Eski bir dost görmüş gibi...
Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar.
Buhari, Enbiya 2; Müslim, Birr 159, 2638
Unutturulmuş, bilmediğimiz bir hayat yaşıyorduk, ruhlar aleminde. Karanlık, kötülük, yalan ve ölüm olmayan, tekdüze bir hayat. Orada bazılarımız tanışıyordu, anlaşıyordu.
33:72 Doğrusu Biz, sorumluluğu göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir.
elestu birabbikum, qâlû belâ şehidnâ
7:172 "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" "Evet, biz şahidiz."
Sonra teklif geldi: Emaneti yüklenmek. Ağır bir teklifti, bizden daha güçlü görünen niceleri bunu kabul edemedi. Biz yükü üstlendik, bütün ağırlığına rağmen, anlaşmayı kabul ettik. Yoldaki tehlikelere, kayıp düşme riskine aldırmadan. Çünkü yol çok güzeldi, yolun sonu daha da güzel olacaktı.
rabbenâ emettenesneteyni veahyeytenesneteyn
40:11 "Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin."
2:28 "Ölü idiniz sizi diriltti, sonra öldürecek sonra tekrar diriltecek ve sonunda O'na döneceksiniz; öyleyken Allah'ı nasıl inkar edersiniz?
Allah ölümü yarattı. Karanlığı, soğuğu, zahmeti, kötülüğü yarattı. Hayat, ışık, rahmet ve iyilik O'nun zatında vardı, bize de o ilk hayatımızda bir nebze tattırmıştı. Görevliler koydu, kötülüğe davet için, iyiliği hatırlatmak için. Melekler koydu, ikinci ölüm için, ikinci diriliş için.
O önceki hayatı hiç hatırlamıyoruz, sonrakini de bilemediğimiz gibi. Ama bazan hiç karşılaşmadığımız biriyle tanışırız da, eski bir dost görmüş gibi oluveririz. İşte bu bu hadiste anlatılan öyle bir tanışıklığa "qâlû belâ'dan beri" deniyor..