm yayıldı. Bir süre sonra
Karahanlılar arasında çok sayıda insan Müslüman
oldu. İslâmlaşma faaliyetinde tüccarların ve
mutasavvıfların önemli katkısı bulunmaktadır.
Devlet bürokrasisinde sultan’dan sonra saltanat
nâibi, hacib, ümera, valiler, sahibu’ş-şurta,
muhtesip, âmil ve reis gelmekteydi. Vezirler
arasında el-Bel‘amî (ö.974) önemlidir. Dîvânlar
arasında Vezaret, Şurta, Müstevfî, İnşa, İstifa gibi
Dîvânlar hizmet vermekteydiler. Dolayısıyla
Sâmânî devlet teşkilatı ve Dîvân sistemi Selçuklu
ve Gazneli Devletlerini etkilemiştir .
Sâmânîler döneminde özellikle Mâverâunnehir
bölgesinde Hanefî fıkhı büyük gelişme göstermiştir.
Ebu Zeyd el-Belhî, Ebu Mansur el-Mâturîdî, Narşahî,
elFârâbî, İbn Sina ve el-Bîrûnî bu devrin büyük ilim
ve din adamlarından bazılarıdır. İslâm tarihinde
Farsça ilk defa edebiyat ve şiir dili haline geldi.
Bunlardan en önemlisi Firdevsî’dir. Diğerleri Kisâî,
Dakîkî ve Ascedî olarak ifade edilebilir. 4.Büveyhiler(932-1062)
Büveyhîler X-XI. yüzyıl arasında Batı ve Orta İran,
Irak ve Umman bölgelerinde varlık gösteren Şiî bir
devlettir. X.yüzyılda İran’ın en güçlü ailelerinden
biri olan Büveyhîler Hazar denizinin güneyinde
Taberistan ile Gilan arasında kalan bölgede
(Deylemistan) bulunuyorlardı. Dağlık bir bölgede
yaşayan Deylem halkı uzun süre İslâm fetihlerine
direndiler. X. asrın başlarında Şiî dâilerin
gayretleriyle Müslüman oldular. Büveyh’in (Bûye)
oğulları Ebu’l-Hasan Ali, Ebu Ali Hasan ve Ahmed
önceleri Gilan’daki Mâkân b. Kâkî’ye sonra
Merdâvic b. Ziyâr’a bağlı hareket eden
askerlerdendi. Merdâvic, Büveyhî kardeşlerin en
büyüğü Ali’ye Kereç valiliğini verdi. Merdâvic Türk
Memlûkleri tarafından öldürülünce Deylemliler
Büveyhîlere katıldılar .Büveyhîler Ziyârîlerin
topraklarına da el koydular. Büveyh’in diğer oğlu
Hasan, Cibal bölgesine, Ahmed ise Kirman ve
Huzistan bölgesine hâkim oldu. Ahmed Irak’a girdi
ve Vasıt’ı ele geçirdi. Abbâsî Halifesi Müstekfî onu
Bağdat’a çağırarak Emîru’l- Ümerâ olarak tayin
etti. Ahmed’e Muizzuddevle, Ali’ye İmadüddevle,
Hasan’a Ruknüddevle lakabını verdi. Büveyhîlerin
Bağdat’a girmesi ile Abbâsî Hilâfeti üzerinde 110
yıl sürecek vesayet dönemi başladı. Asıl büyüme,
siyasi ve kültürel açıdan en parlak dönem, 976
yılında Büveyhîlerin hâkimi olan Ahmed’in torunu
Adududdevle b. İzzüddindevle zamanında oldu.
Bağdat’ta yeni binalarla imar edildi, edebî ve ilmî
faaliyetler arttı. Onun zamanında Büveyhîler Irak,
Güney İran, Umman’a hâkim oldular. Batıda elCezire’deki Hemdânîlere, Taberistan’daki
Ziyârîlere, Horasan’da Sâmânîlere karşı büyük bir
gelişme gösterdiler.
Adududdevle’nin 983 yılında ölümünden sonra
toprak kavgası başladı. Bahauddevle’nin 990
yılında sultan olmasıyla ortam sakinleşti.
Bahauddevle zamanında edebiyat ve ilim dünyası
büyük himaye gördü. Vezir Sabur b. Erdeşir 993
yılında Bağdat’ta Dâru’l-İlm kuruldu. Vezirin adıyla
anılan bu kuruma 10 bin ciltlik kütüphane
vakfedildi. Bahaüddevle’nin 1012 yılında ölümüyle
Büveyhîler çöküşe geçti
Türkler ile Deylemliler arasında ciddi mücadeleler
başladı. Celalüddevle Ebu Kalicar 1044 yılında
Bağdat’ta idareyi ele geçirdi. Selçuklu Sultanı
Tuğrul Bey’in batıya yönelmesiyle Büveyhîler iyice
zayıfladı. Ebu Kalicar’ın ölümünden sonra
kumandanlardan Arslan el-Besâsîrî Bağdat’ta gücü
eline aldı. Selçuklu sultanı Tuğrul Bey 1055 yılında
Bağdat’a girdi. Arslan Besâsîrî’nin gayretleri bir
şeyi değiştirmeye yetmedi. Sembolik olarak
Fars’da yedi yıl daha sürecek olan Büveyhîler 1062
yılında resmen sona erdi.
Deylemlilerin çoğu gibi Büveyhîler de On iki imam
mezhebine şiddetle bağlı Şiî bir hanedan idi.
Muizzuddevle 8 Şubat 963 tarihinde 10 Muharrem
günü çarşıların kapatılmasını herkesin siyah
giyerek, Hz Hüseyin’in matemini tutmasını emretti.
964 yılında Gadîr-i Hum olayının gerçekleştiği 18
Zilhicce günü bayram ilan edildi. Azizüddevle
zamanında ise bu bidatlar kaldırıldı. Ayrıca Sünnîler
ile Şiîler arasındaki gerginliği hafifletmek için kızını
Abbâsî halifesiyle evlendirdi.Büveyhîler sadece
Bağdat’ta değil Isfehan, Kazvin, Rey gibi ülkenin
çeşitli yerlerinde imara büyük önem verdiler.
Saray, cami, hastane ve rasathane kurdular. Şehir
surlarını, kaleleri, yol ve kanalları imar ettiler.
Adududdevle Fars bölgesindeki Firuzabad’ı yeniden
inşa ettirdi. 100000 dinar harcayarak Bağdat’ta
Adudî Bimaristanı’nı inşa ettirdi. Bu hastanede
eğitim ve sağlık hizmetleri uzun asırlarca
sürdürüldü. Bu devirde yaşayan çok sayıda ünlü
âlimler arasından el-Fihrist’in yazarı İbnü’n-Nedim,
Matematikçi el-Buzcâni sayılabilir. 5.Harizmşahlar (1097-1231)
Harezm, Ceyhun nehri kenarında sulak ve verimli
bir bölgeydi. Onuncu asırda Gürgenç şehrinin
Sibirya ve Kara Deniz’e giden ticaret yollarının
kavşak noktasında olması iktisadi olarak
gelişmesini sağladı. Yerli bir aile olan Me’mûnîler
995 yılında nehrin sağ kısmında Afrigîler’i ortadan
kaldırarak Harezmşah unvanını aldılar. Bu
dönemde İbn Sînâ ve Sa‘lebî gibi âlimler himaye
edildi. Şeklen Sâmânîlere bağlı olan Harezm’deki
Me’munîlere 1017 yılında Gazneli Mahmud son
verdi. Yirmi yıl boyunca Gazneli Türk memlûk
valiler tarafından idare edilen Harezm, Cend
hâkimi Şah Melik’in eline geçti. 1041 yılında Şah
Melik’in öldürülmesiyle Harezm, Selçuklu
hâkimiyetine girdi .
Selçuklular atadıkları valiler ile bölgeyi idare
etmeye başladılar. Melikşah’ın buradaki valisi
Taştdar AnuşTegin idi. AnuşTegin’den sonra Harezm
valisi tayin edilen oğlu Kutbeddin Muhammed
Harezmşah ünvanını kullanmaya başladı.
Dolayısıyla Harezmşahlar, Harezm bölgesinde
AnuşTegin’in büyük oğlu Kutbeddin Muhammed
tarafından 1097 yılında kurulan ve sırasıyla Atsız,
İlarslan, Tekiş ve Alâeddin Muhammed’in saltanat
sürdüğü ve 1231 yılında Moğollar tarafından yıkılan
hanedandır. Selçuklu Sultanı Sencer’e bağlı kalan
Kutbeddin Muhammed devrinde Harezm her
alanda gelişme gösterdi .
Müslüman olmayan Türklerle, Harezm hududundaki
harplerinden dolayı da “Gazi” sıfatını alan Atsız
ismen Selçuklulara bağlı kaldı ise de gerçekte
bağımsız olmak istiyordu.Cend ve Mangışlak gibi
mühim merkezleri kendi adına zapt etti. Sencer bu
duruma çok kızdı ve onu suçladı. Bu bahane ile
Atsız istiklâlini ilan etti. Horasan yollarını kapattı,
Selçuklu memurlarını hapsetti. Bunun üzerine
Sencer 1138 yılında Atsız üzerine yürüdü. Onu ağır
bir mağlubiyete uğratarak idari düzenlemelerde
bulundu. Sencer, Merv’e dönünce Atsız tekrar
bölgede hâkimiyet kurdu. 1147 yılına gelindiğinde
Sencer’in Harezm seferiyle yine ona tâbi oldu.
Oğuz isyanı sürecinde zor günler yaşayan Sultan
Sencer’e destek olmaya çalıştı. Oğuzlara mektup
yazarak Sultan Sencer’e tabi olmalarını tavsiye
eden Atsız, 1156 yılında öldü.
Atsız’dan sonra yerine geçen veliaht oğlu İl-Arslan
muhaliflerini ortadan kaldırdı. Askerin iktalarını ve
maaşlarını artırdı. 1157 yılında Sultan Sencer’in
ölümünden sonra ise doğunun en kudretli
hükümdarı haline geldi. İl-Arslan’ın ölümü üzerine,
küçük oğlu Sultanşah tahta oturdu (586/1172).
Fakat ağabeyi Tökiş (Tekiş) Karahıtaylar’a iltica
ederek onlardan askeri yardım aldı. Kardeşinin
firarı ile kolayca Hârezm tahtına geçen Alâeddin
Tekiş sülâlenin belki en büyük şahsiyetidir.
591/1194’te Rey civarındaki savaşta Irak
Selçukluları Sultanı II. Tuğrul’u yenerek onu
katleden Tekiş, İran ve Irak-ı Acem’in hâkimiyetini
eline geçirdi ve böylece Büyük Selçuklu
İmparatorluğunun siyasî varisi olma yolunda
önemli bir adım atmış oldu. Tekiş bundan sonra
“Sultan” ünvanını kullanmaya başladı. Abbâsî
Halifesi Nâsır ile yaptığı mücadelede, hilâfet
ordusunu yenen Tekiş 597/1200’de Hârezm’de
(Şahristan yolunda) öldü . Tekiş’ten sonra
Harzemşah Alâeddin Muhammed (1200-1220)
oldu.
Alâeddin, Gur Sultanları Şihâbüddin ve Gıyasüddin
ile mücadele etti. Gösterdiği zaferlerin
neticesindendir ki Alâeddin “İskender-i Sâni ve
Sancar” lakaplarını almıştır. İmparatorluk sınırları
genişleyerek Sır-Derya’dan Irak-ı Arab’a kadar
uzandı.
615/1218’de Alâeddin, Cengiz’in elçilerini kabul
etti ve bir ticaret anlaşması yaptı. Bir Moğol
kervanının Otrar’da Harezmlilerce yakalanıp
öldürülmesi üzerine Cengiz, suçluların teslimini,
malların da tazminini istedi. Alâeddin bu teklifi
reddettiği gibi gönderilen elçileri de öldürttü
(1218) Bu hadiseden sonra Cengiz Han, 617/1220
yılından itibaren Harezmşahlar ülkelerini istilâ
etmeye basladi ve Alaeddin'i köşeye sıkıştırdı.
Alaeddin Hazar Denizinin güneydoğu sahillerine
yakın Abiskün adalarından birine sığındı. Orada
617/1220’de vefat etti.
Alâeddin Muhammed’in yerine geçen Celâleddin
Harezmşah vatan müdafaasında büyük gayret
gösterdi ise de, Moğol seli karşısında tutunamadı
ve talihini diğer memleketlerde denedi.Selçuklu
hükümdarı Alâeddin Keykubad ile yaptığı
Yassıçemen Savaşı’nda ağır bir mağlubiyete
uğradı. Daha sonra Moğollara karsı ondan gelen
ittifak tekliflerini hiç bir Türk ve İslâm Devleti kabul
etmedi. Moğollara art arda yenilen Celâleddin,
Mukan yakınında tekrar bir Moğol baskınına
uğrayarak bütün kuvvetlerini kaybetti. Kaçtığı
Silvan dağlarında öldürüldü. Onunla birlikte Doğu
Anadolu’ya gelen ve Moğollar önünden çekilen
Harezmliler Selçuklu Devleti hizmetine girdiler. 6.Safeviler ( 1501-1736 )
XVI ve XVII. yüzyılda Tebriz merkez olmak üzere
İran, Horasan, Gürcistan,Azarbaycan, Dağıstan,
Türkmenistan, Doğu Arabistan, Doğu Anadolu
bölgelerinde hâkimiyet kuran bir devlettir. Safevî
nisbesi Erdebil sufilerinden Şeyh Safiyuddin’in
soyundan geldikleri için verilmiştir. Aslen Türk olan
Safiyyüddin, Sünnî iken daha sonra daha sonra
gelen oğulları Sadreddin, Hoca Ali, İbrahim ve Şeyh
Cüneyd dönemlerinde Şiî bir karakter almıştır.
Şiîliğe kayma Şeyh Cüneyd zamanın büyük oranda
tamamlanmıştır. Şeyh Cüneyd muhalif olduğu
Şirvan şahı Halil ile yaptığı savaşta 1460 yılında
öldürüldü. Yerine geçen oğlu Haydar, dayısı Uzun
Hasan’ın kızı Halime Begüm ile evlendi. Bu
evlilikten Safevî devletinin kurucusu Şah İsmail
doğdu. Haydar müntesiplerine kızıl başlıklar
giydirdiği için Safevî tarikatına girenlere kızılbaş
denilmeye başlandı.
Akkoyunlu hükümdarı Elvend Bey’i bertaraf ederek
Tebriz’e dönen İsmail, 1501 yılında kendisini Şah
ilan ederek Safevî devletini kurdu. Şah İsmail Şiîliği
yaymaya başladı ve Tebriz’de on iki imam adına
hutbe okuttu. Şiîliği kabul etmeyen çok sayıda
insanı öldürdü. Bundan sonra Anadolu’ya yöneler
Osmanlı topraklarında Şiî mezhebini yaymaya
çalıştı. Yıldırım Bayezid bir heyet göndererek onu
uyardı. Şah İsmail Osmanlılarabağlı olduğunu
bildirmesine rağmen Sünnîliğe karşı yürüttüğü
çalışmalara devam etti. 1505 yılında Kazvin’de
Hâlidîleri toptan katletti. 1507 yılında
Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat, Bitlis ve
Elbistan’ı işgal ederek on binlerce Sünnî Müslümanı
katletti. 1509 yılında Irak-ı Arab seferini
düzenleyerek Bağdat’ı işgal etti. Burada pek çok
sünnî âlimin türbesini yıktırarak çok sayıda Sünnî
Müslümanı öldürdü.
Siyasi başarılarının yanında Şah İsmail Şiî
propaganda çalışmaları kapsamında derviş
kılığında birçok adamını Osmanlı ülkesine
gönderdi. Bunlardan biri Şahkulu’dur. Şahkulu
Osmanlı kuvvetlerini üst üste yenerek Kütahya’yı
tahrip etti. 1514 yılında Çaldıran savaşında ağır bir
darbe yiyen Şah İsmail meydandan kaçtı. Bu sırada
Özbekler Horasan’ı yeniden ele geçirdiler. Şah
İsmail 1524 yılında öldüğünde geniş bir ülke ve Şiî
bir devlet bıraktı. Şah Tahmasb, Özbekler ve
Osmanlılar ile mücadeleye devam etti. 1548
yılında Tebriz seferine çıkan Kanûnî, Safevî
ordusunu Meren’de yendi. Şah Tahmasb II. Selim
ve III. Murad’ın cüluslarını tebrik etti. 1576 yılında
kızılbaş reisleri arasında çıkan bir anlaşmazlıkta
zehirlenerek öldürüldü. Yerine geçen İsmail Mirza
Sünnîlere biraz daha ılımlı davrandı. Osmanlılarla
anlaşma yaptı. Devlet kademelerinde kızılbaşları
tasfiye edip kendine bağlı insanları atamaya
başlayınca 1577 yılında zehirlenerek öldürüldü .
Yerine geçen amâ Muhammed Hudâbende, Hamza
Mirza’yı veliaht ilan edip işleri hanımına bıraktı. III.
Murad anlaşmanın bozulduğunu ileri sürerek
Safevîlere savaş ilan etti ve onları Çıldır ovasında
yendi. Tiflis ve Şirvan bölgesi Osmanlılara geçti.
1586 yılında Hamza Mirza da öldürüldü. 1588
yılında tahta çıkan Abbas Mirza Osmanlılar ve
Özbeklere karşı aşırı düşmanca bir siyaset izledi.
Daha sonraları Osmanlılarla anlaşan Abbas Mirza
Avrupa Devletlerine yanaşarak Osmanlıya tekrar
savaş açmak istedi fakat 1628’de öldü. Abbas
Mirza'dan sonra bir çok kişi tahta oturduysa da
Safevi Devleti 1736 yılında III. Abbas’ın ölümüyle
sona erdi. DEĞERLENDİRME SORULARI
1-Tâhirîler devletini aşağıdakilerden hangisi
kurmuştur?
a-Baba Tâhir b-Tâhir b. Aşur c-Tâhir b. Hüseyin
d-Rafi b. Leys e-Amr b. Leys
2- Yakub b. Leys tarafından kurulan ve bakırcı
anlamına gelen bir lakaptan adını alan
devlet hangisidir?
a-İhşîdîler b-Büveyhîler c-Saffârîler dHarezmşahlar e-Safevîler
3- Aşağıdakilerden hangisi Şiî karakterli bir Türk
devletidir?
a-İhşîdîler b-Tâhirîler c-Safevîler dTolunoğulları e-Harezmşahlar 4-1231 yılında
öldürülen ve devletin son bulmasına neden olan
4-Harezmşah sultanı aşağıdakilerden hangisidir?
a-Kutbeddin b-Anuştegin c-Atsız dCelâleddin e-Alâeddin
5- Gadiri Hum olayını bayram, Hz. Hüseyin
öldürülmesini matem günü ilan eden
Büveyhî emiri aşağıdakilerden hangisidir?
a-Adududdevle b-Muizzuddevle cYeminuddevle d-Celalüddevle e-Arslan elBesâsîrî
6- 1507 yılında Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat,
Bitlis ve Elbistan’ı işgal ederek on
binlerce Sünnî Müslümanı katleden Safevî sultanı
kimdir?
a-Şeyh Cüneyd b-Uzun Hasan c-Şeyh
Safıyyüddin d-Şah İsmail e-Haydar
7- Son Sâmânî emiri aşağıdakilerden hangisidir?
a-Nasr b. Ahmed b-İsmail b. Ahmed c-Nasr b.
Nuh d-İsmail el-Muntasır e-Mansur
8-Tâhirîlerr devletine aşağıdaki komutanlardan
hangisi son vermiştir?
a-Muhammed b. Tuğç b-Tâhir b. Hüseyin cCelâleddin Harezmşah d-Yakub b. Leys e-Amr b.
Leys
9-Tâhirîler hangi dönemde zayıflamaya
başlamıştır?
a-Tâhir b. Hüseyin b-Abdullah b. Tâhir cMuhammed b. II. Tâhir d-Talha b. Tâhir e-Ahmed
b. Tolun
10- Henüz Müslüman olmamış Türklerle
mücadelede öne çıkan hanedan
aşağıdakilerden hangisidir?
a-Tâhirîler b-Eyyûbîler c-Sâmânîler dSaffârîler e-İhşîdîler
11- Aşağıdakilerden hangisi Tahir b. Hüseyin'in
Horasan ve Sistan valiliğine atandıktan sonra
yapmış olduğu gelişmeler arasında yoktur ?
a-Merv'de Cuma namazında hutbeyi halife Memun
yerine kendi adına okutması
b- Bağımsızlık girişiminde bulunması
c- Oğlu Talha’yı Horasan valiliğine atanması
d- Aile hakimiyeti oluşturması
e- Kendi adına para bastırması
12-Aşagidakilerden hangisi Abdullah b. Tahir 'in
bastırdığı isyanlar arasında yoktur?
a-Mazyar isyanı. b- Muhammed b. Kasım isyanı
c- Hariciler isyanı. d- Salih b. Nasr’ isyanı
13-Mazyar isyanını tahrik ettiği gerekçesiyle
öldürülen ünlü komutan kimdir ?
a-Kavurt. b- Afşin. c- şah İsmail. d- Artuk. eMemun
14- Amr b. Leys 'in Abbasi halifesi Mutemid 'e
itaatini bildirmesiyle aşağıdaki hangi gelişme
yaşanmamıştır ?
a-Her yıl 20 milyon ödemiştir b- Saffarilerin
halifeler kolunun dönemi başlamıştır
d-Haremeyn'de temsilci bulunduran ölecektir. eBağdat Sahibus Şurtalığını üstlenmiştir.
15-Saffarilerin son bulması hangi olaya bağlıdır ?
a-Yakub b. Leys ‘in ölümü. b- Kirman ve Fars
valiliğinin elden çıkması
c- el-Halef 'in Gaznelilerin düşmanı Nasr’ b. Ali ile
mektuplaşması
d- Ebu Cafer Ahmed 'in tahta çıkması 16-
16-Aşağıdakilerden hangisi Samaniler döneminde
yaşayan ilim adamlarından değildir?
a-Farabi. b- ibn Sina. c- el-Buruni d- elMaturidi. e- el- Buzcani
17-Darul İlmin kurucusu kimdir ?
a-Tuğrul Bey. b- Muizzuddevle. c- İbnün Nedim
d- Ebu Ali Hasan e- Sabur b.Erdesir
18-Büveyhilerin siyasi ve kültürel açısından en
parlak dönemi kimin zamanında olmuştur ?
a-Ebu Hasan Ali. b- Adudduddevle c- Ebu
Kalicar. d- Muizzuddevle
19- Samaniler hanedanının kurucusu kimdir ?
a-Saman huda. b- şah İsmail. c- Ebu Hafs Amr.
d- Talha b. Tahir
20- İsmail b. Ahmed 'in Amr bin Leys ' i
yenmesinden sonra Abbasi halifesi ona hangi
bölgelerin valiliğini vermiştir?
a-Maveraunnehir Horasan Kirman. cSistan ve Mâverâunnehir
b- Kirman Fars Sistan
d- Mâverâunnehir Horasan Taberistan Deylem
21-İranlilarin Milli destanı Firdevs'i Şehnamesi
hangi dönemde yazılmış?
a-Tahiriler. b- Büveyhîler. c- Saffariler. dSamaniler
22- Bağdat’taki Adudi Bimaristan ve Fars'taki
Firuzabad 'i inşa eden kimdir ?
a-Ebul Hasan Ali. b- Adudduddevle. c- Ebu Ali
Hasan d- Ahmed
23- El- Fihrist'in yazarı kimdir ?
a-Buruni. b- Buzcani c- ibnün Nedim. d- ibn
Sina
24- İskender-i Sani ve Sancar lakapları kim için
kullanılmıştır?
a- Alaeddin b- Tekiş. c- Atsız. d- Mahmud
25- Safevi Devletini kim kurdu ?
a-Şeyh Safiyuddin. b- Şah İsmail. c- Şah
Tahmasb. d- Şeyh Cüneyd
26- Kendisini Şah ilan eden , Şiiliği yaymaya
çalışan ve on iki imam adına hutbe okutan kişi
kimdir ?
a-Yakub b. Leys. b- Şeyh Cüneyd. c- Alâeddin.
d- İsmail
27- Şiiliği yaymak için Osmanlı devletine casus
olarak gönderilen derviş aşağıdakilerden
hangisidir?
a- İsmail Mirza. b- Ferhat Paşa. c- Şahkulu
d- Abbas Mirza CEVAP ANAHTARI= 1.C 2.C 3.C 4.D 5.B 6.D 7. D
8.D 9.C 10.C 11. C 12.D 13.B 14.B 15.C 16.E 17.E
18.B 19.A 20. D 21.D 22.B 23.C 24.A 25.B 26.D
27.C
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |