Nazar kelimesi Arapça'dır. ''Bakma, bakış, göz atma'' anlamlarına gelmektedir. Bu yüzden ''nazara gelmek, nazar olmak'' cümleleri sarf edildiğinde akla ilk birinin/birilerinin bakışı gelir. Müslüman her daim, haset, ümitsizlik, böbürlenme gibi olumsuz duygularından kendini arındırmalıdır. Nazarın en büyük kaynağı hasettir. ''Onun var benim neden yok'' gibi cümleler kıskançlıktandır ve başka birinin sahip olduğu şeye imrenildiğinden o kişiye ya da nesneye nazar değmesine sebebiyet verir. Hz. Peygamber (s.a.s.), "Göz değmesi (nazar) haktır." (Buhârî, Tıb, 36) buyurmuş; yüzünde sarılık gördüğü biri için; "Bunun için dua edin, çünkü kendisinde nazar var." (Buhârî, Tıb, 35) demiştir. Felak suresinin de nazar için okunma sebebi ayette geçen ''haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden'' Rabb'imize sığınmamızdandır. Demek ki haset duygusu ile gelen kötü bakış, kişiye, cana mala zarar verdiğinden Allah u Teala ve Allah Resulü bunların şerrine değinmiştir. Ben nazara inanıyorum. Nazar, vesvese, şeytanın şerri ve diğer tüm olumsuzluklardan arınmak için Nas ve Felak surelerinin bol bol okunması gerektiğine de inanıyorum. Kalem suresinin son iki ayeti için de tefsir yoluyla şunları düşünüyorum. ''O inkârcılar Kur’an’ı işittikleri zaman, seni gözleriyle devireceklermiş gibi bakar, “Şüphe yok o bir delidir” derler. Oysa Kur’an, âlemler için öğütten başka bir şey değildir.'' (Kalem-51,52)
Hz. Peygamber’den Kur’an’ı dinleyen müşriklerin gözleri (bakışları) etkili oklara benzetilerek ona karşı duydukları kin, nefret ve kıskançlık gibi menfi duyguları tasvir edilmektedir. Kur’an’ın edebî üstünlüğü karşısında hayranlık duygularını bastıramayan müşrikler, gerek dil gerekse içerik bakımından onda tenkit edebilecekleri herhangi bir kusur bulamayınca insanların Hz. Peygamber’e karşı gösterdikleri ilgi ve dikkati önlemek için onun sözüne güvenilmez bir mecnun olduğunu propaganda etmeye başlamışlardır. Ancak yüce Allah Kur’an’ın üstün niteliklerini açıklayarak onların menfi propagandalarını etkisiz hale getirmiştir. Müşrikler Hz. Peygamber’i gördüklerinde, ona karşı duydukları kıs*kançlık ve düşmanlık sebebiyle gözleriyle onu oklayıp öldüreceklermiş gibi bakarlardı. 51. âyet onların bu psikolojik durumunu tasvir etmektedir. Bu âyetin nazarla (göz değmesi) ilgili olduğu yolunda yaygın bir kanaat bulunmakla birlikte bu kanaat kesin bir bilgiye dayanmamaktadır. Nitekim Şevkânî’nin aktardığına göre (V, 319) çok yönlü bir âlim olan İbn Kuteybe de âyette müşriklerin Resûlullah’a nazar değdirmelerinden söz edilmediğini, Resûlullah Kur’an okuduğunda inkârcıların ona kin ve düşmanlık duygularıyla baktıklarının anlatıldığını ifade etmiştir. Buna göre nazar hakkında başka deliller varsa da bu âyetin onunla ilgisi yoktur.
Bu ayette yine dikkat çeken bakışın (nazarın) ne kadar kuvvetli olduğunu vurgulamak için söylenen (gözleriyle devirecekmiş gibi bakmak) ayetidir. Demek ki nazar (bakış) öyle kuvvetlidir ki bir insanı devirmek için bakmanın yeterli olduğunu savunmuştur. Nazar boncuğuna gelince de Allah'ın ayetleri varken bir boncuktan medet ummamamız gerektiğine inanıyorum.
|