Konu Başlıkları: Abdullah Faruki el Müceddidi Ks.
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Eylül 2007, 12:19   Mesaj No:2

keserim

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:keserim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 85
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj : 74
Konular: 11
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Abdullah Faruki el Müceddidi Ks.

öncelikle forum üyeliğiniz hayırlı olsun. ilk mesajınızla ilgili birkaç sorum olacak müsaadenizle..
lütfen art niyet aramayın..
HAYÂTI

. Bu dönemde yani 1954-1957 yılları arası gördüğü manevi rüyalarla tasavvuf yoluna seyr ü sülük ederek islama hizmet edeceği kendisine işaret edilmiştir…


bu tür haberler rüya yoluyla mı bildirilir. başka türleri var mıdır? ve seyrü sülük ne demektir?

Bilindiği üzere İmâm-ı Rabbâni (k.s) Hz. Ömer soyundandır ve bu silsile sâdece Hz. Ömer soyundan olanlarca sürdürülmüş bir silsile olması bakımından tasavvuf tarihinde ayrıcalıklı bir yere sâhiptir.

ayrıcalıktan kastınız sadece 'fark' mıdır? yoksa bu ayrıcalığın üstünlüğü iddia edilir mi? ayrıcalık hakkında ayrıntı var mı?


Çünkü bizzat Peygamber Efendimiz(s.a.v)den mânen ders almış bulunuyorum…" diyerek mazeretini kabul etmesini ister.

manen ders almak nasıl olur? delilleri nelerdir?

" Oğlum, Sen hacca gittikten sonra ceddimiz İmâm-ı Rabbâni Hazretleri iki defa gelerek bendeki icâzeti sana vermemi istedi. ve senin için ; "O da benim oğlumdur ve benim yolumu tâkip ettirecektir dedi."

bu ziyaretler de rüyada mı gerçekleşiyor?(imam-ı Rabbani Hazretleri ile ilgili olan)

Bunun üzerine Abdlah Fârûkî Hazretleri O nun verdiği Müceddidi icâzetnâmesini kabul etmiş ve bundan sonra da "el-Müceddidi" nisbesini kullanmıştır. Bu unvan, Müceddidiyye koluna nisbetini belirtmektedir. Bu zât , ayrıca Hocaefendi' nin Seyyid Abdülkâdir Geylâni Hazretleri'nden aldığı mânevi icâzeti de tasdik ederek, bu kanaldan da kendisine icâzet vermiştir.

manevi icazedi tasdik etmek ne demek? daha doğrusu bu icazet konusu nasıl olur?

1982 yılında mânevi bir işaretle Malatya'dan Ankara'ya hicret eden Hocaefendi

manevi işaretten kastınız nedir. bu tarih 80 ihtilalinden sonraki döneme işaret ediyor. hicrette bunun da etkisi var mıdır?
Hocaefendi, zâhirî ve mânevî icâzetlerine vâris olduğu Kâdiriyye, Nakşibendiyye-i Müceddidiyye, Nakşıbendiyye-i Hâlidiyye, Dussûkiyye, Bedeviye, Şâzeliyye, Mevleviyye ve Bayramiyye'den ders vermekte idi.
bu bahsettiğiniz cemaat kolları mıdır? ve bu kadar çeşit bi arada tutulabilir mi? yani birden fazla kola intisab etmek sakıncalı görülmez mi?

ÜVEYSİLİĞİ

Alâaddin Fersâfî Hazretleri ile tanımış olduğu ve seyr ü sülûk ettiği tasavvuf yolunda verilen bütün emirleri ve görevleri titizlikle, aşk ve ihlâsla yerine getiren Abdullah Fârûkî Haretleri aynı zamanda "Üveysî" idi.


üveysi ne demek?

Üveysî olması dolayısıyla mânevi terbiye ve eğitimini Hz. Ali (k.v), Ehl-i Beyt (r.anhüm ecmaîn) ve Ricâl-i Gayb kanalıyla bilhassa Seyyid Abdülkadir Geylani (k.s)'nin mânevî nezâretinde ikmâl etmiştir.

1965 yılında Fârûkî Hocaefendi'nin üstâdı Alâaddin Fersâfî Hazretleri bir Malatya ziyâreti esnâsında kendilerine misâfir olmuş, bu açılmıştır. Bu esnâda Hz. Ali(k.v)'yi bizzat müşâhede ederek Hz. Ali'de fenâ fi'ş-şeyh makâmına ermiş, hemen arkasından da Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz(s.a.v) müşâhede etmiş ve fenâ fi'r- Resûl makamına erişmiştir. Bu ahvâli üstadına anlattığında Alâaddîn Fersâfî Hazretleri de tasdîk ve tebrîk etmiş ve; "Oğlum, yolun haktır ve gerçektir. Allah sana hesapsız ilim ve rahmet vermiştir. Bu yolda bütün gayretinle devâm et!" diyerek kendisini teşvîk etmiştir.

bu başlık altında yazılanların hiç birini anlamadım lütfen 65 yılında olanları daha açık ve anlaşılır izah eder misiniz?


ZÜHD ve TAKVÂSI


Tasavvufî irşad metodunda zikir ibâdetinin önemli bir yeri vardır. O hem cehrî, hem de hafî zikri icrâ etmiş ve insanların mizaçlarına göre bu ibadetten faydalanmalarını sağlamıştır.
cehri ve zikri icra etmek nedir? ve bu insanların mizaçlarına göre nasıl ayrılır? hangi kol hangi mizaca göredir?


ŞEMÂİLİ

a) Dış görünüşü:
Abdullah Fârûkî el-Müceddidî Hocaefendi, dış görünüş itibariyle heybetli bir görünüşe sâhipti. Fakat onda celâl ve cemâl hâlleri bir arada bulunurdu. Yerine göre bazen son derece güleryüzlü ve sevimli görünür, yeri geldiğinde de celâlli bir yüz ifâdesine sâhip olurlardı. Beyaz tenli ve uzun boylu idi. Sakalları sünnet olan ölçüye uygun uzunlukta idi.

bu kişi 99 da vefat etmiş. dış görünüşünün tasvirine neden gerek görülmüş.


Geçimini kendi çalışmalarıyla sağlar, elinin emeğini yerdi.

10 kez hacca gitmesi dikkatimi çekti. kendi çalışmalarından kasıt nedir? kazancı neredendir?
Evet, o, yüreği sevgiyle dolu cesur bir dâvetçi, insanlara ümit aşılayan mücâhit, ilmiyle âmil ihlâslı bir âlim ve kelimenin tam anlamıyla seçkin bir yol gösterici idi. Onun zamanımızın insanına ve özellikle de gençlerine ulaştırmaya çalıştığı mesaj gerçekten incelenmeye değer, önemli bir mesajdır.
bu mesaj nedir?
Allah gani gani rahmet eylesin(Âmin)




umarım bu sadece kopyala yapıştır bir özgeçmiş değildir. sorduğum sorular tamamen bilgilenmek amaçlıdır ve eğer bu kaynaktan biri iseniz benim için faydalı olacağına inanıyorum. şu da önemli bir not sorularımın muhatabı sayın farukim dir lütfen konu harici yorumlarınız olursa özelime yazın.
saygılar
Alıntı ile Cevapla