Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Kasım 2008, 20:34   Mesaj No:2

Aysima

Medineweb Sadık Üyesi
Aysima - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Aysima isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1390
Üyelik T.: 16 Nisan 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 685
Konular: 242
Beğenildi:20
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma!

Beşikten Mezara Televizyon!
Sabah kalktığımızda, elimizi yüzümüzü yıkamadan o günkü gazete haberlerini veren programları açıyoruz ilk önce. Kahvaltı etmeden önce çizgi film seyretmek isteyen çocuklarımızla bu konuda tartışıyoruz. Allah’tan biz işe giderken onlar da okullarına gidiyorlar. Tabii biz işte, onlar da okulda arkadaşlarımızla televizyonda gördüklerimizden, kaçırdıklarımızdan bahsederek günü geçiriyoruz. “Dün geceki Siyaset Meydanı’nı seyrettin mi?” “Yoo, ne vardı ki?” “Kaçar mı kardeşim, İslam’ın demokrasiye uyup uymadığını tartıştılar.” Bunu söyleyen arkadaşımız hemen hoşuna giden ve gitmeyen konuşmacıları anlatmaya başlayacaktır. Susturabilene aşkolsun.
Hanımlar erkeklerden neredeyse sadece televizyon konusunda şanslılar. Günboyu televizyon açık duruyor. Mübarek aleti kapatsak bir daha açılmayacak sanki. Zaten kapalı olsa da akşam evin beyi geldiğinde açacak. Bu arada, televizyondaki muhteşem programları izlerken, ders soran çocuğunu hafifçe tersleyecek, karısının anlattıklarına “he, he” deyip gözünü ona bile çevirmeyecek, ihtiyacını giderme saatlerini bile televizyona göre ayarlayacak. Yatsı namazından sonra haberleri, sabah namazından önce filmleri bitirmeyi bekleyecek.
Böylece mükemmel bir baba, bir anne, bir çocuk, bir aile, bir toplum olarak yaşayıp gideceğiz. Hayatımızda değişen tek şey, televizyonda değişen diziler olacak. İlim televizyonda gördüğümüz tartışmalarla haberlerdeki garip olaylar, eğitim de Çarkıfelek’te bulmaya çalıştığımız şarkı sözleri olarak kalacak.
Bayramlarda açık televizyona bakarak büyüklerin ellerini, küçüklerin gözlerini öpüyoruz. Misafirliklerde birbirimizle değil, televizyonu aracı kılarak konuşuyoruz. Bir dükkana bir şey almaya gittiğimizde, tezgahın arkasında duran televizyona dikkatle bakıyoruz, esnafın bize ne verdiğine değil.
Hayatımıza bu denli egemen olan şey bu televizyon denen alet değil de, mesela başka bir insan olsaydı acaba ona dayanabilir miydik? Bir yanlışını gördüğümüzde kızmaz mıydık? Günde üçbuçuk saat kiminle sohbet ediyoruz, görüşüyoruz? Üçbuçuk saati bırakın, üç dakika neyin kapağını açıp bakıyoruz? Üçbuçuk saat bir yana, çocuğumuzla ve ailemizle oturup, yarım saat Allah’tan ve örnek insanlardan bahsedebiliyor muyuz? Çocuğumuzun üç sorusuna yardım edebiliyor muyuz?
Hepimiz biliyoruz: Üçbuçuk saat içinde bir kitabı yarılayabiliriz. Okumayla aramız yoksa (ki elbette yoktur!) ailecek bir dostu ziyarete gidebiliriz. Çocuğumuzun elinden tutup, vakit namazına camiye gidebiliriz. Onlara Kur’an alfabesini öğretebiliriz. Biz bilmiyorsak öğrenebiliriz. Her gün bırakın üçbuçuk saati, yarım saat versek öte dünyada sorulacak amellerimiz için şart olan ilmihal bilgilerini bir ay içinde sular-seller gibi öğrenebiliriz. Bunların hiçbirisini yapamıyorsak bile, mutlaka yararlı ve bizi koltuğa bağlamayan başka şeyler yapabiliriz. Öyle değil mi?

Çocukları TV’ye Kurban Vermeyelim
Yapılan araştırmalar, en fazla çocukların televizyondan etkilendiğini gösteriyor. Tabii olumsuz etkilenmeden söz ediyoruz. Bizim gibi aşırı televizyon tutkunu toplumlarda, çocuklarımızın en verimli eğitim ve öğrenim dönemi televizyona rehin bırakılıyor.
Oysa çocukları TV karşısında aptallaştırmak yerine, onların güzelce, severek yapacakları o kadar çok şey var ki: Oyunlar, oyuncaklar, müzik, hikaye ve masal anlatmak, kitap ve dergi okumak, pul koleksiyonu gibi hobiler, el işleri (kesme-yapıştırma gibi), arkadaşlarla sohbet, çeşitli grup faaliyetleri...
Ayrıca çocukların aileleleriyle de yapacakları çok şey var elbette: Bulmacalar, kelime oyunları, kütüphaneye ya da müzelere, kırlara ve çocuk bahçelerine beraber gitmek, bir hikayeyi canlandırmak, müzik söylemek, okumak, konuşmak, spor yapmak, yürüyüşe çıkmak, evde yaptıkları işlere karşılık onlara küçük hediyeler, bahşiş vermek, beraber bir sanat veya el işi yapmak. Veya hiç bir şey. Unutmayın, çocuklar hiç bir şey yapmasalar bile, sizin iş yapmanızı seyretmekten zevk alırlar. O zaman, siz evinizde kendi işinizi görürken onlara yaptığınız şeyi anlatın, bir şekilde yardım etmelerine veya yanınızda durmalarına izin verin.
__________________
''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!''
Alıntı ile Cevapla