Alıntı:
Medine-web Üyemizden Alıntı
Fikir ve düşüncelerinize teşekkürler.
vasat hocanın yaklaşımı psikolog cihetinden iknaya çözüme çabalaması laz hocanın ise sosyolog.)
tabi ki ayetlerle sabit olan bir emrin hiç bir şekilde gevşetilmesi iman edenlerin işi değildir.vasat hocanın itaat,laz hocanın ihsan doğrultusunda açılım yapması konuya meraklı olan kitleler için ufuk açıcı.ancak vasat hocanın itaat kısmı ayetlere işkence çektirmek gibi geldi bana...
Her iki hocamızın açılımı kayda değer.Allah razı olsun.
Konuyu iyilik başlıklı konuya doğru ilerliyoruz laz hocam.) o konuda iyilik yapmıyalım demediğim gibi burda da ihsan etmeyelim demiyorum.muhatabın ne olursa olsun iyilik ihsan yapılmalı mı hakkedeni mi yapılmalı idi.burda da cennet kapısı olan hz yakup
hz meryem ana babalardan bahsetmiyorum.hz ibrahimin babasından hz nuhun oğlundan hz lutun karısından hz resulullahın amcasından bahsediyorum.
bir örnekle meramımı açayım ;
mesleğim gereği toplumun tüm sorunları ile bire bir ilgilenmek zorunda kalmışımdır.ideolojilerin bir hakimi savcısı kanunu olarak değil şeri yani islam hukuku açısından insanlara çözüm üretmek gerekir.öyle bir çözüm üreteceksiniz ki vicdanen mutmain olarak hem siz hem muhataplarınız hemde vahyin engin şefkatinden insanları faydalandırmak ısındırmak başka arayışlara meylettirmemek.(muelleful kulub).
baba düşünün oğlum veya kızım şikayetçi.bakmıyor saymıyor itibarsızlaştırıyor rencide ediyor aç bırakıyor üşütüyor tedavi ettirmiyor vs vs
bir anne düşünün oğlum veya kızım eşine itaat eder beni yok sayar.
bir evlat düşünün babam babalığı saygıyı ihsanı hakketmiyor vs...
her ikinizin dini sosyolojik psikolojik gelenek görenek nasihatler reçetesi teredütsüz uygulanır ki başka yolu yoktur.
ancak;
baba gerçekten zalim ana gerçekten psikopat hak hukuk ve sorumluluk bilmez diktatörce istediği şekilde öff bile deme ayetini silah kullanarak bizlere dayatıyor.ben ne yapsam ki ayeti de gücendirmeyeyım ebeveynimi de? hakkımı da hukukumuda eşimi de çocuklarımı da onları da koruyayım sıratı mustakimde?
vahyden bağımsız düşündüğünde çocuk haklı.
vahy çerçevesinde düşündüğünde vereceğin karar kesinlikle birilerine adaletsizlik yapmış olursunuz.
aslında çözüm tek kelimede saklı. haddini bilmek.herkes haddini bilse sorun kalmaz.haddi aştığınızda bu herkes için geçerli.çıkmaz sokak.hadler aşıldığında tazir yetkiniz olmadığından kendinizi kapısı olmayan labirentte bulursunuz.vicdanınızı ikna edemiyorsanız muhatabınızı ikna olmayan vicdanınızı mı uygulayacaksınız?
demek istediğim aslında laz hocanın yazdığı son parargrafta itiraf etmiştir.) |
Ben kendimi şöyle açıklayayım: Benim babamın gençliği ve orta yaşlılığında neler yaptığını yapay zeka uygulamasına anlattığımda "babanız psikopat tanımlarına uymakta" demişti : ) Ki annem de tam bu kelimelerle tanımlardı onu, isabet etmiş. Ben evin en küçüğü olarak annem ve diğer abilerim kadar çok çekmedim ama hem onların neler çektiğini bilmek, hem de yer yer kendi gördüğüm adaletsizlikler beni babama karşı olabildiğince dolduruyor. Yeminle söylüyorum "anne-babaya öf bile deme" ayeti olmasa, babama bırakın iyi davranmayı, onun yüzüne bile bakmazdım : ) Hatta "Bugün herhangi birini öldürebilirsiniz, ne hapis cezası var ne de günah yazılacak" dense, babamın üzerine benzin döker yakardım : ) Kısaca böyle bir babanın evladı olarak yazdım ne yazdımsa ve gerek ben, gerek abilerim babama karşı ancak bu ayetle sabredebilmekteyiz.
Bu arada geçmişte haram, şirk, küfür gibi istekleri oldu ve tartışma çıksa da reddettik hep. Nitekim Allah'ın emrinin çiğnendiği yerde hiçbir kula itaat yoktur. Bunun dışında istediği şeylerden de gücümüz neye yetiyorsa yaptık, yeter ki hoşnut olsun diye. Gücümüz yetmiyorsa zaten bu zulme girer, ki bu durumda da bunu güzelce izah ettiğimizde kendisi oflayıp puflasa da bir süre sonra boyun eymek zorunda kalıyor. En nihayetinde aklım erdi ereli babama karşı ben de abimlerden gördüğüm şekilde davranıyorum (dinen bilgilendikten sonrasında daha etkili şekilde tabi) ve evet, hiçbirimiz onu sevmiyoruz ama hala görüşüyoruz ve bu arada en sevimlileri ben olduğum için de en az desteği benden gördüğü halde en çok beni seviyor : ) "Bekâr değilim baba, damat elindeyim; bana kalsa istediğini yapardım ama biliyorsun eşe itaat farz" diyerekten ailemizi zora sokan konularda hep kolaylıkla sıyrıldım. Bu arada eşimin bu konularda bilinçli olması, "sıkıştığın yerde beni devreye sok" demesi ve kendisinin de babama karşı hep mesafeli oluşu tüm işleri çok kolay kılıyor. Bu açıdan kadın olmanın ve eş desteği almanın lüksü de bende mevcut, ancak her halükârda Fussilet 34 ve 35. ayetler gereği, kötülük yapan bir insana sabırla daimi iyilik yapmanın getirisi olan dostluğu kazanmak "muhatap olunanlardan birazcık aklı olan herkese karşı" kaçınılmaz son : )
Ancak derseniz ki zerre aklı yok/tam bir kaçık veya tam bir azılı kâfir; bu durumda mesafeden başka kimsenin imkânı zaten yoktur; gücümüzü aşan hiçbir şeyden Allah bizi sorumlu tutmuyor. Bu ister anne-baba olsun, ister kardeş, ister eş, ister kim veya ne olursa olsun: kişi, kendi gücünün yettiğinden sorumludur. Bununla birlikte, doğru davranmayı bilen kişilerin karşısına açılan kapılar, güçlükleri kolay kılan bir şey. Bu yüzden ne yapın edin, iletişim/psikoloji konularında kendinizi geliştirin derim herkeslere : )