Konu Başlıkları: Bu Ayın Misafiri Vasat
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Ağustos 2024, 15:36   Mesaj No:92

Vasat

Medineweb Üyesi
Vasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Vasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 62825
Üyelik T.: 12 Ekim 2023
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Kadın
Memleket:Ankara
Mesaj: 143
Konular: 4
Beğenildi:313
Beğendi:427
Takdirleri:4220
Takdir Et:
Standart

Bu arada Kelime-i tevhid'in "Muhammeden Rasulullah" kısmı, Rasulullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem) elçi olarak kabul etmekle birlikte, onun yolundan gitmeyi zorunlu kılar. Biz bu yola sünnet diyoruz. Sünnet, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) söz ve amelleriyle ortaya koyduğu şeylerdir. Ehl-i Sünnet Müslümanlar bu konuda genellikle iyi bir durumda olsa da, şeytan bir detayda onları da kandırmıştır. Peki, nedir bu detay?

Din tamamlanmış ve Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti de "dinin içinde olarak" son bulmuştur. Onun din adına yaptığı şeyler sünnet olduğu gibi, terk ettiklerini terk etmek de sünnettir. (Nitekim bir şeyi terk etmek de bir eylemdir.)

Burada dikkat çekilmesi gereken bir diğer konu şudur: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yaşarken "dinen yapmadığı şeyleri" neden yapmamıştır? Doğrudan bilip terk ettiği bir şeyse zaten bizlerin yapması mümkün bile değildir, dolayısı ile asıl kastım bu türler değil; asıl kastım: onun vefatından sonra ortaya çıkartılan ameller. Haşa, o bilmiyor muydu, aklına mı gelmedi? Yoksa Allah ona bildirmedi de, sonradan gelenleri daha hayırlı gördü de onlara mı bildirdi? Ancak, vahiy kesilmemiş miydi?

Evet, anlaşılmıştır sanırım: iş bid'at konusuna çıkıyor ve bildiğimiz kadarıyla halk burada ikiye ayrılıyor: Bir kısım "iyi bid'atler hariç" derken, diğer kısım "iyisi kötüsü yoktur, bid'at bid'attir" diyor. Araştırdığımda iyi bid'ati savunanların elinde yegâne delil olarak teravih namazını öne sürdüğünü gördüm. Ancak, teravih namazını ilk kıldıran Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) olduğu için: bu namaz aslı itibariyle bid'at değil, sünnettir. Bu durumda, "iyi bid'at delili" olarak sunulan tek örneğin aslında sünnet olduğu ortaya çıkınca, iyi bid'ati savunanların elinde bir delil kalıyor mu? Hayır. Çeşitli fikri izahetler var sadece ve hepsi sadece kişileri bağlayacak cinsten, ama delil yok.

Sonuç olarak, benim için Hutbetu'l Hace'nin son paragrafı bu meseleyi net bir şekilde özetliyor:

"... Bundan sonra :

Muhakkak ki sözlerin en doğrusu Allah’ın kelamı, yolların en hayırlısı da Muhammedin yoludur. Amellerin en kötüsü ise sonradan uydurulanlardır. Sonradan uydurulup dine sokulan her amel bid’at, her bid’at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir."

(MÜSLİM : 3.C.867.N** –* NESEİ* : 3.C.1404.N)


Burada açıkça görüldüğü üzere, "her bid'at" deniyor. İyi ya da kötü diye bir ayrım yapılmamış, "her bid'at..."

Kısaca bid'at bid'attir ve iyisi kötüsü yoktur. Tarikatler söz konusu olduğunda şirkin yanı sıra bidatler de anılmalıydı; o an es geçmişim, buna binaen eklemeyi zorunlu gördüm.

Son olarak arşivimden Sünnet ve Bid'atle ilgili ayet, hadis ve alim sözlerini de paylaşarak bu kısmı sonlandırıyorum, umarım okuyan herkes için faydalı olur:


...

Sünnet ve Bid’at konusundaki Rabbimizin ayetleri:

*

“(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”

Al-i İmran: 31

*

“Allah’a ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.”

Al-i İmran: 132

*

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.”

Haşr: 7

*

“Allah ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.”

Ahzab: 36

*

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.”

Muhammed: 33

*

“Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.”

Nisa: 115

*

Bu konuda Rasulullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- hadisleri:

*

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”

Muvatta, Kader 3

*

“Benden sonra hayatta kalanlarınız birçok ihtilâflar görecek. O zaman benim Sünnetime ve hidâyet üzere olan Râşid halifelerin (Hulefâ-i Râşidîn’in) Sünnetine sarılın.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlm 16; İbn Mâce, Mukaddime 6; Dârimî, Mukaddime 16; Ahmed b. Hanbel, IV 126, 127).

*

“Sünnete uyun ve ona azı dişinizle sımsıkı sarılın, dinde sonradan çıkarılan işlerden sakının, sonradan çıkarılan şey bid’attır, ve her bid’at sapıklıktır.”

Ebu Davud 4607, Tirmizi 2815, İbni Mace 42, Müslim 867, Nesei 1578, 1404

*

“Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at dalalettir ve her dalalet ateştedir.”

(Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına çıkarılmasıdır.)

Müslim 867, Nesei 3/188

*

"Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya çıkarırsa, o şey kabul edilmez."

Müslim'in bir rivayeti şöyledir:

"Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir."

(Buhari, Sulh 5; Müslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mace, Mukaddime 2)

*

Ve Sahabelerden, Selef Alimlerinden konuyla ilgili uzun uzadıya sözler; Allah hepsinden razı olsun:

*

Muâz b. Cebel:

" Ey insanlar! İlim kaldırılmadan önce, ilim öğrenmeye bakınız. Şunu biliniz ki ilmin kaldırılması, ilim ehlinin gitmesidir. Bid’atlerden, bid’at çıkarmaktan ve aşırıya gitmekten sakınınız, siz eski halinize uymaya bakınız."

[İbn-i Vaddâh; "el-Bideu ven-Nehyu Anhâ"]

*

Huzeyfe b. Yemân:

"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbının ibâdet diye yapmadığı hiçbir ibâdeti siz de yapmayın. Çünkü önce gelen, sonra gelene söyleyecek söz bırakmamıştır. Ey âlimler topluluğu! Allah’tan korkun. Sizden öncekilerin izlediği yolu tutun."

[İbn-i Batta, "el-İbâne" adlı eserinde rivâyet etmiştir]

*

Abdullah b. Mes’ud:

"Sizden kim başkasının izinden gidecekse, ölenlerin sünnetine uysun. Onlar bu ummetin en hayırlısı, kalbleri en iyi, ilimleri en derin ve kendilerini en az külfete sokan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbıdır. Onlar, Allah Teâlâ'nın Peygamberine arkadaşlık yapmaları ve dînini taşımaları için seçtiği bir topluluktur. Siz de ahlâkınızı onların ahlâkına ve yolunuzu da onların yoluna benzetin. Çünkü onlar dosdoğru yol üzereydiler."

[Beğavî, "Şerhu's Sunne" adlı eserinde rivâyet etmiştir]

*

Yine şöyle der:

"(Sünnete) uyun, bid’at çıkarmayın. Sizin başka bir şeye ihtiyacınız yoktur (dîniniz tamamlanmıştır). Siz eski yola uymaya bakınız."

[Dârimî, süneninde rivâyet etmiştir.]

*

Abdullah b. Ömer:

"İnsanlar öncekilerin izlerine uydukları sürece doğru yol üzere kalmaya devam edeceklerdir."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir.]

*

"İnsanlar onu güzel görseler dahi, her bid’at dalâlettir."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir.]

*

Ebu'd- Derdâ:

"Sen öncekilerin izini izlediğin sürece asla sapıtmazsın."

[İbn-i Batta, "el-İbâne" adlı eserinde rivâyet etmiştir]

*

Abdullah b. Amr b. el-Âs:

"Hiçbir bid’at çıkarılmasın ki o devam etmiş olmasın. Hiçbir sünnet ortadan kaldırılmasın ki onun ortadan kayboluşu devam etmiş olmasın."

[İbn-i Batta, "el-İbâne" adlı eserinde rivâyet etmiştir.]

*

Ömer b. Abdulaziz:

"O kavmin durduğu yerde sen de dur. Çünkü onlar bilerek durmuşlardır. Derin bir görüş ile uzak kalmışlardır. O durdukları noktayı açığa çıkarmakta onlar daha güçlü idiler. Eğer bu işte bir fazîlet olsaydı, onu yapmaya da daha layık idiler. Şâyet sizler 'onlardan sonra meydana geldi' diyecek olursanız, şubhesiz onların yoluna aykırı hareket eden ve sünnetinden yüz çevirenden başkası bu yeni şeyi ortaya çıkarmış değildir. Onlar şifâ için yeterli olacak kadarını söylediler, yetecek kadar söz söylediler. Onlardan öteye giden aşırıya gitmiş, onlardan geri kalan hata yapmış olur. Birtakım kimseler onlardan geriye kaldığından dolayı onlar uzak düştüler, kimisi de onları geride bıraktığından dolayı aşırıya gittiler. Onlar ise bu ikisi arasında hiç şubhesiz dosdoğru bir yol üzerinde idiler."

[İbn-i Kudâme; "Lum'atul-İ'tikâd el-Hâdî İlâ Sebîlir-Raşâd"]

*

Sufyan-ı Sevrî:

"Bid’at çıkarmak, İblis'e günah işlemekten daha sevimlidir. Çünkü kişi günahtan tevbe eder, bid’atten ise tevbe edilmez."

(Açıklama: Çünkü yaptıklarını iyi bir şey sanmaktadırlar, bu yüzde tevbe etmek akıllarına bile gelmez.)

[Beğavî, "Şerhu's Sunne" adlı eserinde rivâyet etmiştir.]

*

Eyyûb Sıhtiyanî:

"Bid’at sahibinin gayreti ne kadar artarsa, Allah’tan da o kadar uzaklaşır."

[İbn-i Vaddâh; "el-Bideu ven-Nehyu Anhâ"]

*

Hassân b. Atiyye:

"Bir topluluk dînleri hakkında bir bid’at çıkardılar mı, mutlaka onun benzeri olan bir sünnet onların arasından çekilib alınır."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir]

*

Abdullah b. Mubârak:

"Dayandığın şey, eser (öncekilerin izlediği yol) olsun. Sen, görüşlerden hadisi açıklayacak kadarını al."

[Beyhakî; "Sunenul-Kubrâ"da rivâyet etmiştir.]

*

İmam Şafîi:

"Sünnete aykırı olarak hakkında konuştuğum ne kadar mesele varsa, ben ondan hayatımda da, ölümümden sonra da dönüyorum, vazgeçiyorum."

[El-Hatîb; "el-Fakîh vel-Mütefakkih" adlı eserinde rivâyet etmiştir]

*

Rabî’ b. Suleyman:



"Şafiî bir gün bir hadis rivâyet etti.

Bir adam ona: Ey Abdullah’ın babası sen de bu hadisi delil olarak alıyor musun?

deyince, Şâfiî ona şöyle dedi:

"Ben Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’den sahih bir hadis rivâyet edib de onu delil olarak kabul etmezsem şâhid olunuz ki aklımı başımdan yitirmişim demektir."

[İbn-i Batta, "el-İbâne" adlı eserinde rivâyet etmiştir]

*

İbn-i Mâcişûn:

"Ben Mâlik’i şöyle derken işittim:

'Her kim İslam’da güzel görüb bir bid’at çıkarırsa, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in risâleti edâ etmede ihânet ettiğini iddiâ etmiş olur. Çünkü Allah Teâlâ: 'Bugün sizin için dîninizi tamamladım' diye buyurmaktadır. Bu sebeble o gün dîn olmayan hiçbir şey bugün de dîn olamaz."

[İmam Şâtıbî; "el-İ'tisâm"]

*

Yine İmam Mâlik :

"Bu ümmetin başı ne ile düzelmişse, sonu da ancak onunla düzelir. O gün dîn olmayan hiçbir şey bugün de dîn olamaz."

[Kadı İyâd;" eş-Şifâ". Cilt: 2, sayfa: 88]

*

Ahmed b. Hanbel :

"Bize göre sünnetin esasları, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbının izlediği yola sımsıkı sarılmak, onları örnek almak ve bid’atleri terketmektir. Çünkü her bid’at bir sapıklıktır."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir.]

*

Abdullah b. Ömer :

Kendisine bir mesele hakkında soru sorup da baban bu işi yasaklamıştı, diyen kimseye şöyle söylemişti:

"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in emrine uyulması mı daha uygundur? Yoksa babamın emrine mi?"

[İbn-i Kayyim; "Zâdul-Meâd"]

*

İbn-i Abbas :

Ebu Bekir ve Ömer'in sözleri ile sünnete karşı çıkana şöyle demiştir:

"Bu gidişle fazla geçmeden gökten üzerinize taş yağacaktır. Ben sizlere Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu diyorum, siz bana Ebu Bekir ve Ömer şöyle şöyle dedi, diyorsunuz."

[Abdurrezzâk; "el-Musannef" adlı eserinde sahih bir senedle rivâyet etmiştir]

*

Nuh el-Câmî:

"Ebu Hanife'ye -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedim: İnsanların ârâz ve cisimler hakkında söylediklerine ne dersin?

O şöyle dedi: "Bunlar felsefecilerin görüşleridir. Sen esere ve selefin izlediği yola uymaya bak. Sonradan çıkarılmış, her şeyden sakın. Çünkü o bir bid’attir."

[El-Hatîb; "el-Fakîh vel-Mutefakkih" adlı eserinde rivâyet etmiştir.]

*

Sufyan-ı Sevrî:

"Doğuda bir adamın sünnete bağlı olduğuna dâir sana bir haber ulaşırsa, sen de ona selâm gönder. Çünkü sünnet ehli (sünnete bağlı) kimseler azalmıştır."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir.]

*

Eyyûb Sıhtiyanî:

"Bana sünnet ehlinden birisinin öldüğü haber verildiğinde sanki organlarımdan birisini kaybetmiş gibi oluyorum."

[El-Lâlekâî; "Ehl-i Sünnet vel-Cemaat İtikâdının Esasları Şerhi"nde rivâyet etmiştir.]

*

Abdullah b. Mubârak:

"Ey kardeşim, şunu bil ki bugün ölmek; sünnet üzere Allah’ın huzuruna çıkacak her müslüman için bir lutuf ve ikramdır. Elbette biz Allah’a âitiz ve O’na döneceğiz. Yalnızlığımızdan, kardeşlerin gidip bizi bırakmasından, yardımcıların azlığından, bid’atlerin ortaya çıkmasından ötürü Allah’a şikayet ederiz. İlim adamlarının, sünnet ehlinin gitmesi, bid’atlerin ortaya çıkması gibi, bu ummetin başına gelen büyük musibetlerden dolayı da şikâyetimiz Allah’adır."

[İbn-i Vaddâh; "el-Bideu ven-Nehyu Anhâ"]

*

Hasan-ı Basrî:

"Bir kimse eğer ilk selef’e yetişmiş olup da, sonra bugün diriltilmiş olsaydı, İslam’dan bildiği hiçbir şey göremezdi. Bu arada elini yanağına koyduktan sonra sözlerine şöyle devam etti:

Ancak şu namaz mustesnâ -Sonra şunları söyledi- :

Allah’a yemîn ederim, ancak şu tanınmadık hal içerisinde yaşayıb da o selef-i sâlih’e de yetişmemiş olan kimse bir bid’atçinin bid’atine, dünyalık isteyen bir kimsenin dünyasına dâvet ettiğini görmekle birlikte, Allah bu işten o kişiyi koruyup da kalbinin o selef-i sâlih’e arzu duymasını sağlar, böylece o kimse onların yolunu sorub, izini takib etmeye, yolunu izlemeye koyulursa, hiç şüphe yok ki bunların (bid’at ve dünyalığın) yerine ona pek büyük bir ecir verilecektir. Allah’ın izniyle siz de böyle olun."

[İbn-i Vaddâh; "el-Bideu ven-Nehyu Anhâ"]

*

Son olarak:

İmam Mâlik b.Enes:

"Sünnet Nuh'un gemisidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan suda boğulur."

[Suyûtî; "Miftâhu'l-Cenne Fi'l İ'tisâm Bi's-Sunne"]

***

Dinimiz İslam, rehberimiz Kur'an, yolumuz Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ve yoldaşlarımız onun yolundan en güzel şekilde gitmeye çalışanlardır. Rabbim bizleri bu ayette bahsettiği kullardan eylesin, amiiinnn:

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile 'onlara güzellikle tabi olanlar' var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur."

Tevbe 100. Ayet

Tüm bu yazdıklarımda eksik/hata varsa nefsimden, doğrular ise Rabbimdendir; Elhamdülillahi Rabbil Alemin.
__________________


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

"Andolsun biz bu Kur’an’ı, iyice anlaşılıp öğüt alınabilmesi için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alacak kimse yok mu?"

[Kamer Suresi 17, 22, 32 ve 40. Ayetler]