sağolasın Abdulmelik hocam;
1-sadece aklı referans alan,sadece nakli referens alan,ikisini harmanlayıp doğruları referans almaya çalışmak diye üç yol varsa,sizce hangisi sağlıklı?
Cevap: Bence akıl bir ayet gibi değerlendirilmeli, akıl ile nakil uyum içinde olmak zorunda, her ikiside referans olarak kullanılmalıdır, ancak çeliştikleri noktada olay başka akıllarca sorgulanmalı, eğer bir çok akılın sorgulaması ile çelişki giderilemiyorsa nakil irdelenmelidir. Nakilde bir sorun var demektir.
2-vahiy,rüya,mucize,ilham akılla bilinirmi?bilinmez dersek aklımızı inkar ederiz,bilinir dersek vahiy,rüya,mucize,ilham inkar etmek gibi bir manzara oluşursa ne yapacağız ?
Cevap: Vahiy, rüya gibi kavramların izahı duyusal dünya şartlarında kolay kolay yapılamasada akıl ile sorgulanabilirler. Bu durum sadece inananlar için geçerli değildir, Örneğin David Hume bir agnostik düşüncecisi olduğu halde mucize kavramı için olabilir der. Olabilme olasılığı düşük olsa bile olabilme durumu söz konusudur der. Bir inançsız bile olabilir diyorsa, inanan biri haylı hayli olabilir der.Ancak bu kavramların bilinilirlikleri kendiliklerinden ziyade sorgulanma şekillerinden çıkar diye düşünüyorum.
3-kainatta inançsız bir bireye rastlanmamıştır,ama ineğe ama ilahlara ama Allah'a....felsefe/mantık bir inanç boşluğunu doldurmaya çalışmak veya bir inanç cimnastiğimi yoksa?
Cevap: Huzur bulma çabasıdır. İnsan mutlu olmak ister, mutlu olabilmesi için sırtını dayayacağı ve zor günlerinde sığınabileceği bir şey arar, sırtını bir taşada dayayabilir, bir ineğede, bir felsefi düşünceyede. Hepsinde amaç kendi kendini mutlu etmeye çalışmaktır.
4-bir müslüman ne kadar filozof olabilir veya bir filozof ne kadar müslüman olur çorbalı soruyu sormuyacağım...şöyle diyeyim müslümanın inancını perçinlemesi adına felsefeye ihtiyacı var mı ?
Cevap: felsefe kimi şahıslar için kimi noktalarda ancak gerekli görülebilir. örneğin psikoloji ve sosyolojı bir zorunluluktur, bir Müslüman bunları az çok bilmek zorundadır, hatta dinin emirleri kadar önemsemelidir sosyolojıyi. Ancak felsefe herkes tarafında bilinmesede olur, fakat ben bilinmesi taraftarıyım. felsefe ya tam inançlı yapar yada tam inançsız
5-Hz ibrahim a.s'ın nemrut zülmü gereği mağaraya mahkumiyeti bittikten sonra,güneşe,yıldıza,aya ;"bu benim rabbim" arayışı bir felsefik arayışmıydı?
Cevap: Felsefe tarihinde önce tabiat felsefesi işlenir, tabiat nedir sorusuna cevap aranmıştır. Sonra Sokrates ile insan nedir denmiştir. Sonra platon maddenin ötesine geçip idealar kuramını ortaya atmıştır. Sonra Aristo bilim yöntemi oluşturmuştur. bu gelişim insanın düşünce adımlarını özetler
Eğer bu adımların herkesin düşünce dünyası için aynı sıralamada olduğunu kabul edersek İbrahim. a.s nin önce tabiatı çözmeye çalıştığı sonra düşüncelere yöneldiğini söyleyebiliriz. Önce duyusal değerlere yönelmiş ancak devamında düşünsel derinlik ağır basmıştır.
6-mantıkta:"insan iki ayaklı hayvandır"prensibini işleyen mantık hocasına ;"hocam iki ayaklı hayvandır"diyen bir öğrenci dayağı hakkeder mi?
Cevap:İnsan konuşan hayvandır, insan yürüyen hayvandır, politik hayvandır, sosyal hayvandır gibi düşünüş şekilleri batı kaynaklı ve maddi düşünceden kalmadır. Doğu düşüncesi genelde insanı bu şekilde değerlendirmez. Doğu düşüncesine göre insan irfan ile ilişkilendirilir.
Öğretmenine hayvan diyen dayağı hak edermi?, valla günümüzde öğrenciler öğretmenleri dövüyor
7-darwinin insan evlatlığını red ederek,ormandaki kuyruklu maymuna baba deme arayışı bir filozof ve felsefe eseridir..felsefe insanları kuyruklu maymunun evladı yapma/taşa/puta/ağaca/kadına/dişiye/ota/böceğe taptırma gibi hünerleri varmıdır ?
Cevap:Darwin bir biyologdur, filozof denince benim aklıma hiç darwin gelmemiştir. Kant, Hegel, Kierkkigard, Hume yada Farabi, İbni rüşd, Sühreverdi,cahız, nazzam, Muhyittin Arabi, şeraiti, cemil Meriç gibi kişiler gelir. Felsefe antik yunan materyalist düşüncesi ile değerlendirilirse haliyle materyalizm doğar
İkincisi darwin sadece maymuna baba deme arayışında değildir, aynı zamanda anne deme arayışıda vardır. Siz bayanlara kuyruğu yakıştıramadığınız için sadece baba kelimesini yeterli gördünüz sanırım. darwinde annelerde kuyrukludur
8-bir kapta 10 zeytin varsa,çürüklerini ayıklarmısın yoksa kabı çöpe mi atarsın ?
Cevap: Çürüklerinin yenebilecek tarafınıda yerim bazen. Eğer küflenme varsa, küfün diğerlerinide etkileme durumu olduğu için çöpe atarım ama küflenme yoksa sadece çürükleri bazen atarım, fakat ekmek israfım çoktur.
9-bu bölgenin insanı olarak,bize hakim olan,bilinçsiz kulaktan duyma,geleneklerle perçinleşmiş bir islam anlayışı vardır diyorum...sence doğrumudur ?doğru ise bu bölge hurefelerin yuvası..yalan ise bizden neden seyyit kutup'lar,şeriatiler kıtlığı var?
Cevap:İçinde bulunduğumuz bölgede büyük bilginler çıkmıştır. Ancak genel anlamda bölgemizin ilimden yoksun oluşu, Şahısların kişisel olarak tarihi durgunluk içinde geçirmiş olmasındandır. Yani şehir kültürü ve kütüphane düşüncesi bizde hiç oluşmadı, dolayısıyla düşüncelerde gelişmedi. Bir toplumda mutlaka değişim olur, olumlu değişim olamiyorsa olumsuz değişim oluverir.
10-seni seviyorum Canım
Cevap: Can kavramı genelde yürek anlamında kullanılır. Yüreğin en büyük özelliği sıcak oluşu ve istemsiz olarak sürekli canlı oluşudur, dolayısıyla bende sizi seviyorum canım dostum.
)