Cvp: yavuz sultan selim han
Yakılıp yıkılan evler, çivilenen, gözleri tornavidalarla oyulan, bıçaklarla,
baltalarla, satırlarla parçalanan insanlar... Tecavüz edilen kadınlar,
karnında bebeleriyle şişlenen hamile gelinler...
Maraş'ta tablo budur.
Bu vahşet tablosu Osmanlı'da bir başka dönem uygulanan kırımla da benzerlik
taşır. Osmanlı 1875-1876 Bulgar ayaklanmalarını bastırmada Çerkesler ve
başıbozuk birliklerini kullanır. Dönemin tanıklarından biri o günleri şöyle
anlatır: "Kadınlar ve kız çocukları saçlarından tutuldular, bir darbeyle diz
çökertildiler, boyunlarından kesildiler. Çocuklar süngülere geçirildiler,
hamile kadınların karınları deşildi. Bir çoğu sırayla soyuldular ve bir odun
parçasının üzerinde hayvan sürüleri gibi büyük bir serinkanlılıkla
kesildiler..."
Yine Meclisi Meb'usan tutanaklarında o günlere ilişkin şöyle anlatımlar yer
alır: "1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında gayri-resmi olarak teşkil
edilen ve Çerkeslerin ağırlıkla olduğu Osmanlı birliklerinin yolları üstünde
rastladıkları Hıristiyan köylerini yağmalayıp, insanları kılıçtan
geçirdikleri yüzlerce, hatta binlerce çocuğu köle olarak yanlarına
aldıkları, çocuk ve eşyaların bir bölümün sattıkları...."
Yavuz Sultan Selim'le birlikte din, imparatorluğun üst yapı kurumlarından en
kapsamlısı olarak güçlü bir varlık kazanmıştır. Artık iktidarı tehdit eden
her şey "din zararına" ilan edilecek, her düşünce, eylem "din sapkınlığı"
olarak anılacaktır. Ve fetvalar, fermanlar, bu yollu açıklamalarla
muhalefetin ezilmesinde önemli role sahip olacaktır... Yani her türlü
katliam, vahşet böylece meşrulaştırılacaktır. O günün toplumsal gerçekliği
Anadolu halk şiirlerine ve türkülerine de yansır
Katilleri savunmak moda olmuş fatih gibi yavuz,muaviye,
|