Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Temmuz 2024, 00:08   Mesaj No:12

Vasat

Medineweb Aktif Üyesi
Vasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Vasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 62825
Üyelik T.: 12 Ekim 2023
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Kadın
Memleket:Ankara
Mesaj: 153
Konular: 4
Beğenildi:334
Beğendi:468
Takdirleri:4334
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
Medine-web Üyemizden Alıntı Mesajı göster
değerli görüşler var imzalanır teredütsüz.evlilik yuva huzur kolay değildir.meşakatli bir süreçtir.bazen esma hanımın dediği gibi yuta yuta...bazen vasat hanımın dediği gibi iletişim bozukluğu yani alma verme dengesi...ve onlarca çözüm önerileri...hepsi de doğrudur hepsi de yerinde tesbitlerdir.

önce bakış açısı doğru olmalı yani evlilik nedir ne değildir konusunda net olmak lazım.çiftlerin ortak beklentisi nedir ortak bakış açısı netleşmelidir.iyi niyetler asla zedelenmemelidir.en önemlisi evlilik bir çıkar döngüsü veya kurumu asla olmamalıdır.

arkadaşların çözüm önerilerinin kilit noktası amasız fakatsız lakinsiz çıkarsız iki yüreğin sesi iki elin alkışı olmalıdır.evliliklerde iki* göz veya iki kulak değil de iki el olmalıdır.gözlerden biri yada kulaklardan biri sıkıntılı ise diğer gözün veya kulağın yapacağı fedakarlıktan ibarettir.ama iki el birleşince iki kol tutuşunca güç doğar destek doğar birlik doğar ortak yürek doğar.

kadın aile danışmanlığı dönemlerinde karşılaştığım evliliklerin çoğunluğu çiftlerin ; el ne der,çocuklar ne olacak,kaderimiz de bu,başka şansımız yok,olan oldu,olana ölene çare yok...gibi tesellilerle evlilikler sürdürülmektedir.tatsız tuzsuz mutsuz hırçın gergin huzursuz zorakilerin ortak oteli misali...

zamanında altı çizilenler uzun süre toksit ve huzursuzluğun neticesi üstü çizilenler moduna geçilmektedir.tek yüreklilik iki yüzlülüğe,sevgi çıkara,samimiyet korkuya,sevgi zorunlu değil ama saygı zorunluluğa,özlemek katlanmaya,mutluluk yaşam savaşına dönüşür...

evrensel olarak çiftlerin tek ortak noktası ikisinin de insan olmasından ibarettir.küfuv dediğimiz denklik konusu çok ama çok önemlidir.eğer kafa yurek sevgi saygı bakış açışı ve iyi niyet denkliği denklemine itina ile bakılırsa o fidan zamanla çınar olur.ikisinin tek ortak noktası insan olmak iken zamanla fedakarlıklarla ortak noktaları hızla çoğalacaktır.

vasat hanımın etkili konuşmak kaliteli iletişim kısmına katılıyorum tek şartla küfüv olacak.güldüğüne ağlayan ağladığına gülen bir eşle veya eşlerden biri narsist ise veya birisinin kıblesi şam diğerinin paris ise ayıkla pirincin taşını...

kufuv yani denklik varsa (ruh ikizi,yürek birliği,güçlü sevgi,bakış açısı birliği,kültür inanç ilim irfan vs) dünyada cenneti yaşarsınız...aksi takdirde cehenneme gitmeye gerek yoktur onu burda yaşarsınız...
Allah razı olsun, doğru tesbitler maşaAllah. Denklik konusu da aynı şekilde; denklik olduğunda cennet gibi, olmadığında ise aynen cehennem gibi olur.

Burada narsistlerle ilgili bir detayın altını çizmek isterim yalnız, çünkü herkesin tanıdıkları arasında en az 1-2 kişi vardır böyle:

Narsist tanımı etraflıca araştırılırsa: neredeyse asla düzelmez nitelikte ve acayip mantık dışı özellikleri olan bir psikolojik sorundur. Bu sorunu ilk duyduğum yıllarda ben de çoğu insan gibi, yakınlarım içinden çok baskıcı olan kişileri narsist sanmıştım; ki bunlardan başlıcası eşim ve babamdı. Ancak detaylı araştırmaya devam ettikçe gördüm ki, eşim ve babam, ne kadar baskıcı olurlarsa olsunlar: onlarda narsist tanımıyla uyuşmayan bir şeyler vardı. Öncelikle ne kadar saçma olsa da kızdıkları konularda tutarlılık, isteklerinde bir tutarlılık, kısaca sabit bir ruh durumları vardı. Her ne kadar nedenini anlamasam da, narsistler gibi tuzakçı değillerdi, bir şey elde etmeyi istiyor gibilerdi. Ama ne...

İşte bunu düşünmeye koyuldum uzunca bir süre. Bunlar narsiste benziyor, ama değil. Öyleyse ne?

O sıralar araştırma yaparken karşıma bir kitap tanıtımı çıktı (elhamdülillah) ve o kitabın kısa özetini okudum ve sadece özeti bile çok şey anlattı bana. Özette anlatılanları uyguladım ve bir süre sonra, ama yavaş yavaş: etkilerini görmeye başladım. Birazdan o özeti aktarırım inşaAllah, eşlerle ilgili bir kitap ama çocuk eğitiminde de, anne-babalarla da ve genel olarak yakın iletişim olan herkesle işe yarar cinsten.

Kısa özeti: "olumlu davranışı gör ve takdir et; kötü davranışı ise görmezden gel." diyebileceğim bir yöntemdir.

Çok uzatmadan buraya aktarıyorum; ilgili özet:

Kocanızı nasıl eğitirsiniz?

4 adımda bunu yapabilirsiniz. Bir dediğinizi iki etmeyen, itaatkâr bir kocanız olabilir. İnanması güç ama gerçek...

Sorunlar evlendikten sonra aynı evde yaşamaya başladığında başladı değil mi? Ortalıkta gezinen çıkarılıp fırlatılmış çoraplar, internette bitmeyen surf seansları, sürekli evde toplaşıp maç izleyen arkadaşlar...

*

Bunaldınız mı?.. Ne yapacağınızı, bu kaostan nasıl çıkacağınızı bilemez halde iseniz biri bir çözüm yolu buldu.

*

• Evin orasına burasına dağılmış kirli çamaşırlardan... Bir omlet uğruna muharebe alanına çevrilmiş mutfak manzaralarından... Randevu yerine sanki Yemen’den geliyormuşçasına geç kalmalardan...

*

• Anahtardan dosyaya, tıraş losyonundan cep telefonuna kadar ne kaybedilse, sizi sorumlu tutan tavırlardan... Uzun lafın kısası, tertipten, düzenden nasibini almamış, dağınık, aklı bir karış havada kocanızdan yorulup, sıkılıp, usandıysanız...

İmdadına yetişen kitap

*

• Kitabın yazarı, ABD’li gazeteci Amy Sutherland, ne bir ilişki uzmanı ne de evlilik danışmanı. Kendisinin, “Savsak kocanızı nasıl hayallerinizdeki ideal eşe dönüştürürsünüz?” tarzında, bir çeşit Güzin Abla haline geliş macerası hem komik hem ilginç.

*

• Amy’nin 12 yıllık evlilik geçmişlerine rağmen hâlâ âşık olduğu kocası Scott, pek çok hemcinsi gibi unutkan, dalgın, ihmalkâr, her yere geç kalmayı seven, kararsız ve değişken bir mizaca sahipti.

*

• Amy de kimi zaman homurdanarak, bağırıp azarlayarak kendince bir yol tutturdu. Ancak bütün bu serzenişleri işe yaramadı. Evlilik danışmanı da derdine çare olmadı.

*

Tam umudunu kesmişken

*

• Meseleyi çözmekten umudunu kesen Amy’nin hayatı ve erkeklere bakış açısı, konuyla son derece alakasız bir proje sayesinde değişti. O dönemde egzotik hayvan eğitmenleri hakkında yazması gereken bir kitap vardı. Bu nedenle hayvanların yaşadıkları değişimi anlamak amacıyla Kaliforniya’ya gidip gelmeye başladı. Bu eğitimler sonucunda, sırtlanlar bir emirle tek ayakları üzerinde dönüşler yapıyor, pumalar tırnaklarını kestirmek için pençelerini uzatıyor, denizaslanları burunlarının ucunda top oynatıyor, babunlar kaykay kullanıyordu.

*

• Amy uzun eğitim süreçlerini izlerken, kafasında sihirli bir ampul yandı. Yırtıcı, egzotik yaratıklar bütün bu imkânsız hareketleri, davranış biçimlerini yapabiliyorlarsa; bu tekniklerin, evdeki bambaşka bir tür üzerinde de olumlu sonuçlar verebileceğini düşündü. Acı ama gerçek... Bu farklı tür, inatçı ama sevimli kocası Scott’tan başkası değildi.

*

Koca eğitiminin temel kuralları

*

• Olumlu davranışı takdir ettiğinizi belli edin. Kirli sepetine bir tek çorap bile atsa teşekkür edin.

*

• Hoşunuza giden bir şey yaptığında bir öpücükle, sevdiği bir yemekle, vs. Ödüllendirin.

*

• Unutmayın! Tepkinin iyisi de kötüsü de davranışı körükler.

*

• Hoşunuza gitmeyen tavırları sabırla görmezden gelin.

*

• Sakın boşu boşuna dırdır etmeyin! İşe yaramaz. Azarlamak, bağırmak sadece erkeğin sıkıcı huylarını müzminleştirmeye yarar.

*

• Etrafa atılmış kirli çamaşır sadece kirli çamaşırdır. Kişisel olarak algılamayın!

*

• Kocanızı sizden çok farklı, bambaşka bir tür gibi kabullenin. Böylece objektif olabilirsiniz.

*

• Hatayı kendinizde de arayın. İşe yaramayan stratejileri değiştirin.

• İlgisini başka yöne çekin. Örneğin, mutfakta dolaşmaması için salona cips ve bira hazırlayın.

*

*

Ders 1: Yaklaştır

*

• Amy’nin egzotik hayvan eğitmenlerinden öğrendiği temel ders, beğendiği davranışı ödüllendirmek, beğenmediğini ise görmezden gelmekti. Dırdır etmek, azarlamak söz konusu değildi.

*

• Kaliforniya’dan Maine’deki sıcak ama dağınık yuvalarına döndüğünde, Amy, Scott’a tamamen farklı davranmaya başladı.

*

• Örneğin, Scott çamaşır sepetine kirli tişört mü attı, hemen teşekkür etti. İkinci kirli çamaşır için öpücükle ödüllendirdi. Bu arada yatak odasının yerinde duran kirli yığınının üstünden, tek bir ters laf bile etmeden usulca geçip gitti.

• Zamanla fark etti ki Scott, Amy tarafından takdir edilmenin keyfini çıkarırken etraftaki kirli yığınları da küçülmeye başladı. Bu yöntemin adı ‘yaklaştırma’ydı

*

Ders 2: Sabret

*

• Eğitmenin beğenmediği davranışlara en ufak bir tepki vermemesinin adı ise ‘en az güçlendirici sendrom’. Zira pozitif ya da negatif herhangi bir tepki, davranışı körüklemekten başka bir işe yaramaz.

*

• Oysa hiçbir tepki verilmediğinde, o davranış biçimi zamanla yok oluyordu. İşte bu nedenle Amy kendini çok zor tutsa da hoşuna gitmeyen tavırlara kayıtsız kalmaya karar verdi.

*

Ders 3: İmkânsız kıl

*

• Uyguladığı üçüncü teknik ‘uyuşmaz davranış’ kavramıydı. Bu yöntem, dikkati başka bir noktaya çekerek, istenmeyen davranışın yapılmasını engellemeye, mümkünse imkânsız kılmaya yönelikti.

• Amy bu tekniği kendisi yemek pişirirken Scott’ı mutfaktan uzak tutabilmek için kullandı. Ayağının altında dolaşmaması için salonun uzak bir köşesine bir çanak cips ve salsa sos koydu, parlak fikri tabii ki işe yaradı.

*

Ders 4: Kişisel alma

*

• Dördüncü kural ise hataları asla kişisel olarak ele almamaktı. Eskiden Scott’ın münasebetsiz tavırlarını hakaret gibi ya da değer görmediğinin işareti olarak algılayan Amy, buna da son verdi.

*

• Eğitmenlerin mottosunu benimsedi: ‘Hata hiçbir zaman hayvanda değildir.’ Böylece kendi tepkilerini ve yanlışlarını da tahlil etmeyi öğrendi. Scott’ın kimi içgüdüsel tavırlarının köklü ve değişmez olduğunu kabullendi.

*

• Artık eskiye oranla, sivri uçları biraz daha yontulmuş bir kocası ve daha hoşnut olduğu bir evliliği vardı. Üstelik bu durumu anlayan kocası, üzerinde böyle bir teknik uygulanmasından hiç gocunmadığı gibi, taktiği kapıp Amy üzerinde denemeye başlamıştı.

*
__________________


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Andolsun biz bu Kur’an’ı, iyice anlaşılıp öğüt alınabilmesi için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alacak kimse yok mu?"

[Kamer Suresi 17, 22, 32 ve 40. Ayetler]

Alıntı ile Cevapla