Alıntı:
Esma_Nur Üyemizden Alıntı
 Aman ağzımın tadı kaçmasın derken herşeyi yuta yuta bir gün yutamaz oluyor genellikle kadınlarda öfke patlamaları yaşanıyor! Evlilik kurumunu kötülemek gibi bir niyetim yok denklik yok eşlerde bu eğitim falan değil kişilik olarak denklik yok. Bana sorarsanız kadınların % 90 ı değil eşimle asla evlenmem diyeceğine eminim  ) |
Dediğiniz "yuta yuta" yöntemini ilk yıllarımızda, hem de 18 yıl kadar denedim. Haklısınız, sonucu öfke patlamaları ve tabi evliliğin yıkımına doğru yol almak. Ve kişilik farkı sorununu ben de sorun kabul edenlerdendim.
Ama yöntem yutmak da değilmiş, sorun da kişilik farkı değilmiş. Yukarıda kısaca değindiğim gibi: İletişimsizlik; tek sorunumuz buymuş.
Evlilikteki sorunlarla ilgili sosyal medya hesabımda bir yazı paylaşmıştım, olduğu gibi kopyala-yapıştır yapıyorum. Bilhassa okuyan gençlere faydalı olur diye umuyorum. Çocuklara da genel iletişim kuralı olarak öğretilmeli bunlar, nitekim bana göre onlara verilecek en güzel hediye böyle bilgiler. Böylelikle farkındalığı yüksek olan kişilerden olarak, hayatlarındaki sorunlar çok daha kısa sürede sorun olmaktan çıkacaktır inşaAllah.
...
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
"Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır."
İsrâ Suresi : 53
Es selamu aleykum,
Bilhassa yeni evliler bunu çok iyi bilir:
Aslında iki tarafın da kötü niyetli olmadıkları bilindiği halde, sırf yanlış anlamalar yüzünden çok evlilik zora giriyor. Konuşulan dil Türkçe. Ama bir kelime birinin ağzından belli bir anlamda çıkarken, ötekisi "aynı kelimeyi farklı duygular ile anlamlandırdığı için" yanlış anlayabiliyor. İnsanların hayata bakış açıları da, beklentileri de, bir kelimeden anladıkları da çok farklı olabiliyor çünkü. (Ve bu dediklerim anlık durumlar değil sadece; yıllar boyu aynı evde yaşadığı halde henüz gerçekten tanışamamış tonla çift var. Oysa ki birbirlerinin ifade dilini bir çözseler, belki de husumet besledikleri eşlerine aşık bile olabilirler.)
Sonrasında ise, arada kötü niyet olmamasına rağmen taraflar birbirini düşmanmış gibi görebiliyor. Şeytan, işte bu alanlarda hep pusuda; en sevdiği cephelerden biridir bu, bilirsiniz: karı-koca arasını ayırmak.
Bu konuda çok uzatmadan tavsiyelerimi sunacak olursam:
Şeytan pusuda, bunu biliyorsunuz. Dolayısı ile karşı tarafın bir bakışı, bir kelimesi ile "bana bunu demek istedi" diye hemen tahminde bulunmayın. Veya illa ki tahminde bulunacaksanız iyi tahminlerde (hüsn-ü zanda) bulunun. Ama en iyisi şudur: "Bana bunu mu demek istedin, ne demek istedin?"
Anlamadığınız detayı açıkça sorun yani, ve net anlayın. Karşı tarafı da ısrarla netliğe çağırın. Bu aşamada "edebince/usulünce olduğu sürece" tartışma oluşmasından çekinmeyin.("Tartışma" diyorum; sözlü veya fiziki şiddet içeren "kavga" ile "tartışma"yı birbirine karıştırmayın.) Birbirinizi gerçekten tanımanın tek yolu budur çünkü.
Unutmayın: Tahmin/Zan asla gerçek bir bilgi değildir ve şeytanın kalplere en büyük giriş kapısı da budur; bunu asla ama asla unutmayın. (Sadece bu konuda değil, her tür konuda bu böyledir.)
Ek olarak;
İfâde diline olduğu gibi, beden diline de önem gösterin. Bilhassa evliliğin ilk yıllarında, taraflar birbirinin düşüncesini/karakterini net anlayana kadar "özet/birden fazla anlama gelebilecek ifadelerden" olabildiğine kaçının.
Ezcümle:
Etkili/Açık konuşmayı öğrenmek ve beraberinde hüsn-ü zanna sıkıca tutunmak evliliğin ve tüm iletişim türlerinin yegâne ilacıdır.
Dip Not: Evet, ikili her tür iletişimde bu dediklerim aynen ilaçtır. Ama iletişim eksikliği olan durumlarda en çok zararı evlilikler görür. Bir diğeri de çocuklarla iletişimdir. Ben özetle evlilik üzerinden anlattım, sizler her alan için uygulayın.
Sağlıcakla kalın, es selamu aleykum.