Cvp: HİÇ ÖLÜMÜNÜZÜ DÜŞÜNDÜNÜZ ÖÜ?? Ey ölüm!
Sana hazır olmayanlar, seni kötü göstermek için ne kadar büyük gayret
harcıyorlar? Onlara sormak geliyor içimden: Siz kaç kere öldünüz? Ölümü
ne kadar tanıyorsunuz? Ölümü karalamakla ne umuyorsunuz?
Sana yapılan en büyük iftira, senin bir intikal değil, bir unutuluş ve
yok oluş olduğunu söylemektir. Bunu söyleyenler, suçluluk
psikolojisiyle sana iftira ediyorlar. Mahkeme kaçağı bir suçlu gibi
davranıyorlar. İlahi adalet önünde yargılanmaktansa, yok olup gitmeyi,
unutuluşa terk edilmeyi tercih ediyorlar.
Dünyaya kazık çakmak için elinden geleni yapan bu tip, neden ahiret
diye bir hayatın olmasını istemez ki ey ölüm? Bu uğurda, neden var
oluşundan vazgeçmeye kalkar? Nedir bu tipin gözünü bu kadar korkutan,
aklını bu kadar dumura uğratan, kanını tepesine sıçratan? Sahi, insan
hiç yok olmayı, unutuluşa terk edilmeyi ister mi? Bu talep, insanın
kendi kendisini böceklerle, sineklerle, amiplerle eşitlemesi değil de
nedir? İnsan neden kendisine bu hakareti reva görür? Ebedi bir hayatın
kollarında yaşamak varken, niçin keşke toprak olup gitseydim der?
Sebebi, vahyin küfür dediği şeydir değil mi ey ölüm? Sebebi tek dünyalı
bir hayat yaşamaktır: tek dünyalı ve dünyacı, dünyaya meftun, dünyaya
bağlı Böyle biri öbür dünya için hiçbir şey hazırlamaz. Değil mi ama;
kim inanmadığı bir dünya için bir şeyler biriktirir? Eğer inandığı
halde bir şeyler hazırlamamışsa, o da ayrı bir beladır. Suyu getirenle
testiyi kıranı kim bir tutar? Bu Allaha iftira olmaz mı?
Sana yapılan bir başka iftira, senin uyku olduğunurahat uyu
söylemektir. Bu iftira, aynı zamanda bunun tersini söyleyen Hz.
Peygamberi de yalanlamaktır.
Sahi ey ölüm1) Allaha,
2) ahirete,
3) ilahi rahmete inanmaları , birileri omuzlarında taşıdıkları
cesetleri toprağa gömerken, neden rahat uyu derler. Bunu ölenin
nasipsizliğine mi yormalı, gömenin nasipsizliğine mi, yoksa her
ikisinin nasipliğine mi?
Duydun mu ey ölüm bu güruhun ebedi istirahatgah edebiyatını? Kim bilir
sen bile gülmüşsündür bu trajikomik duruma. Ebedi istirahatgâhmış.
Bunlar kendilerini ne sanıyorlar ey ölüm? Toprağın üstünde yürüttükleri
saltanatlarını toprağın altında da, hatta ahirette de yürüteceklerini
mi sanıyorlar?
Veya aslında bir şey sandıkları yok da, ölüm karşısında yaşadıkları
derin şaşkınlık ve çaresizliği örtmek için, bu söylemleri bir tür zihni
alkol ve uyuşturucu olarak mı kullanıyorlar?
Doğru ya ey ölüm; rahmet etsin
diyemezler ki? Hem nasip olmaz, hem dilleri varmaz. Bunu demek için
1) Allaha,
2) ahirete,
3) ilahi rahmete inanmaları lazım.
Hem kimlere rahmet edeceğini, Haşr suresinin 10. ayetinde açıkça
buyurmuş. Bu ayette müminlere kimler için rahmet dileyeceklerini
öğretiyor. Kendisine Allahtan rahmet dilenecek kimselerin olmazsa olmaz
özelliği, İmanla göçüp gitmiş olmaları.
İman kalpte gizlidir diye üfürecek olanlara, söylenecek söz belli: Bir
Müslüman da zaten kalpte gizli olandan yola çıkarak rahmet dilemez,
ölenin hayatına bakarak diler. |