Konu Başlıkları: Yılbaşı Fâciaları
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29 Kasım 2008, 15:20   Mesaj No:9

Seyyid

Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Seyyid isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2834
Üyelik T.: 29 Temmuz 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 350
Konular: 67
Beğenildi:7
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Yılbaşı Fâciaları

Noel Baba gününde ve Hıristiyanların diğer bayram günlerinde onlara
ayak uydurmak gayesiyle, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram
niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri pişirmek
caiz değildir.

Hepimiz Müslümanız elhamdülillâh. Ama hepimiz Müslümanlığımızın icabını yaşamıyoruz maalesef...

Biz,
Müslümanlığın icabını yaşama hâline “dindarlık” diyoruz. Kim inandığı
gibi yaşıyorsa, ona dindar insan sıfatını takıyor, dindar adam, diye
yâd ediyoruz. Bu sıfat onun hakkıdır zaten.

Siz dindarlığı, zamanın kötülük ve fitnesine karşı giyilen koruyucu bir zırh olarak da kabûl edebilirsiniz.

Aslında
dindarlık, sahibini sadece âhirette Cennet’e koyan bir yaşama tarzı
olmakla kalmayıp, dünyada da huzura, saadete sevkeden bir yaşama
tarzıdır.
Nitekim İsa Peygamber’in doğumu ile Hazret-i Muhammed’in
hicretine başlangıç olan yılbaşlarında dindar olanla olmayanın
yaşayışını ibretle seyrediyorsunuz.

Dindar olanlar, yılbaşı gecelerinde düşünüyorken, şuur altında bile olsa diyorlar ki:


Yılbaşı gecesinin mânası, sayılı ömür senelerinin birinin daha bitmesi,
ölüm denen kesin âkıbete biraz daha yaklaşılması, gençlik günlerinin
tükenip, ihtiyarlık demlerinin gelmesi.. demektir. Nitekim her
yılbaşında siyah saçlara biraz daha aklar düşüyor, akların sayısı da
biraz daha çoğalıyor.

Öyle ise, böyle gecelerde daha çok
sefalete, daha çok sefahete düşmek yerine; daha çok âhirete, daha fazla
ebedî âleme meyili olmak lâzımdır. Zira bu hızlı gidiş, - ister ikrar
et, ister inkâr - kabire, öteki dünyaya doğrudur.

İşte
dindarlık böyle düşündürüp, böyle tedbirli hareket ettirdiği içindir
ki, dindar insanın, geçen senelerinden pişmanlığı azdır. Ama kendisini
dinî ölçülerle kayıtlı görmeyen başıboş insanlarda ise her yılbaşında
böyle bir muhakeme ve düşünceden eser yok. Tam bir şuur ve idrak
mahrumiyeti içindeler.. Ölüme bir sene daha yaklaşmanın delilini teşkil
eden gecede, hem ahlâkından, hem mâneviyatından, hem de parasından
zararlar görmekte, fireler vermekte, pişman olacağı fiilleri çoğaltarak
işlemekteler. Birkaç saatlik bu eğlence ve sefahetin arkasından ömür
boyu üzüntü ve pişmanlıklar gelmekte...
Onu böyle ömürboyu pişmanlıklara sevkeden şey, İslâm’ın icabını yaşamayışında, yâni, dindar olamayışındadır.

Şâyet
dinin emirlerine sadık kalacak bir iman kuvveti, dindarlık emâresi
kazanabilse, her yılbaşı, tam aksini düşünmesine, kendisine çekidüzen
verip iman ve ahlâk bakımından yükselmesine sebep olacak, geçmişinden
pişmanlık duyan bir sefahet ve sefalete düşmeyecek...

Demek
ki, yılbaşı gecelerinde kimilerini o hâle düşürüp, kimilerini de bu
duruma çıkaran şey, dindar olup olmamaktan başka birşey değildir.

Anlaşılan, şahsı düşündürüp, mes’ud ve bahtiyar kılan şeyin dindarlık olduğu kesindir.
Ferdi muhakemesizleştirip sefalete itenin de dinde lâubalilik olduğu bir vakıadır.
Demek
imtihan dünyasıdır bu. Her ikisine de yol açık. İsteyen oraya, dileyen
de buraya yönelir. Kimi yılbaşında şuurunu iptal eder. Kimi de ihyâ...

Biz şükrederiz dindarlığımıza, hamd ederiz bizi böyle düşündürüp, amel ettiren Rabbimize.


Alıntı ile Cevapla