Alıntı:
Medine-web Üyemizden Alıntı
inadı küfür kısmına girenlere hitaptır o ayet.(ebu cehil firavun nemrut misali)
Allah şahittir ki ben bir ateistim diyen gerizekalı ateistlerden umut var tebliğe devam yani.)
soru; ana baba rizası,onlara eziyet etme,sahip çık,off bile deme...çeşitli ayetlerde ana babaya iyilik şefkat merhamet emirleri mevcuttur.
soru ise şu; kutsal olan anne babaların hepsi mi yana analar babalar dokunulmaz mı? liselerde derslere girerken bu ayetlerin ışığında şu anayasanın 3 maddesini sık sık gündeme getirirdim.
1-ana baba daima haklıdır
2-haksızda olsa haklıdır
3- bir ve ikinci madde tartışılamaz .
güncel durumumdaki fikrim pek emin değil kafası karışık.
karşında birden çok tartışılamaz ayet varken.
ana baba mı kutsal annelik babalık mı?
özellikle irfan vasat ve laz hocaların fikrini merak ediyorum.) |
Anne babalara öf bile denmemesinin öğütlenmesinin sebebi, kutsallıklarından ziyade "kendi dünyaya getirdikleri çocukların en ufak bir olumsuz hareketinden bile" çok olumsuz etkileniyor olmaları gibi. Bu olumsuzluk kırılmak da olabilir, öfkelenmek de... Her iki durumda da, diğer insanların vermeyeceği bir şekilde tepki veriyor gibiler. Misal: Kendim bir anne olarak, çocuğumun davranışlarından çok etkileniyorum. Anne-babam da bana karşı aynı şekilde, konuştuğum her kelimeyi büyüteçle inceler nitelikte dinliyorlar ve küçük bir hatada öfke veya kırılma kapıda bekliyor.
Yani anne-baba olarak yüksek emekler sebebiyle kutsal bir pozisyonda olmak ayrı, kalben çok hassas durumlar içerisinde oluyor ebeveynler. Bu hassaslık durumunda, anne-babaya kolaylık olsun diye, bir miktar yük de çocukların omuzuna "onlara öf bile deme" şeklinde yıkılmış gibi bence : )
Bu arada, durum bu şekilde ebeveynlerin lehine görünse bile, haksızlık/zulüm karşısında zulmeden kimse muhakkak vebali vardır. Yani kötü anne-babalar bu konuda Allah'a hesap verecekler. Bu durumda onlara öf bile demememiz gerektiği ise, dünyadaki olumsuz durumları idare etme adına, alttan alma görevinin bize yıkılmış olmasından ibaret.
Kısaca: Yukarıda dediğim gibi, ebeveynler kırılmaya da, öfkelenmeye de daha çok meyilli; bu açıdan Allah idare etme görevini evlatlara vermiş olmalı. Çünkü onlar ebeveynlerle yaşanan olaylara karşı daha az duygusal yaklaşma lüksüne sahipler.
Ve: Aklıma yöneticilere itaat konusu geldi şu anda. O konuda da, hoşumuza gitmese de (tabi ki caiz olduğu sürece) emre itaat farz kılınmış; bu toplumsal bütünlüğü koruyan önemli bir emir. Ebeveynlerin de toplumun çekirdeği olan ailelerin emirleri olduğunu düşünürsek, caiz olduğu sürece emre itaat anlaşılır. Ve haksız olduklarında dahi güzellikle mücadele etmek... Nitekim, onların elinde dünkü bebektik ve bir gün büyüyüp karşılarında onlara akıl verici pozisyonda olmak onlar için çok tuhaf bir duygu : ) Nerden biliyorum? Dediğim gibi: en başta kendimden : )
Not: Bugün 70 yaşındaki babamla, dedemin vefatı sebebiyle 2 saati aşkın görüşme yaptık, onun için manen çok yorucu bir gün olmuş. Benim çocukluğumdan bahsettik, ve bana nasıl davrandığı, neden öyle davrandığı vs... Geçmişte yaptığı ve o günlerde kızdığım birçok olayı "bir de onun kalbindeki niyetle" birlikte öğrendiğimde çok şaşırdım. Yani küçüktüm, detayların çoğunu bilmiyordum bile. Ancak bugün baktığımda, babam kendi açısından net haklıymış. Tek sorunu: öfke sorunu. Ancak "bizim zamanımızda böyle eğitildik, başka türlüsünü bilmiyorduk" şeklinde bir izahı vardı ki... Bunun üstüne hiçbir şey diyemiyorum : ) İnsan ne görürse, onu yaşar ve yaşatır. Büyüklerimiz... Ne gördüler ki ne yaşatsalar? Dini imanı, psikolojiyi, çocuk gelişimini vs kim nerde ne kalitede öğretiyordu ki? Kendime bakıyorum, eski yıllarda eskilerin şartında yaşasam: ben de birçok konuda takılı kalırdım, bundan net eminim. Dolayısı ile eski insanlar başta olmak üzere, bugün genç bile olsalar bazı gerekli konuları henüz öğrenme fırsatı olmamış herkesin hatalarını olağan görüyorum. Davranış psikolojisi konuları hiç kolay değil, insan bilse bile uygulamakta zorlanıyor, kaldı ki hiç bilmeyenlerin hali... Allah kolaylık versin dilerim herkese : )