Eskiler ağır hastalıklarda "beni eve götürün, yoğun bakimlarda bırakmayın" derlermiş. Özellikle yoğun bakımdan çok korkarlardı. Hastası olanlar iyi bilir. Doktor yoğun bakım dediyse orada zor bir kararın eşiğinde kalırsın. Bir daha görebilecekmiyiz, yanına görebilecekmiyiz, iyi bakılacakmı, ne kadar kalacak?...Belki 3 gün..3 hafta..3 ay...Ölünün bile garip olduğu yerler..
Yoğun Bakım öyle bir yer ki. Orda zaman yok. Zaman duruyor. Hep ışık hep gündüz. Cihaz, makine sesleri ve insafina kaldığı hemşire-hasta bakıcılar tek muhatap.Ordan çıkan hastalar normale çok zor alışirlar.
Yoğun Bakım hemsireleri, hasta bakıcıları daha özveriyle çalışırlar. Özel hastanede bunlar yaşandıysa..diyor insan.
Hastalarinizi yoğun bakımda nasılsa uyuyor cihaza bağlı diye yanlız bırakmayın. Çok korkuyorlar cocuk gibi.. Özellikle pandmide yoğun bakımda yakınlarını bırakıp vedalaşamayanların, bilinmezliklerle yolcu edenlerin acısı hiç dinmez.
Vicdan ve ahlak elbisesini giyilmediği her yerde suçlu kim sorusunu daha çok sorarız. Olayda ismi geçenler savunmalarinda "biz şaka yapıyorduk" demişler. Tam bir facia. Böyle abes görüntüyü kim neden yayinlarki denilen yerde başka bir kazayla karşılaşıyoruz " Bu görüntüleri çekenler hastaneye şantaj yapmışlar. Hastane durumu şikayette bulunup görüntüler servis ediliyor" Suçlu kim???
Annesi babası kendisi hiç yaşlanmayacak gibi yaşayan hedonistlerde mi??? Ailede mi?? Yaşlı hastasindan bi haber evlatlarında mı?? İsrail'de mi??ABD oyunu mu???Kapitalizm mi?? Almanya mı??
Bildiğim birşey varsa;
Eğer beli bükülmüş yaşlılar, takva sahibi gençler, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (Müsned, 11/511
Allah yaşlılığından dolayı hürmet eden gençler yetiştirmek nasipeylesin...