Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Aralık 2022, 13:37   Mesaj No:2

Mihrinaz

Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:15
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:44
Mesaj: 12.547
Konular: 1328
Beğenildi:12686
Beğendi:9315
Takdirleri:28874
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Hayata dünya-ahiret bütünlüğü içinde yani ‘iki dünyalı’ bakmayınca dünya çukurlarında battıkça batıyoruz, ayağımızın ucundaki mezar çukurunu bile göremez oluyoruz…

Sadece bir boyutlu bakarak, bütün bir varoluşun anlamını ıskalıyoruz, ölümü sümen altı etmeye çalışıyoruz… Mezar çukuruna sırtımızı döndükçe, dünya çukurlarımız derinleşiyor…

Evet, gezegenlerde gezmeyi hedefleyenler, gözlerinin önündeki mezar çukurlarını görmez oldular…

Açgözlülerin göz çukurunu kara topraktan başka ne doyurabilir ki?

Dün dünyaya sığmayan kudretli imparatorlar bir mezar çukuruna nasıl sığabildiler?..

Hayat ve ölümün iç içeliğini içselleştirebildiğimiz oranda yücelebiliriz… Ölümü huşu ile hayatın içine alarak, alçaklık ve aşağılıkları aşabilecek gücü kendimizde bulabiliriz…

Yaşamın hemen yanı başında duran kabristanlar aslında yüce bir hayata davetiye çıkarıyorlar… Ama biz ne yapıyoruz? Mezarları yaşam alanlarının dışına taşıyoruz… Kentsel dönüşüm projelerinde ölülerimize alan yok… Bu durumda çok katlı kabristanlarda yaşayan ölülere dönüşüyoruz…

Ölüme mesafeli duranlar, maalesef mezar evlerde yaşamayı onaylamış oluyorlar…

Aslında ölümün sükûnet kıyılarına kendimizi attıkça yaşamın farkına varmış olacağız…

Değil mi ki, ölümün ve hayatın sahibi Allah(cc) ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır…

Kuyudan Yusuf’u çıkaran, Mısır’a sultan kılan o Allah değil mi?

Kazanan kim? Kuyuya atılan mı, atanlar mı?

Yusuf’un kuyusunu kazanlar nasıl çukurlaştılar… Kin, kıskançlık ve nefret çukurunda nasıl da çirkinleştiler…

Bugün de kardeşliğin kuyusunu kazanlar kime hizmet ediyorlar?

Kurşunla kaynatılmış bir duvar olması gerekenler, birbirine kurşun sıkar hale geldiler…

Bizi ateş çukurunun kenarından kurtarıp kardeş kılan, Allah’a hamd etmemiz gerekirken, kardeşliği imha ve ihanet peşindeyiz…

Dünün Mekke’sinde diri diri çukurlara gömülen kız çocuklarını kurtarmanın mücadelesini veren İslam’ın mensupları, bugün asabiyet çukurlarına kardeşliği gömmeye devam ediyorlar…

Kabilleşenlerin dünyasında Habillerin sesi duyulmaz oldu…

Ashab-ı Uhdud’a gün doğdu… Hendekçiler hedeflerine emin adımlarla yürüyorlar…

Gençlik çaresiz… Şayet bu gençlere çığır açmaz, çağrıda bulunmazsak çukurlardan çukur beğenmek durumunda kalacaklar…

Artık çukurlardan geçilmiyor…

Düşünsel, kültürel, sanatsal, siyasal, sosyal, kurumsal, kamusal, yasal, geleneksel, tarihsel, bireysel, ulusal, küresel, bilimsel örgütsel çukurlar…

Moda, marka, model, kariyer, statü, unvan, sınıf, meslek, piyasa, pazar çukurları…

Reklam, rekabet, rant, reyting, rövanş çukurları…

Bu konuyu biz Müslümanların özelinden hareketle değerlendirecek olursak şu hususlara özellikle dikkat çekmemiz gerekiyor:

Benlik çukuru,

Çıkar çukuru,

Cinsellik çukuru,

Sanal çukurlar,

Teknolojik çukurlar,

Etnik çukurlar…

Şimdi çık işin içinden, nasıl çıkacaksın? Çukurları aşmadan onura ve özgürlüğe nasıl yürüyeceksin?

Benlik çukurunda köpüren nefisleri kim dizginleyebilir? ‘Ego’ nun egemenliğini kim engelleyebilir? Enaniyetler; ümmet, vahdet, uhuvvet tanımıyor… Benlik zindanı Müslümanların belini kırıyor, geleceğini karartıyor…

Çıkar çukurunda değer, doğru, dava, duruş, duyarlılık heder oluyor… Fırsatçı, çıkarcı, menfaatçi kurnazlıklar kulluk kriterlerini tarumar ediyor…

Cinsellik çukuru; hayâ, iffet, namus, ahlak, edep, erdem adına ne varsa aşındırıyor, arsızlık sınır tanımıyor… Cinsel özgürlük, cinnet boyutunda seyrediyor…

Sanal çukurlar, sanılanın ötesinde ağır sonuçlara neden oluyor…

E-çukurlar her türlü çarpıklığı, çirkinliği, çelişkiyi toplumsallaştırarak çürümenin ve çözülmenin taşıyıcısı oluyor… Sosyal medya soysuzlaştırıyor…

Teknolojik çukurlarda, toplumlar teknolojiye taparcasına bir tutsaklık yolunu tercih ettiler… Tefekkürü, tezekkürü, tedebbürü ıskalayan kullar, teknolojik tutkularla tanınmaz hale geldiler…

Etnik çukurlar, ümmetin tüm edinimlerinin elden çıkıp gitmesine neden oluyor… Asabiyetlerin bıraktığı hasarı, kaç nesil telafi edebilir, bilmiyorum…

Malum çukurların karanlıkları zamanla körlüklere neden oluyor…

Teknolojik körlük… Sanal körlük… Etnik körlük, vs…

Peki, bu çukurlardan çıkmanın imkânı yok mudur?

Gömleğimiz arkadan yırtıksa, biiznillahi teala kuyulardan çıkıp, saraylara yürüyebiliriz…

‘La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin’ diyerek tevbe, tevhid ve tesbih ile balığın karnından aydınlığa çıkabiliriz…

Namazı miraç edinerek zirveye tırmanabiliriz…

Yeter ki, niyetimiz Rızayı İlahi olsun…

Yolumuz İ’layı Kelimetullah davası olsun…

Dün bizi çukurlardan kurtaran Allah’tı, bugünde kurtaracak olan Allah’tır…
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla