[Kara Kartal]

SENAİ DEMİRCİ
Son ölüm olayı beni ilgilendirmiyor; o kadar da gündemimde değil ama konu ölüme gelmişken, yaşama şeklimizi de sorgulamamız gerek. Kendilerini İslamcı olarak tanımlayan kimi çevrelerin Said Nursi gibi bir delikanlıyı F. Gülen'in adıyla harcamaya kalkması, Risale-i Nur gibi şahane bir tefekkür akışını, ne olduğu malum bir cemaatin zorbalıklarıyla mahkum etmesi kanıma dokunuyor. Buna izin veremeyiz. F. Gülen ile Said Nursi arasındaki bağın tek adı "haset"tir. Kendi itirafıyla da, Said Nursi'ye Türk olmadığı için düşmanlık besler. Risale-i Nur ise iktidar ve güce asla tenezzül etmeyen, menfaate ve çıkara zerre kadar prim vermeyen özgür ve sivil bir tefekkürün herkese açık kayıtlarıdır. Said Nursi ve Risale-i Nur, bugünkü görüntüsüyle 'Nurculuk'a eşitlenemez, kendilerini Nurcu diye etiketleyen marka hırsızlarının hıyanetlerine mahkum edilemez. Said Nursi, söyleyebileceği her şeyi söylemiş, hiçbir cümlesini yarım bırakmamış bir hür mütefekkirdir. Tefekkürünü yazılı olarak bırakmıştır; hiç kimsenin ona vekil ya da halife olmasına ihtiyacı yoktur. Kitap dediğin herkese hemen açıktır. Herkesin erişim alanı içindedir. Bu kadar...

Diriliş postası
10 sene önce ölse "Büyük Âlim" muamelesi görüp, cenazesinde devlet protokolünü toplayacak biri, bugün "Hain" olarak uzaklarda ölüyor! Tarihteki tüm kahraman ve hainlere, böyle bakmak lazım biraz da!'

Tayyip Erdoğan'

Milletin çocuklarını “hizmet” diyerek, “himmet” diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur.

Biliyor ve inanıyoruz ki “Allah’ın cezalandırması çetindir”.

Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen, maalesef, emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar.

Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler.

Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır.

Rabbimiz, bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır.

Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz.

Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun, FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde olacaktır.

Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür.

Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ile kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yâd ediyor; ruhları şad olsun diyorum.

Oğuzhan Oğur
İyi hatırlıyorum o günü. Ben de mahkemedeydim. Bir avuç insan vardı yanımızda. Gerçekten bir avuç… Asla unutmam. Şimdi ‘ateşi bol olsun’ diyen gazeteciler evlerindeydi. Ergenekon kumpasını zafer olarak adlandırıyor, kutluyorlardı. Toplumun da pek azı umursuyordu bu durumu, birbirimizi kandırmayalım. Şimdi çığ gibi lanet yağıyor ölüsüne. O gün değil, şimdi. Sevineyim mi? Fayda eder mi? Arkadaşlarım telefonda konuşmaya bile korkuyordu benimle. Sosyal mecralarda Hocaya laf etme Allahsız yazıyorlardı bana. Darbeci diyorlardı. ‘Geberdi’ yazmış TRT. Oysa ben TRTnin yasaklılar listesine ilk kez Fetullah’a fetö dediğim için girmiştim. (Halen yasaklıyım ❤️) Ne yapayım şimdi? Ben de zamanında fetönün elini ayağını öpenlerle bir olup en sert beddua yarışına mı gireyim? Girmem hocam. Ben hiç sevinmedim. En fazla ‘alacağım vardı bu heriften! Ahirete kaldı!’ diyebilirim.