İkinci mesajı çok geciktirmeden yazayım:
Şeytanın yegâne kozu, yukarıdaki ayette belirtildiği gibi "görünmez olmak"tır. Görünmezdir, evet; ve ama: fark edilmez değildir. Bizlerin başlıca suçu ise, onu fark etmeyi başaramamızdır. Ve ancak şunları bilirsek, bu hilesi "çok büyük oranda" derhal geçersiz olacaktır inşaAllah. (Neden "derhal olmasına dair" istisnalar var? Zamanla aktaracağım inşaAllah)
Şeytanın vesvese tohumlarını attığı yer kalptir. Ve kalp, aynı zamanda bizlerin kendi iç sesimizi duyduğumuz yerdir. Ve şeytan, işte görünmezlik sırrı: kendi sesi ile değil, bizim iç sesimizi taklit ederek konuşur. Bizimle benzer sestedir, ve biz onu kendi iç sesimiz sanırız. Misal "kalk şunun ağzının ortasına bir çak"; böyle kötü bir şeyi kendimiz düşündüğümüzü sanırız. Ve ama sadece şeytan vesvesesidir. Ve bu tür iç seslerin şeytandan olduğunu derhal anlamanın yolu:
"Kur'an ve Hadislerin emrinin dışında" ne varsa;
"Olumsuz, umutsuz, kötü olan" ne varsa Şeytandandır.
Bizim kendi iç sesimiz ise, eğer kalbi mühürlenenlerden değil isek (Allah muhafaza) daima iyiyi isteyen taraftır. Evet, insanın öz yaratılışı daima, istisnasız daima: iyiyi seçer. Nitekim bir hadisde Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar.”
(Buhârî, Cenâiz, 92) buyurmuşlardır.
Bir diğer hadis:
“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecusi yapar…”
[Buhari, Tefsir, (Rum) 2; Müslim, Kader, 22]
Ve bununla ilgili bir ayet de:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla*
"(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."
Rûm Suresi 30. Ayet
İşte, her insanın içinde eğriyi doğruyu seçme kabiliyetinde bir fıtrat/yaratılış vardır. Bu, "zihni engeli olmayan herkeste" sabittir. Ve bu kabiliyetin insanın elinden tamamen alınması ise, sadece kalplerinin mühürlenmesini gerektirecek şiddette bir günah (şirk/küfür) işlemeleri ile olur. Ve hatta şöyle diyeyim, 1 veya 2 kez değil, defalarca aynı şirk veya küfürde inat edenlerde olur. Bu: Allah'ın yarattığı tertemiz fıtrata, şeytana uyarak "devamlı ihanet etmeleri" sonucundadır. Rabbim bizleri onlardan olmaktan korusun.
Ve bu mesajda, şeytanı fark etmenin yolunu kısaca öğrenmiş olduk. Kalbinizden geçen düşüncelere dikkat edin:
Kur'an ve Sünnete (Sahih hadislere dayalı sünnet) uygun mu?
Allah'a ve O'nun "sabrımız ve çabamız neticesinde, gelecekte" bize nasip edeceklerine karşı umutlu mu?
Kur'an ve Sünnetin dışına çıkan, yolunu şaşırmıştır.
Allah'a ve vaadlerine karşı umudunu kaybeden de aynı şekilde. Nitekim bir ayette Rabbimiz şöyle buyurmakta :
"Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf'u ve kardeşini arayın. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu kafirlerden başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez."
*Yûsuf Suresi 87. Ayet
Görüldüğü üzere, konu dünyaya dair bile olsa, halimiz umut üzere olmalı. Ahirete dair umut ise, malumdur.* (*Elbette bu konuda korku da gerektir; bu konuda tam denge: korku ile umut arasında olmakta)
Bu tür konularda uyanık olun, daima "iyi olanı" seçin.
İnşaAllah devam edecek...
|