Bu arada, özümüzde kendi kendimizle başbaşa kaldığımız zamanlarda, kendimizi kendi kendimizle konuşur/tartışır buluruz. Ancak, içeride kaç tane "ben" var ki, bir öte tarafa, bir beri tarafa meyledip duruyoruz? Ben söyleyeyim: içeride sadece bir tane ben var ve ben ona "ruhumuz" diyorum (çünkü mantıken o olmalı). Ruhun destekçisi olan aniden gelen Allah'ın seveceği tarzdaki fikirler ilham; ruhun zorlayıcısı olan tarafta ise nefs ile şeytan ikilisi var. Bu 4 sesin hepsi de bizim iç sesimiz gibi bir sese sahip, dolayısıyla onları seslerinden ayırt etmek mümkün değil. Onları sadece özelliklerine bakarak ayırt edebiliriz ve şu kadarını söyleyeyim, en kolay ayırt edileni: şeytan : ) Daha önce de yazmıştım sanırım, şeytanı ayırt etmenin yolu: onun sürekli olumsuz, umutsuz, kötü, cimriliğe çağıran, tembelliğe çağıran, zanna (delilsiz düşüncelere) çağıran, öfkeye çağıran, hüzne çağıran ses olması. Nefs ise, sıklıkla şeytanla karıştırılıyor ama onu tesbit etmenin yolu da var.* O yol ise: şeytan, eğer bir fikirde kişiyi kandıramazsa yöntem değiştirir, başka kanattan yol bulmaya çalışır. Nefs ise, inatla aynı kötülüğü ister durur, herkeste farklı kötülükler olmakla birlikte, nefsin ayırt edici özelliğinin "kuvvetli olması" olduğunu söyleyebilirim. Şeytanı kovmaya bir euzü besmele yeterken, nefs ise... Oy ki oy... Ciddi anlamda bir mücadele alanıdır, ki Allah bu yüzden şeytana "hilesi zayıf" derken, nefs için de hem "sürekli kötülüğü emreder" der, hem de nefsini ıslah edenin kurtuluşunu müjdeler.
Ve işte bizlerin de, yani ruhlarımızın yegâne sınavı bu: nefsleri arındırmak. Şeytanın vesveseleri ile güçlenmesinin önüne geçip, onu iyiliğe ikna etmek. Ki bunun için de gerekenler Kur'an'da var: Cennet ve Cehennem ayetleri. Allah nefsimizi, "sahip olduğu isteklerden ve korkulardan daha büyüğü ile karşılaşacağına dair" bir inançla ikna etmemizi istiyor. Nefs acelecidir, kolaycıdır, korkaktır, zevklerden hoşlanır. Buna karşılık sabrederse ve biraz cesur/çalışkan olursa kazanacaklarını ona hayal ettirerek sunarsak ve bu konuda pes etmezsek: zamanla daha iyi olacak/ikna olacaktır. (Nefsin korkak yönü için ise: onun korktuğu şeylerden daha korkuncu olan Cehennem vardır; ve bununla ilgili ayetler de "asıl korkulması gerekenin hangisi olduğunu" işaret eder.) Yol ne kadar uzun olsa da, adresi işte bu. Bunlara dikkat eden Allah'ın izniyle önce şeytandan, ardınca nefsinin şerrinden zamanla kurtulabilir inşaAllah : )
Ve, bu saydığım diyaloglar, yani bu 4 sesin ortak buluşma alanı hep kalpte oluyor. Kalbin kararı için ne demiştim? Beyne yön verir, yönetir. İşte şeytan ve/veya nefs burada beyne vereceğimiz komutlara müdahele ediyor. Kalbe komut veren sadece biz (ruhumuz) olmalı, bu da sürekli bir halde içimizden geçen düşüncelere dikkat etmemiz gerektiği anlamına geliyor. Ancak insanoğlu bunu sürekli yapabilecek kadar kuvvetli bir varlık değil, gaflet hali diye bir şey var. Bununla birlikte Allah'ın yardımı da iman edenlerin üzerinde, eğer nefsi dürtükleyip duran şeytan varsa, öte tarafta da ruhun destekçisi ilham var. Kısaca bizler elimizden gelenin en iyisini yapıp, mücadeleyi hiç bırakmayıp, kalan kısımlarda da Allah'ın desteğini umabiliriz. Yeter ki hep bu konuya önem gösterelim, çalışalım