Kızım beni 13 yaşımda everdiler. Ablam doğum yaparken öldü. Çocuklara kim bakacak dediler. Enişteme verdiler. Tiksindim. İstemedim. Ama kime ne diyeceksin. Ne ona sordular ne bana... Tez zaman çocuğum olmadı. Sabah-akşam tarlada bahçede çalıştım. Allah dedim. Allah! geceler olmasın o adamın yanına girmeyeyim. Sabah akşam çalışmaya razıyım." Ne günler bitti ne geceler. Birgün açtım ellerimi "Allahım bana evlat nasipet de bari sevmeyi sevilmeyi onunla bileyim. Onunla avunayım."4 çocuğu olur bizim 100 e merdiven dayayan genç Abdurrahman'ın..
Bu sert hayatı bakışlarıyla delerek, elleriyle kazıyarak, sırtına sararak bugünleri gördü...
O hep hayvanlarıyla dertleşti . Onların dilini insanların dilinden önce ögrenmişti. Hayatında hep onlar vardı. Yaşına ve iki büklüm beline rağmen devam etti asla vazgecemedi onlardan. Ben şu hayatta onlardan başka birşey bilmiyorum. Onlar olmazsa yaşayamam derdi. İlerleyen yaşı onların bakımına engel olmaya başlayınca 5 ay önce hayvanını sattılar. Bizim Abdurrahman üzüntüden, boşluktan bildiklerini unutmaya, hatırlamamaya başladı. Ve en nihayetinde bunama belirtisi. Ne yaptığını bilmiyor. Hayvanlarıyla konuşuyor. En korktuğu şey aklını kaybetmekti. Korktuğu oldu. Akıl bir gidiyor bir geliyor.
Oturma nedir bilmeyen anneannem artık yatağında sürekli uyku halinde....
Kibar, gözü yaşlı ağzı hep dualı Eski Muhtar başucunda...Ağlıyor koca delikanlı. Dualar ediyor. Sen benim dağımdın. Deyneğimdin diyor. Bir bakışı var size anlatamam..Yürek kaldırmıyor. Yaşamaktan yorulmuş, kendini yük gören, anneannemsiz nefes dahi almak istemeyen minnet, sevgi, saygı, Özür, kabahat, geç kalmışlık, sebep olmuşluk, söyleyememişlik, af, merhamet herşey ama herşey var bakışlarında..Son sözü söyleyeyim öyle çek elini der gibi... Ama konuşamıyor da...Hikayeyi bilip, bu anlarına şahitlik etmek nasıl koyuyor insana anlatamam.. Onun o minnet dolu bakışlarını görüp ağlamamak mümkün değil. Zarif adamdır benim dedem. Kimsede olmayan pamuk bir kalbi vardır. Anneannem in bakışları, karakteri ne kadar sertse bu delikanlılının o kadar yumuşak.. Zamanının insanlarinda az görülen büyük bir çocuk sevgisi taşır içinde. Esprili mizahı bol,sevecen biriydi. Yaşlandıkça dahada sevecen oldular..
Herkese sunduğu bu yüzünü hayat arkadaşına sunamamanın, ondan esirgemenin acısı çok net okunuyor gözlerinden artık...Kıyamiyorsun...
Son söz son veda son perde....
Bu aralar sakin, ılık bir ayrılık rüzgarı esiyor bizim bu taraflarda. Son çınarın son iki yaprağından biri bıraktı bırakacak kendini. Direniyor... Dal budak olmuş gövdeyi hiç terketmemiş evlatları, torunları, torundan torunları başucunda hep bir ağızdan "Rabbim emanetini elden ayağa bırakma" duasındayız..
Allah imanla göçmek nasibeylesin ömrü güzel kendi güzel insanlar...
Kurban bayramında görüşürüz inşallah
))