Testere filmini izleyenleriniz bir çırpıda hatırlayacaklar!
Kahramanımız serinin ikinci filminde yaptıklarının amacını anlatıyor.
İnsanları kendi istekleriyle gelmedikleri bir "oyun"a sürüklüyor.
Belli bir sürede belli şeyleri yapmalarını bekliyor.
Yapabilirlerse kurtuluyorlar, yapamazlarsa kendi elleriyle ölüyorlar!
Kahramanımız teorik olarak adam öldürmüyor ama oyunu kuralına gore oynamayanların sonu hep ölüm oluyor.
Testere bana bazı şeyler ilham etti.
Çok ilginç bir ifade vardı hatrımda kalan: "Biliyor musun, insanlar içtikleri sudan, yedikleri yemeklerden lezzet almıyorlar.
Çünkü hiç sınanmadılar! Ve bu benim içimi acıtıyor."
Nimete şükür, yoklukta kendini hissettiriyor.
Yoklukta var oluyor vicdan! Nefs, yoktan kahroluyor.
Ölüyor, öldürüyoruz. Bir oyun oynuyoruz. Kendi istegimizle falan da gelmedik.
Bir kuralı var bu oyunun. Ve bir sahibi. Kuralları o koymus, kuralları hatırlatan kasetler dinletiliyor her daim.
Bu site gibi, yanıbaşınızdaki arkadaşınız, her asrın başındaki kutlu insanlar ve her devirde gelen peygamberler gibi...
Bir çok hatırlatıcı gönderiyor.
Ama hatırlamakta fayda var, oyun sahibimiz "testere"deki gibi acımasız değil, çok merhametli, çok şefkatli!!
Biz defalarca hata yapsak da bizi kendi halimize bırakmıyor.
Bizi bize bırakmıyor. Komşumuzu, iş arkadaşımızı, eşimizi, imdadımıza koşturuyor.
Oruç tutsan, namaz kılsan, Kur'ana sarılsan, hayatı dogru algılasan, kul olsan diyenler O'ndan gelen mesajlar sadece.
Söyleyen ne eşiniz, ne oğlunuz, ne patronunuz! Size O sesleniyor.
Sizi seviyor, sizi tutuyor. Sizi bırakmıyor.
O' na yönelelim diye. Unutmayalım diye. Bir kez daha kapıya dönelim diye.
Efendisinden kaçmış bir köle olarak affımızı talep edelim diye...
__________________
~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |