AYNA, NIN devamı....
En son 15 lik genç delikanlı alıyor aynayı eline, henüz yeni yeni çıkan bıyıklarına gururla bir bakış atıp tıpkı çok yakışıklıyım yahu! Demişti..
Eh anasının oğluydu nede olsa, güzellik önemliydi..
Gençliğin heyacenıyla alelacele sıkıştırdı aynayı kapının pervazına. Sonra hoplaya hoplaya indi ahşap merdivenlerden..
Anne bağırdı oğlum yavaş yavaş, evi başımıza mı yıkacaksın ! demeye gelmeden şangır diye aynanın sesi duyuldu.. Genç delikanlı umursamadan giydi ayağına kara lastikleri koştu sokağa.
Yılların emektarı artık üçgen halinden tekrar üç parçaya bölünmüştü..
Olayları farkeden yaşlı dede çıktı odasından, üzülen gelinini teselli etti..
Olsun kızım üzülme, onun zaten miladı çoktan dolmuştu. Kasabaya gidince alırız yenisini...
Elbette alınır dedi. Üzüntüm ona değil, yeni alınan ayna bunun yerini tutarmı , oysa ki bu emektar bizi bizden iyi biliyordu.
Hiç erinmedan dinledi herbirimizi, ona baktığımızda biz kendimizden çok onun bizim kulağımıza fısıldadığı gerçekleri dinlerdik, teselli olur abad olurduk.
|