Konu Başlıkları: KELLÂ ! Asla Böyle Yapma!
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07 Mart 2022, 16:01   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.625
Konular: 1332
Beğenildi:12783
Beğendi:9392
Takdirleri:29400
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Bu uyarı hakkında Fahreddin Er-Razi’den Seyyid Kutub’a, Mevdudî’den Elmalılı Hamdi Yazır’a birçok müfessir peygamberimizi savunmaya geçiyorlar. Mal mevki ve güçleriyle İslam’ın kalplere ulaşmasında büyük bir engel oluşturan insanları ikna çabasının önemini, peygamberimizin bu adamlardan hiçbir çıkarının olmadığını vurguluyorlar ki bundan kimsenin şüphesi yok zaten. Sonuçta bir konuşma yaparken peygamberin sözünü kesmek adaba aykırı bir durum. Tam manasıyla inanmış, hayra yönelmiş bir kimseyle ilgilenmemek hitabı peygamberimizi üzmüştü ama bütün insanlığı kuşatacak radikal bir değişime de zemin oldu. Allah’ın terazisi insanları iyiliğe, takvaya göre tartmak zorundadır. Böyle olmayınca neler olduğunu hep birlikte yaşarak görüyoruz. Yine de Peygamberimizin yıldırım misali uyarılar karşısındaki teessürünü hayal edince insanın gözyaşlarını tutması çok zor.

Razî’nin Mefatihu’l Gayb adlı eserinde aktardığına göre Hasan Basri şöyle der: “Cebrail (as) Hz. Peygamber’e bu ayetleri okurken, yüzünün rengi öylesine kaçtı ve değişti ki adeta yüzü kül gibi oldu. Hakkındaki hükmü beklemeye başladı. Kellâ, sakın bir daha asla yapma uyarısıyla rahatladı.”

Dünya erbabının gönlünü hoş etmek için iman etmiş kimselerden yüz çevirme, kalbini aklını bu kibirli insanlarla meşgul etme, senin görevin hidayetlerini sağlamak değil, bu Rabbinin bileceği iştir, manasınaydı ayetler. Peygamberimiz de mesajı sessizce alıp gereğini yapmak yerine, bu kurucu ilkeyi hemen anında herkese ilan eti. Hayatı boyunca inşa ettiği Medine toplumunun merkezine yerleştirdiği düşünme ve yaşama biçimi.

Seyyid Kutup, “O devirde nesep mal ve kuvvet kıymet ölçüleriydi” diyor. Hangi devirde bunlar kıymet ölçüsü olmaktan çıktı ki? Zaten peygamberimize itiraz edenlerin dayanağı da bu değerlerdi. “İlla bir peygamber yollanacak idiyse, bu Kur’an iki şehir halkının birinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?” diyorlardı. Bu ayetler tam bu noktada beşer hayatında yeni bir doğuşu müjdeliyor, her türlü ırkçılığın, ayrımcılığın, güce tapıcılığın, üstünlük iddiasının önü kesiliyor.

Fahreddin Razî’ye göre körlüğün zikredilişi küçültücü değil, tersine ilgi ve şefkati daha çok hak edişi vurgulamak ve göstermek için.

“Korkarak gelen” tanımlamasında ise birçok müfessir Allah’tan korkarak açıklamasını yaparken, Razî başka korkulara da dikkat çeker; kör olduğundan gelirken tökezleme korkusu, kâfirlerin eziyetine uğrama korkusu, iman etmiş biri olarak sorumluluklarını yerine getirememe korkusu iç içe geçmiştir.

Sonrasında bu berraklık hayatı şekillendirdi. Çok sevdiğimiz sahabe Ebu Zer Gıfari, bir tartışma sırasında Bilal İbn Rebah’a “Ey! siyah kadının oğlu” diye hitap edince, peygamberimiz çok kızarak “ey Ebu Zer ölçü taştı, sözünü geri al. Beyazın oğlunun siyahın oğluna hiçbir üstünlüğü yoktur” demişti. Bunun gibi nice uyarılar yaptı ashabına ve azatlı kölelerin liyakat usulünce en önemli görevlere getirilmelerini sağladı.

Peygamberimiz İbn Ümmü Mektûm’u her görüşünde ona “kendisi yüzünden Rabbimin beri kınadığı zata merhaba” diye takılır, taltif eder, bir ihtiyacı olup olmadığını sorardı. Savaşa katıldığı zamanlarda da iki kez onu Medine’de cemaate imamlık yapmak üzere yerine bırakmıştı.

Surenin devamı da çok güçlü hatırlatmalarla dolu. İnsanın nasıl hakir, değersiz, kör bir nutfeden yaratıldığı anlatılır ki kibirlenip büyüklenenler nereden geldiğini hatırlasın. Herkesin kökeni bir damla sudan ibarettir. Son ayetlerde de parlak ve güleç yüzlerle, üzerleri tozlu ve karanlık içindeki yüzlerden bahsedilir. İyi bir yüz kazanmak ilkeleri takip etmekte kararlı ve azimli olmakla mümkün olabiliyor demek ki.

Mevdudi’ye göre bize verilen mesaj şudur: Bu dünyada Rabbini, geldiği yeri unutarak kibirle dolaşanları umursamaya gerek yok. Bu kitap o kadar yücedir ki hiç kimsenin kendisini kabullenmesine ihtiyaç duymaz. Büyüklenenlerin sığlığı bu kitabın azametini azaltmaz.

Yıldız Ramazanoğlu

Abese suresi tefsirleri için yararlanılan kaynaklar:

Kur’an Mesajı, Muhammed Esed, İşaret Yayınları, İstanbul, 1998

Tefhimu’l Kur’an, Ebu’l A’lâ Mevdûdî, İnsan Yayınları, İstanbul, 1989

Tefsir-i Kebîr-Mefâtîhu’l Gayb, Fahruddîn Er-Râzî, Akçağ Yayınları, Ankara, 1995

Fîzılâl-il Kur’an, Seyyid Kutub, Hikmet Yayınları, İstanbul, (tarih yok)
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla