Durumu: Medine No : 2834 Üyelik T.:
29 Temmuz 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
350 Konular:
67 Beğenildi:7 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| Cvp: kötü huy gıybet Gıybet edenin içi kararır
Gıybet, yapanın içini karartır, kendine olan saygısını kaybettirir. Hep başkalarıyla uğraşan, kendisinin değersizliğini kabul ediyor demektir. Bahsedeceği şeyi bilmeyen, kültürsüz, fikirsiz insan hep konuşur. En kolay sohbet mevzuu olan gıybete kayar. Çünkü kendi değerleriyle kendini kabul ettiremeyenler, başkalarının eksikliklerini söyleyerek bir varlık göstermek isterler. Ötekini batırarak kendini yüceltmeyse, şerefli insanlara yakışmayan kötü bir haslettir.
Gıybet, yapısını, fıtratını bozduğu insanların meydana getirdiği toplumları da zehirler. Kimse kimseden emin olamaz. ‘El-Emîn’ adını, daha peygamberliğinden önce hak eden Efendimiz (sav) böyle Müslümanlar tarafından anlaşılamamış sayılmaz mı?
Gıybet, içinde taşıdığı sû-i zan, zarar verme, kıskançlık gibi birçok kötü duygular sebebiyle toplum hayatını çürütüyor. İnsan, kendi nefsiyle, kendi hata ve günahlarıyla uğraşacağı yerde, hep başlarınınkiyle meşgul olmayı iş ediniyor. Başkalarının hatalarıyla uğraşansa, kendine dönüp bakma fırsatını bulamıyor.
Gıybet ağızdan ağza dolanırken şekil ve muhteva değiştiriyor. İşin içine yalanlar karışıyor. Yani günah adedi artıyor.
Devenin neresi doğru ki?
Zamanın birinde, bir cahil kişi. Kulaktan dolma bilgilerini şöyle aktarıyormuş:
- Eskiden bir kadın evliya varmış... Hocası, onun çok sevdiği kızını kurban etmesini istemiş... Tam kesecekken, gökten bir keçi indirilmiş ve "Kızını değil, bunu kes!" denilmiş...
İşin aslını bilen adam dayanamamış ve cahil kişinin sözünü kesip demiş ki:
- Birader, o senin dediğin kadın değil, erkektir. Evliya değil, peygamberdir. Kızını değil, oğlunu kesecekti. Hocası dediği için değil, Allah emrettiğinden dolayı... Gökten keçi değil, koç indirilmiş...
Hani, deveye ''Boynun neden eğri?" diye sormuşlar da, "Nerem doğru ki?" demiş ya... Bazı gıybet konuları da ağızdan ağza eğrilerek dolaşıyor ve hakikatinden ayrılıyor.
Dostum inançlı bir Müslüman'dı. Hararetli hararetli anlatıyordu: “Duydunmu, hayretler içinde kalacaksın... Bak anlatayım... Hani şu ünlü… var ya...”
Meğer adam kaç yıllık karsından ayrılmış da sekreteriyle evlenmiş... Hâlbuki hanımı ne kibar, ne akıllı biriymiş... Bırak böyle bir kadını da cahil, yirmi yaş küçük sekreterinle evlen... Akıl kârımı bu? Ne günlere kaldık değil mi?...
Meselenin aslını öğreniyorum ki, bu olay dostumun heyecanını duyduğu gibi yeni değil. 10 yıllık bir geçmişte yaşanmış... Üstelik bu ünlü ve faziletli dostumuz, sekreteriyle değil; çok kültürlü, irfanlı, iz'anlı bir hanımefendiyle evlenmiş... Dahası, eski hanımıyla, çocukları olmadığı için, anlaşarak ve gönül rızasıyla ayrılmışlar vs. vs…
Herhalde gıybeti seven tanıdığım, yeni bir malzeme bulamamış olacak ki, üzerinden 10 yıl geçmiş bir olayı şimdi gündeme getiriyordu. Böyle bir gıybetin kime, ne faydası vardır? Ama zararı çoktur. Duyanların biraz da eklemelerle yaydığı bu gıybet, ilgili kimselerin kulağına gittiği zaman, onları nasıl yaralar, tahmin edebilirsiniz...
Bu türlü gıybetlerin ne dinleyicisi, ne de taşıyıcısı olalım. Çünkü hem insanlığa, hem de Müslümanlığa ters bir durumdur.
İmam-ı Şafii Hazretleri buyuruyor ki: “Süt dolu bir tasın etrafında dolaşan ağzı süt bulaşığı bir kedi görseniz, kedinin o tastan süt içtiğine şahitlik etmeyin…” Çünkü kedinin o tastan süt içtiğini söyleyebilmeniz için, kediyi süt içerken bizzat görmeniz gerekir. VEHBİ VAKKASOĞLU Gulistandergisi.com |