Mahşer! Herkes orada, herkes! Kitaplar birer birer okunuyor. Herkes ferdî olarak Rabbinin huzuruna sevk ediliyor. Düşünsene, tüm insanlık orada ve senin sıran gelmiş ve kollarına girilmiş bir misafir gibi ya da suçlu gibi sürüklene sürüklene, bacak bacağa dolaşırken Rabbinin huzuruna götürülüyorsun. Ve okuyan kişi kitabını okumaya başlıyor. Ferdî olarak, bizzat oradasin, herkesin ve RABBİNİN huzurunda tek başınasın.
Kıyamet 27-35
"Denir:Kim okuyacak?"(27)
"Anlar ayrılık vaktinin geldiğini."(28)
"Ve bacak bacağa dolaşır"(29)
"O gün sevk Rabbin huzurunadır."(30)
Huzura sevk edilmiştir. Kitabı okunmaya başlanır:
Salih amelde bulundu mu?
"Ne sadaka verdi ne de..." (31)
Sadaka bile vermedi öyle mi? Üç kuruş sadaka bile? Peki, dünya malını çok sevdi diyelim. Ama ibadet etti değil mi? İbadetlerini layıkıyla yerine getirdi?
"Ne sadaka verdi, ne namaz kıldı."(31)
Namaz da kılmadı demek. Ama îman etmiştir en azından. Îman etti mi? Hakikati doğruladı mi?
"Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti."(32)
Ama en en en azından kötü hissetmiştir bunları yaparken. Vicdâni sızlamıştır. Zerre miktarınca kalbi bir cız etmiştir. Bir pişmanlık hissetmiştir? Boynunu bükmüştür.
"Sonra da çalım sata sata ailesine gitti."(33)
Evlâ leke fe-evlâ(34)
Śumme evlâ leke fe-evlâ(35)
|