Susmak…
Kalbi fırtınaların dehlizlerinde bir feryada yürüyen hissiyatıma
La havle çekip susmak…
Yetimlerin toza bulanmış saçları okşandığında
Kana bulanmış ellerin tövbeye açıldığında susmak…
Ya leyl üstümüze karanlığını örttüğünde
Herkes kendince kendine döndüğünde
Bir vaveyla kulakları patlatırcasına yükseldiğinde susmak…
Kâğıda yürüyen kelimelerin,
Mateme bürünmüş sözcüklerin,
Dilin mecalsiz ve elin takatsiz kaldığında susmak…
Hüznün nemli caddelerinde yürürken
Herkesin seni terk ettiği ama hüznün terk etmediğinde,
Yalnız kaldığında ve yalnızlığı sevmeye alıştığın da susmak…