Cvp: yavuz sultan selim han
Yavuz Sultan Selim, Sünni inancı Anadolu Alevileri için bir zulüm nedeni yapan Osmanlı sultanıdır.
Yavuz Sultan Selim'in Sünnilik adına Alevi halkı kitlesel olarak yok etmeye kalkışmasının nedeni Osmanlı'nın doğu sınırlarında hızla gelişen Türk Safevi Devleti'dir; bu devletin Anadolu Alevileri için Osmanlı zulmüne karşı bir umut olması ve Anadolu insanının Osmanlı topraklarından kaçmaya başlamasıdır.
Bu güçlü Türk devletinin gelişip kökleşmesinin, sömürü alanı olarak görüp değerlendirdikleri Anadolu'nun elden çıkması demek olduğunu anlayan Osmanlı, bu gelişimin "tek ıslam devleti" kurma çabalarını da engelleyeceğini düşünüyordu.
Sıra sıra cellatlar, sürü sürü Türkmen'i doğramaya başladı. Zaten Fatih ta 1473 yılından itibaren (Otlukbeli) bu işe başlamıştı. Ardından Sünnilik güç buldukça Alevi düşmanlığı körüklenmeye başlandı.
Yavuz Sultan Selim, halifeliği, Abbasiler'den kılıç zoruyla aldıktan sonra Sünnilik tutucu bir niteliğe bürünmüş ve artık toplumsal gelişmeye ayak uyduramaz hale gelmişti.
Anadolu'da Türklerin anlayamadığı Arap ve Acem dili yaygınlaşmaya
başlamıştı. ışte Anadolu'da yaygın olan Alevilik, Sünniliği bir baskı
aracına dönüştürmüş olan padişahların kabul edemeyeceği bir düşünceydi.
Aleviler aynı zamanda Doğu sınırındaki Türk devletini destekliyorlardı ki;
Osmanlı devleti bu nedenlerden Ötürü Anadolu Alevilerine baskı uyguluyordu.
Yavuz Sultan Selim, şah ısmail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında
kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. Savaş başladığında
Alevilerin şah ısmail'den yana tavır alma olasılığı da oldukça yüksekti. Ve
Yavuz Sultan Selam 40 bin Aleviyi kılıçtan geçirdi. Kendini haklı çıkarmak
için Alevilerin kadınları ortaklaşa kullandıkları, Kuran'ı, camileri
yaktıkları şeklinde iddialarda bulundu ve bunun üzerine fetvalar yazdı.
Yavuz Sultan Selim'in Alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan
birisi
Müftü Hamza'ya ait olanıdır; "Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki,
reisler; Erdebil oğlu ısmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin
şeriatını, sünnetini, ıslam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan Kuran'ı küçük
gördüler. (...) Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya
yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu
dağıtmak bütün Müslümanların görevidir. Bu arada Müslümanlar'dan ölen kutsal
şehitlerin yeri yüce cennettir. O kafirlerden ölen ise, hakir olup
cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (...) Bu türlü topluluk hem kafir ve
imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların
öldürülmesi vaciptir."
Dönemin büyük fıkıh ve hadis bilgini olarak tanınan Müftü Hamza 1521 yılında
ölmüştür. Tarihte yalnız böyle yüz karası bir fetvayla değil, rüşvet almak
gibi bir suçla da anılır. Kuran üzerine yemin etmesine rağmen 50 bin akçe
karşılığında Semendire Valisi Yusuf Bali'nin yolsuzluklarını ve
haksızlıklarını kapatır. Müftü Hamza'nın rüşvet aldığını öğrenen Yavuz
Sultan Selim onu sıkıştırıp canının bağışlanması karşılığında bu fetvayı
verdirir.
Osmanlı, iktidarı için her şeyi kullanmıştır, kullanmaya çalışmıştır.
Alevi kırımına izin veren bir diğer fetva da şeyhülislam ibni Kemal
tarafından kaleme alınmıştır. "...
Kızılbaş topluluğu şeri yasalar gereği öldürülmeleri helaldir.
Islam askerlerinden onları öldürenler gazi, ellerinde ölenler ise şehittirler."
Halkı birbirine düşman etme kırdırma Osmanlı'dan bugüne devredilmiş bir
devlet geleneğidir.
24 Aralık 1978'de
"Müslüman Türkiye",
"Kanımız Aksa da Zafer ıslamın" haykırışlarıyla Maraş'ta Alevi halkı katledilir. "Allah
Allah" diyerek "Komünistlerin büyüğü, küçüğü demeyip kafasını ezin" diye
bağıranların sloganlarıyla, Alevilere yönelik Osmanlı dönemindeki fetvaların
benzerliği çarpıcıdır.
1514 yılında 40 bin kişiyi kılıçtan geçiren gelenek, 1978'de Maraş'ta ihtiyar, çocuk, kadın ayrımı yapmaksızın halkı katleder.
|