Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Nisan 2021, 00:48   Mesaj No:4

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.711
Konular: 1315
Beğenildi:12536
Beğendi:9256
Takdirleri:28574
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

6.ve 7 Cüzler Nisa 148 ile Başlayıp Maide 82 Ayetler biten cüzlerdir…

Nisa suresinin ana temasını sunduktan sonra devamında gelen Sure Maide’ye devam edelim:

‘’Maide’’ Arapçada ‘’Sofra’’ demektir. مَائِدَةً Maidetem (n) Tecvit kurallarına göre nun harfinden sonra Mim geldiğinde mim olarak birleştirilir.

(Ve) o zaman beyaz elbiseliler, "Ey İsa, ey Meryemin oğlu!" dediler, "Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir miydi?" (İsa) cevap verdi: "Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, eğer (gerçek) müminler iseniz!" (Maide-112)

İsa, Meryemin oğlu, "Ey Allahım, ey Rabbimiz!" dedi, "Gökten bize bir sofra gönder: o, bizim için ilkimizden sonuncumuza kadar sürekli tekrarlanan bir ziyafet ve senden bir işaret olacaktır. Ve bize rızkımızı ver, zira Sen rızık verenlerin en iyisisin!"
(Maide-114)

Havarilerin İsa (a.s)’dan gökten sofra indirilmesinden bahsedildiği için Sureye bu isim verilmiştir…Maide dışında bu sureye ‘’Ukud’’ (Akidler suresi) ‘’Munkize’’ (Kurtarıcı Sure) ve ‘’Müba’sire’’ (münafıkların iç yüzlerini deşeleyip ortaya serdiği için ) isimleride kullanılır.

Surenin Ana teması:

İlk ayette geçen Ahde vefa ve yardımlaşma. Meşruu olan Antlaşmalara sadık kalınması emri.

Siz ey imana ermiş olanlar! Antlaşmalarınıza sadık olun!(Bundan sonra) belirtilecek olanlar dışında ot ile beslenen hayvanlar(ın eti) sizin için helaldir: ancak ihramda iken avlanmanıza izin verilmemiştir. Bilin ki Allah, iradesinin gereğini emreder.
(Maide-1)

Yenilmesi haram olan hayvanlar ve avlanma hükümleri.

Ölü eti, kan ve domuz eti ve üstünde Allahtan başkasının anıldığı hayvanlar ve boğulan, dövülerek öldürülen veya düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi bir hayvan tarafından parçalanan hayvanlar, canlı iken (bizzat) kestikleriniz hariç, size yasaklanmıştır ve putperest sunaklarında kesilenler (de yasaktır). Kehanet yoluyla gelecekte sizi neyin beklediğini öğrenmeye çalışmanız da (yasaklanmıştır): Bu günahkârca bir davranıştır. Bugün hakikati inkara şartlanmış olanlar, sizin dininiz(i terk edeceğiniz)den artık ümitlerini tamamen kestiler: Öyleyse, onlardan korkmayın, yalnız Benden korkun!. Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve Bana teslimiyeti sizin dininiz olarak belirledim. Günaha eğiliminden değil de hayati bir zaruret sonucu (yasak şeylere) sürüklenenlere gelince, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.
(Maide-3)

Kur'an madde olarak domuz etini haram kılarken, yaşamsal alanda da domuzlaşmayı haram kılar. Kur’anı inceden inceye düşünerek anlayarak okumak ile papağanlar gibi anlamadan yaşamadan okumak çok farklıdır. Allah bizleri Kur’an’ı okuyup idrak eden kullarından eylesin.

Ehli Kitap (Geçmiş Vahyin izleyicileri) ile ilgili hükümler ile birlikte onların kestiklerinin yenilebileceği ve kadınları ile evlenmenin caizliği.

Namazın farzı olan Abdest gusül ve teyemmüm durumları.

Siz ey imana ermiş olanlar! Namaz kılacağınız zaman yüzünüzü, ellerinizi ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın ve (ıslak) ellerinizi başınızın üzerine hafifçe sürün ve bileklere kadar ayaklarınızı (mesh edin -yıkayın). Eğer boy abdestini gerektiren bir halde iseniz kendinizi temizleyin. Ama eğer hasta iseniz yahut seyahatteyseniz yahut tabii ihtiyacınızı gidermişseniz yahut bir kadınla birlikte olmuşsanız ve su bulamıyorsanız, o zaman, temiz toprağa ellerinizi sürün ve onunla yüzünüzü ve kollarınızı hafifçe ovun. Allah sizi zora koşmak istemez; ama sizi tertemiz kılmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister ki şükredenlerden olasınız.
(Maide-6)

Bu ayeti kerimenin Kıraat imamları arasında farklı okunuşundan dolayı Tefsir âlimlerinin kimine göre Yıkamak gerekli iken Kimilerine göre ise Ayakları mesh yeterli görülmüştür. Her iki durumda yapılan uygulama Abdesti tamamlar eksik kılmaz. Delillerini sunmak isterdim lakin ilmi manada çok detaylı olduğu için isteyen kardeşlerimiz olursa ayrı bir başlıkta sunarız sarf nahiv ve diğer usuller ile…

Ehli kitabın yanlış inanç ve davranışları. Ehli Kitap üzerinden tüm insanlığa dair yanlış inanç ve davranışlar. Çünkü Ehli Kitap kavramını sadece geçmişe addeden anlayışlar bu ayetlerin sadece onlara hitap ettiğini savunarak kendilerini bu ayetlerden alıkoymayı ve bunuda insanlara anlatmayı yıllarca bizlere din olarak sattılar.

Münafıkların durumu.

İbadetlerin önemi ile birlikte Cihadın farziyeti.

Toplumsal yaşam alanlarındaki suçların cezası Hırsızlık.

Adaletin ehemmiyeti

Yemin ve Kefaret ile ilgili hükümler.

İçki ve Kumarın yasaklanması ve onlara dair yanlış inançların batıl oluşu.

Şahitlik ile ilgili hükümler.

Musa ve Âdem (a.s) ‘min çocukları ile ilgili kıssaları ile birlikte İsa (a.s) dair mucizeler.

Yiyecekler hususunda meşru haller dışında haramlığının kesinliği.

Allah’a karşı gelmekten sakınılması ile birlikte Allah’ın razı olacağı tüm inanç sistemleri içerisinde yalnızca İslam’ın geçerli olduğu.

Adalet hususunda velev ki karşımızdaki düşmanımız bile olsa asla ve asla adaletten taviz verilmemesi.

Amellerin Allah katında İman ile birlikte Salih amele dönüştürülmesi ve mükâfatının yalnıza Allah’tan beklenmesi aykırı tutum ve davranışların cezasız kalmayacağı.

Allah katında imtiyazın ancak ve ancak Takva ile olduğu.

Bu yüzden Biz İsrail oğullarına bildirdik ki, -cinayetin ve yeryüzünde fesadı yayma(nın cezası) olarak işlenmesi dışında- eğer bir kimse bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir; ve bir kimse bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur. Gerçekten elçilerimiz, onlara hakikatin bütün delilleri ile geldiler: ama, buna rağmen, onların çoğu yeryüzünde her çeşitli aşırılığa meyletmeye devam etti.
(Maide-32)

Özellikle din mafyasının (hak dine karşı batıl din anlayışı sunanların )asırlar boyu anlamını çarpıtarak insanları kendilerine kul köle etmek için anlamını kendi menfaatlerine yorarak değiştirdikleri ayet.

Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa erişebilesiniz.
(Maide-35)

Bu hususta daha önceden yapmış olduğum bir çalışmanın linkini vereceğim Anlam kaymasını nasıl yaptıkları hususunda tüm bilgiler mevcuttur..

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yine daha önceden Maide suresinde geçen Fasık kavramı ve Allah’ın Hükmü üzere Hüküm koyanlar hususundaki çalışmayı Surenin daha net anlaşılması adına eklemem gerekiyor.

فسق

F-S-K

Fısk işlemek, Fasıklık yapmak, açıktan açığa günah işlemek, açıkça Allah’a itaatten çıkma gibi manaları ifade eder. İsyanın her türlüsü kastedilen fiil Küfürden daha umumi olup, küfür, münafıklık, sapkınlık, azgınlık gibi cümledeki yerine göre ayrı-ayrı manalara gelir.

فَفَسَقَ(Kehf- 50) Allah’ın emrinden çıkmak

فَسَقُوا Küfretmek, inkâr etmek (Yunus-33)(Secde-32) Açıkça günah işlemek, fasıklık etme.(İsra-16)

تَفْسُقُونَ İnkarcılık etmek (Ahkaf-20)

فِسْقٌF asıklık etmek, isyankarlık yapmak:(Bakara-59)(Araf-163-165)(Ankebut-34) Küfretmek, inkarda bulunmak.(En’am-49)
فِسْقًا Sapıklık, Şirk (En'am-145)


فُسُوقَ Açıktan günah işleme (Bakara-197-282)

فُسُوقٌ İnkar, Sapıklık (Hucurat-7-11)
فَاسِقٌ Açıkça günah işleyen (yoldan çıkmış) (Hucurat-6)
فَاسِقًاKafir, inkarcı (Secde-18)

فَاسِقُونَ Kafirler, Sapıklar, Günahkarlar (Maide-49-59-81) (Tevbe-8) (Hadid-16-27) İsyankarlar açıkça günah işleyenler (Maide-47)(Nur-4)(Haşr-19) Münafıklar, iki yüzlüler (Tevbe-67)

فَاسِقٖينَ İnkarcılar (A’raf-102) (Neml-12) (Kasas-32) (Zuhruf-54) Münafıklar (Tevbe-53) Yozlaşmış açıkça günah işleyenler (Enbiya-74) Yoldan çıkmış (Zariyat-46)
لَفَاسِقٖينَ Sapıklar, inkar edenler (Bakara-26) (Maide-25-26)(A’raf-145)(Haşr-5) Sapıklar, doğru yoldan çıkanlar (Maide-108) (Tevbe-24) Münafıklar (Saf-5) (Münafikun-6)


Fasık Kavramın Kur'an bütünlüğünde ele aldığımızda Kâfirler, Sapkınlar, Günah İşleyenler, Yozlaşanlar, İnkârcılar, Münafıklar vb Allah'ın emir ve yasaklarından çıkan her türlü isyan demektir

Ve sana, [ey Peygamber], hakikati ortaya koyan bu ilahî kelâmı, geçmiş vahiylerden bu/güne kalanı tasdik edici ve içinde hangi doğruların bulunduğunu belirleyici olarak indirdik. Öyleyse, [ey Peygamber,] geçmiş vahyin izleyicileri arasında Allah'ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikati terk ederek onların mesnetsiz görüşlerine uyma.

Biz, her biriniz için [farklı] bir sistem ve [farklı] bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı: ama indirdikleri aracılığıyla sizi sınamak için [başka türlü diledi]. O halde hayırlı işlerde yarışın! Hepinizin dönüşü Allah'adır; o zaman Allah, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size gösterecektir.

O halde, geçmiş vahyin mensupları arasında Allah'ın indirdiğine göre hükmet ve onların mesnetsiz görüşlerine uyma ve onlardan sakın ki Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştıramasınlar. Eğer onlar [Allah'ın buyruklarından] yüz çevirirlerse, bil ki bir kısım günahlarından dolayı onları [böylece] cezalandırmak, Allah'ın iradesi gereğidir: Unutma ki insanların çoğu gerçekten sapkındır.

Yoksa onlar, cahiliye kanunu [ile yönetilmek] mi istiyorlar? Hâlbuki kalben mutmain olan insanlar için Allah'tan daha iyi kanun-koyucu olabilir mi?

SİZ EY imana ermiş olanlar! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin: Onlar yalnızca birbirlerinin dostlarıdır. Ve hanginiz onları dost edinirse kesinlikle onlardan olur: Bilin ki Allah böyle zalimlere doğru yolu göstermez!
(Maide/48-49-50-51)

Ayetlerin nüzul sebebini incelediğimizde Zina ve Adam öldürme hususunda Allah resulüne müracaat eden geçmiş vahyin mensupları arasında İlahi kelamın özelliği olan önceki kitapları tasdik etme hakikati ile Allah'ın indirdiğine göre hükmedilmesi emredilmektedir. Kur’anın muhteşem yönü olan tüm insanlara ve asırlara hitabı çerçevesinde ele almaya çalışalım:

Hukuki ihtilaflar gibi gözüken olay aslında hukuki yönü yanında Ahlaki anlamda hakk ve batılın ne olduğunu anlatmak adına hükümleri içermektedir. Allah nezdinde doğru ve yanlışın bir birinden ayırt edilerek Nübüvvet makamında olan Resulüne iletilmesi sonucu onun önüne getirilen her iki konuda karar vermesi İlahi kelamların hükmünün uygulanması emredilmektedir. Çünkü geçmiş vahyin izleyicilerinden Yahudileşenler İlahi kelamda geçen hükmü sınıf makam vb ayrımlara tabi tutarak tahrif etmiş ve kendi arzu ve istekleri doğrultusunda uygulamaya başlamışlardır.

Bu sapkın anlayışları ile hükmedilmesi isteğine karşın Allah resulüne gereken emri bildirerek asl olan hüküm ile karar vermesini emretmektedir. Kur’an bütün vahiylerin en zirvesi olarak son peygamber Muhammed (s.a.a) bahşettiği şeriat ile tüm ilahi vahiylerin sonuncusu olarak insanların tüm asırlarda ihtiyacına hitap edecek dini tamamlamıştır.

Kur’anın bu benzersiz mesajı geçmiş vahyin izleyicilerinden olup Kur’anın işaret ettiği hakikatler üzere inananlara da müjde vermektedir. Allah’a itaat teslim olma iman esasları çerçevesinde olan hakikatler.

Cahiliyeden Allah’ın hükmüne geçiş safhaları:

Dişiliğin öne geçmemesi için Örtünme emri ile kişiliği muhafaza emri başörtüsünden öte helal dairesinde kişilik karakter eğitimi. Kesin bilgiye dayanmayan esaslar üzere inşa edilen hükümleri kabul edenlere Allah’ın kesin hükümleri ile sağlam temeller üzere inşa edilmiş olan İlahi hükümler. Adalet ile hüküm verilmeyen cahiliye düzenlerine karşı İnsanlar arasında Adalet ile hüküm verilmesi emri.

Allah Resulü Muhammed (s.a.a) cahiliye hükümlerine göre Mekke’nin en kültürlü ve soy itibari ile asil olan ‘’Amr ibn Hişama’’ (Ebu Cehil) yani cehaletin babası demesi aslında bir şey hakkında yeterli bilgiye sahip olmayıp hakikati gerektiği gibi kavrayamamasından ötürü idi.

Kuran kesin bilgiye dayanmayan olayların hikmet boyutuna bakmayan ve sadece sonucu ile ilgilenen zihniyete ‘’Cahiliye Zihniyeti’’ derken bu düşüncelere ise ‘’Cahiliye Zannı’’ olarak adlandırır.

Cahiliye Hükümleri sadece o asra münhasır olmayıp her asırda varlığını batıl ideolojiler üzerinden sürdürmektedir. Günümüzde Cahiliye hükümleri diyebileceğimiz Allah’ın kesin olan hükümleri üzere olan tüm anlayış ve yasalar Allah’ın hükümlerini görmemezlikten geliyor ve kendi icat ettikleri ile Kuran ve Ahireti yok sayarak insanlar üzerinde zorba anlayışlar ile hükmettikleri sistemler yok olmaya mahkumdur.

Asrımızdaki fitne heva ve heveslerin azdırdığı toplumlar, ayakları baş başları ayak olarak gördükleri halde şaşkınlıklarını bilgisizliklerini kabul etmemektedirler. Bir Müslüman’ın bir gayri müslimin hayat tarzını taklit etmesi Kuranın onları dost edinmeyiniz hitabına girmektedir.

Kısa ve öz olarak Ayetlerin vermek istediği genel mesaj:

Allah’a ait olan ve hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak derece muhkem olup yoruma dahi kapalı olan hükmü uygulamayan kişi eğer mazereti yoksa Kur’ana göre ‘’Fasıktır’’ ‘’Günahkârdır’’. Bunun yanında Allah’ın kesim hükmü dururken onun yerine başka bir hükmü getirmeye çalışan kişi ‘Zalimdir’’ Allah’ın kesin hükümlerini ve ilahi vahyi kabul etmeyip red eden kişi inkârından ötürü ‘’Kâfir’’ olur…

Maide 48 ve 51 Ayetlerin hükmü genel olup Müslümanlara açıkça hitap etmektedir. Yani burada geçmiş vahyin takipçileri üzerinden Ey Ümmeti Muhammed Yahudileşmeyen, Hıristiyanlaşmayın, Azgınlaşmayın aranızda Hüküm verir iken, Muhakeme akıl ve İlahi vahyin temel öğretilerinden yola çıkarak şu ayetin mesajı gereği hükmedin.

Allah, size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek olursanız Adaletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne de güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten; her şeyi görendir.
(Nisa-58)

Allah’ın bizlere emanet ettiği şeyleri tüm uzuvlarımız olarak görmek gerekir. Bu emanetleri siyasi, sosyal, ahlaki vb tüm sorumluluk gerektiren alanlarda ehline vermemizi ve Adaletle hükmetmemizi emrediyor. Bu emir Mutlak bir emir olup tüm insanlığı bağlayan bir emirdir.

Allah’ın hükümleri bu kadar açık iken günümüz ideolojilerinin kendi heva ve hevesleri uğrunda belirlemiş oldukları yasalar Allah’ın hükmü üzere hüküm koymaktır ve Allah’a ortak koşmaktır. Allah adaleti emrederken günümüz sistemleri para şan şöhret dayısı olanları kayırmak ile meşgul fakir ve mazlum isen bir simit dahi çalsan cezayı hak etmişsin ama dayın var ise bankaların tümünü de boşaltsan ceza almazsın…

İş eleman alımında aynı adaletsizlik gözler önünde. Milyar dolarlar kazanan patron işçisini asgari ücret ile çalıştırmaktan gurur duymakta. Mülk yalnızca Allah’ındır hükmüne rağmen Mülk Putperestliği yapan Allah’ın hükmü üzere hüküm koymuş olmazmı?

Allah'ın kadınlara bahşetmiş olduğu değeri, ayaklar altına alarak, sanat, magazin, flört, kadın hakları, gibi kadınları aşşağılıyan anlayış sahipleri onları yalnızca cazibe araçları olarak sunmaları Allah'ın hükümleri üzere hüküm koyma değilmidir?

Allah'ın kesin hükümlerine rağmen, kendi rantlarını ve gelirlerini korumak adına hurafe ve bidatleri dinin özü gibi sunup, insanları sömüren anlayış sahipleri olan kesimler! Şefaat yetkisini kendilerine vererek, vesilede yalnızca aracı kılınması gereken ibadetler yerine beşer yönlerini koyanlar, Allah şah damarımızdan yakın iken kendilerini ilah yerine koyarak aracılık yapanlar Allah'ın hükümleri üzere hüküm koymuş olmuyorlar mı?

Allah’ın kesin hükmü ile Mümin-Müslüman isminden daha güzel bir isim olmadığı hakikatine rağmen, a ve b isimlendirmeleri altında ayrımcılık yaparak, ırkçılık, fitneyi yayanlar Allah’ın hükmü üzere hüküm koymuş olmuyorlar mı?

Bu ve benzeri beşeri ideolojilerini ayakta tutma anlayışında olan tüm kesimler Allah'ın hükmü üzere hüküm koymaya çalışan taife içerisine girerler. Allah’ın önünde eğilmeyen başları kendi önlerinde eğdirenler Kula kulluk yaptırmakta ve Allah'ın hükmüne meydan okumaktadırlar...

Bozgunculuk ve Fitnenin ne denli büyük bir suç olduğu.

Ehli Kitap ile ilişkilerin boyutu.

İçki kumar ve fal oklarının şeytanın işi olduğu. Allah’a ve elçisine itaat.

Şirk hususunda açıklamalar.

Maide Suresinin ana temasını idrakimce kıt ilmimle sunmaya çalıştım Allah azze ve cellenin şu buyruğu Kur’anı anlatmaya çalıştığımızda ne denli aciz kalacağımıza örnektir hatalar bizden doğrular Allah’ın kelamından…

Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem olsaydı, denizler de mürekkep, sonra yedi deniz (daha) eklenseydi, Allah'ın sözleri yine de tükenmezdi: çünkü Allah, kudret ve hikmet sahibidir.
(Lokman-27)

Mevlüt Hönül
Malazgirt
2011
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla