Durumu: Medine No : 2834 Üyelik T.:
29 Temmuz 2008 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
350 Konular:
67 Beğenildi:7 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| Cvp: Çalışmak ile ilgili sözler Dünyayı da ahireti de istemeli
Dinimize göre ahiret de dünya da Allah’ındır. (6) Kur’an-ı Kerim’de dünya ve ahiret kelimeleri 115’er defa geçmektedir. (7) Kur’an’da çok defa, dünyevî nimetlerden bahseden ayetleri ahiret nimetlerini konu edinen ayetler takip eder. Tercih hakkı, ebedî oluşundan ötürü ahiretindir. (8)
İslam’da dünya, iman ve amel; ahiret, hesap ve adalet yeridir. Ahiretteki hesapta ise dünyanın mal, evlat ve makam gibi değerleri değil, bunların dünyadaki kullanılış şekilleri etkili olacaktır. (9)
Dünya-Ahiret dengesinde bizlerin iradesi tamamen bir yöne çevrilmemiştir. Kul, her iki hayat sahnesinden birini tercih yetkisine sahiptir. (10) Ancak her iki dünya mutluluğunu birden istemek, Allah Teâla’nın iradesine daha uygundur. Nitekim Yüce Allah, hem dünya hem de ahiret için çalışanları Kur’an’da şöyle övmektedir: “İnsanlardan kimi “Rabbimiz bize dünyada da güzellik ver, ahirette de güzellik ver, bizi ateş azabından koru!” der. İşte onlara, kazandıklarından bir pay vardır. Allah, hesabı çabuk görendir.” (Bakara, 2/201, 202)
‘Dünya mü’minin zindanıdır’ ne demek?
Dinimizde, Hıristiyanlıkta olduğu gibi ruhbanlık (sadece ahiret için çalışmak) yoktur. Burada konuyla ilgili halkımız arasında yanlış anlaşılan bir hadis üzerinde durmak istiyorum. Hz. Peygamber (sas) “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir.” (Müslim, Zühd, 1; Tirmizî, Zühd, 16) buyurmuştur. Bazı tembel Müslümanlar, bu hadisi tembelliklerine sebep göstermektedirler. “Dünya kâfirin, ahiret müminindir.” diyerek, dünya için çalışmayı terk edip, dünya nimetlerinden el etek çekmektedirler.
Oysa bu hadisin gerçek manası onların anladıkları gibi değildir. Bu hadisin doğru anlamı şu şekildedir: “Müslüman’ın cennette kavuşacağı ebedî ve mutlu hayat karşısında dünya hayatı, adeta zindan hayatı gibidir. Çünkü dünyada sıkıntı eksik olmaz. Kâfir de ahirette sonsuz ve çetin bir azabın içine düşeceğinden dolayı, dünya hayatı ona cennet gibi gelecektir.” Bu hadis, mümin ve kâfirin ahiretteki hallerine göre, dünya hayatının durumunu açıklamaktadır.
İşte, buna benzer hadisleri yanlış anlayarak, dünyada çalışmayı terk etmek, uyuşuk uyuşuk oturmak, çok yanlıştır. Çünkü dünya da Müslümanlar içindir ahiret de. Nitekim, bu hususta Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “De ki: ‘Allah’ın, kulları için çıkardığı süsü ve güzel rızıkları kim haram etti?’ De ki: ‘O, dünya hayatında inananlarındır, kıyamet gününde de yalnız onlarındır.’ İşte biz, bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklarız.” (A’râf, 7/32)
Görüldüğü gibi dünyadan yararlanmak hakkı temelde Müslümanlarındır. Müslümanlar birtakım yanlış düşüncelerden dolayı bu haklarını kullanmayacak olurlarsa; elbette dünyada hâkimiyet kâfirlerin eline geçecektir.
Hurafeler yüzünden geri kaldık
Hal böyle iken nereden geldiği ve kim tarafından söylendiği belli olmayan, “insan için bir lokma bir hırka kâfidir” sözü de yanlıştır. Bu yanlış söz, birtakım maksatlı kişiler tarafından İslam’a mal edilmek istenmiştir. Bu söz, İslam’a ve İslam’ın ruhuna uymayan, Müslümanları geri bırakmak için din düşmanları tarafından uydurulan bir sözdür. Müslümanlar artık uyanık olmalı ve bu gibi safsatalara kanmamalıdırlar. Hz. Peygamber sadece ahiret için çalışmayı, dünyayı ve dünya nimetlerini terk etmeyi planlayan sahabîleri şiddetle azarlamıştır. Şöyle ki; Sahabîlerden bir grup, Peygamber Efendimizin zevcelerine gelir ve peygamberimizin nasıl ibadet ettiğini sorarlar. Aldıkları cevap üzerine, kendi amellerini azımsayarak; “Geçmiş ve gelecek günahları affedilmiş olan Peygamber (sas) böyle ibadet ederken bizler ne haldeyiz?” derler. İçlerinden biri;
- Bundan sonra ben, geceleri uyumayıp, devamlı namaz kılacağım, der. Öbürü;
- Ben de sürekli oruç tutacağım, der. Ötekisi de;
- Ben de kadınlardan (hanımlarımdan) ayrılacağım ve asla evlenmeyeceğim der. Böylece sözleşirler.
Bunların durumu Peygambere ulaşınca; bu kişileri çağırır ve onlara: “Şöyle şöyle konuşanlar sizler misiniz? Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’tan sizden daha çok korkarım, daha çok sakınırım. Fakat ben bazen oruç tutarım, bazen iftar ederim. Namaz kılarım, uyku da uyurum. Kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimi terk ederse, o benden değildir.” diyerek onları ikaz etmiştir. (11)
Dinimizde sadece dünya için çalışmak da yoktur. “Çalışmak ibadettir”, diyerek Yüce Allah’ın farz kıldığı ibadetleri terk ederek, insanın kendini tamamen dünyaya vermesi doğru değildir. Evet, çalışmak da ibadettir, fakat üzerimize farz olan ibadetleri yerine getirdikten sonra, meşru yoldan çalışmak, çoluk çocuğumuzun rızkını temin etmek için gayret sarf etmek ibadettir.
Sadece dünya için çalışanlar, Kur’an’da şöyle ayıplanmaktadır: “Kim acele, şu peşin dünyayı isterse, biz de ona, hemen çabucak dilediğimiz miktarda dünya zevkini veririz; sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.” (İsrâ, 17/18) “Kim de Ahireti ister ve inanarak ona yaraşır biçimde çalışırsa, öylelerin çalışmalarının karşılığı verilir.” (İsrâ, 17/19)
Yine başka bir ayette ise şöyle buyurulmaktadır: “Kim ahiret ekinini istiyorsa onun ekinini artırırız; kim dünya ekinini istiyorsa ona da dünyadan bir şey veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.” (Şûrâ, 42/20) |