Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Nisan 2009, 08:51   Mesaj No:25

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:50
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: Tevbe hakkında bütün konular

Tevbe Hakkında Ayet-i Kerime'ler

BAKARA SÛRESİ
(37) Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır

BAKARA SÛRESİ
(54) Mûsâ kavmine dedi ki: "Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilah edinmekle kendinize yazık ettiniz Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin) Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti Çünkü o, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir"

BAKARA SÛRESİ
(128) "Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster tövbemizi kabul et Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın"

BAKARA SÛRESİ
(160) Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar (lanetlenmekten) kurtulmuşlardır Çünkü ben onların tövbelerini kabul ederim Zira ben tövbeleri çok kabul edenim, çok merhamet edenim

BAKARA SÛRESİ
(187) Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için Sonra da akşama kadar orucu tam tutun Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır Bu sınırlara yaklaşmayın Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar

BAKARA SÛRESİ
(222) Sana kadınların ay halini sorarlar De ki: "O bir ezadır (rahatsızlıktır) Ay halinde kadınlardan uzak durun Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever"

BAKARA SÛRESİ
(279) Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Rasûlüyle savaşa girdiğinizi bilin Eğer tövbe edecek olursanız, ana paralarınız sizindir Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ
(89) Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ
(90) Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir İşte onlar sapıkların ta kendileridir

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ
(128) Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur Allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder

NİSÂ SÛRESİ
(16) Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir

NİSÂ SÛRESİ
(17) Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

NİSÂ SÛRESİ
(18) Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır

NİSÂ SÛRESİ
(26) Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

NİSÂ SÛRESİ
(27) Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar

NİSÂ SÛRESİ
(64) Biz her peygamberi sırf, Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı

NİSÂ SÛRESİ
(92) Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir Ancak yanlışlıkla olması başka Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

NİSÂ SÛRESİ
(146) Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar müstesnadır Bunlar mü'minlerle beraberdirler Allah mü'minlere büyük bir mükafat verecektir

MÂİDE SÛRESİ
(34) Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin

MÂİDE SÛRESİ
(39) Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

MÂİDE SÛRESİ
(71) (Bu yaptıklarında) bir bela olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir

MÂİDE SÛRESİ
(74) Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

EN'ÂM SÛRESİ
(54) Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: "Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir"

EN'ÂM SÛRESİ
(43) Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti

EN'ÂM SÛRESİ
(42) Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik (Peygamberlerini dinlemediler) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık

A'RÂF SÛRESİ
(153) Kötülükleri işleyip de sonra ardından tövbe edenler ile iman (larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

A'RÂF SÛRESİ
(143) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin” dedi Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi Mûsâ da baygın düştü Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim Ben inananların ilkiyim” dedi

TEVBE SÛRESİ
(3) Hacc-ı ekber gününde1, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakabilecek değilsiniz İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!

TEVBE SÛRESİ
(5) Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir

TEVBE SÛRESİ
(11) Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız

TEVBE SÛRESİ
(15) Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü'min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tövbesini kabul eder Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

TEVBE SÛRESİ
(27) Sonra Allah, bunun ardından yine dilediği kimsenin tövbesini kabul eder Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

TEVBE SÛRESİ
(74) Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar Halbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkar ettiler Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır

TEVBE SÛRESİ
(102) Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

TEVBE SÛRESİ
(104) Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?

TEVBE SÛRESİ
(106) (Sefere katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah'ın emrine bırakılmışlardır Bunlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

TEVBE SÛRESİ
(112) Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır Mü'minleri müjdele

TEVBE SÛRESİ
(117) Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir

TEVBE SÛRESİ
(118) Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah(ın azabın)dan yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir

TEVBE SÛRESİ
(126) Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belaya çarptırılıp imtihan ediliyorlar Sonra ne tövbe ederler, ne de ibret alırlar

HÛD SÛRESİ
(3) Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O'na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum

HÛD SÛRESİ
(52) "Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin"

HÛD SÛRESİ
(61) Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i peygamber gönderdik Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin Sizin ondan başka hiçbir ilahınız yok O sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldıÖyle ise ondan bağışlanma dileyin; sonra da ona tövbe edin Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir

HÛD SÛRESİ
(90) "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra ona tövbe edin Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir"

HÛD SÛRESİ
(112) Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar Hak ve adalet ölçülerini aşmayın Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür

NAHL SÛRESİ
(119) Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

İSRÂ SÛRESİ
(25) Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır

MERYEM SÛRESİ
(61) Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır Şüphesiz onun va'di kesinlikle gerçekleşir

TÂ HÂ SÛRESİ
(82) "Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim"

TÂ HÂ SÛRESİ
(122) Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi

NÛR SÛRESİ
(5) Ancak tövbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

NÛR SÛRESİ
(10) Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı ve Allah tövbeleri kabul eden, hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı haliniz nice olurdu?

NÛR SÛRESİ
(31) Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

FURKÂN SÛRESİ
(70) Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

FURKÂN SÛRESİ
(71) Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner

KASAS SÛRESİ
(67) Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması umulur

AHZÂB SÛRESİ
(24) Bunun böyle olması Allah'ın, doğruları, doğrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların tövbesini kabul etmesi içindir Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

AHZÂB SÛRESİ
(73) Allah, münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmek; mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul etmek için insana emaneti yüklemiştir Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir

SÂD SÛRESİ
(34) Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik Tahtının üstüne bir ceset bıraktık Sonra tövbe edip bize yöneldi

MÜ'MİN SÛRESİ
(3) Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır O'ndan başka ilah yoktur Dönüş ancak O'nadır


MÜ'MİN SÛRESİ
(7) Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azâbından koru"

ŞÛRÂ SÛRESİ
(25) O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir

HUCURÂT SÛRESİ
(11) Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir

HUCURÂT SÛRESİ
(12) Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın Birbirinizin gıybetini yapmayın Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir

KÂF SÛRESİ
(33) Onlara şöyle denir "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir"

TAHRÎM SÛRESİ
(4) (Ey peygamber'in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi Çünkü kalpleriniz kaydı Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü'minler de Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar

TAHRÎM SÛRESİ
(5) Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir

TAHRÎM SÛRESİ
(8) Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider "Ey Rabbimiz! nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler

BÜRÛC SÛRESİ
(10) Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır

NASR SÛRESİ
(3) Allah'ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir


Tevbe Hakkında Hadis-i Şerifler

İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?" dedi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Annen var mı?" diye sordu Adam: "Hayır yok" dedi "Peki teyzen de mi yok?" dedi Adam: "Hayır, var" deyince Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Öyle ise ona iyilik yap!" diye emretti" Tirmizî, Birr 6, (1905)

Yahya İbnu Ebî Râşidin İbnu Ömer'den naklettiğine göre, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur Kim bilerek bâtı1 bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içine iskan eder Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allaah'ın gazabını kazanmış olarak döner" Ebü Dâvud, Akdiye 14, (3597, 3598)

Hz Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Âdemoğlu için iki vâdi dolusu mal olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur Allah tevbe edenleri affeder" Buhârî, Rikâk 10; Müslim, Rikak 116, (1048); Tirmizî, Zühd 27, (2338) Hz Ebü Bekri's-Sıddik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İstiğfar eden kimse günde yetmiş kere de tevbesinden dönse günahta musır sayılmaz" Tirmizi, Daavât 119, (3554); Ebü Dâvud, Salât 361, (1514)
El-Eğarru'l-Müzeni (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)" Müslim, Zikr 41, (2702); Ebü Dâvud, Salât 361, (1515)
Yine Eğarru'l-Müzeni, Müslim'in bir rivâyetinde Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebârek ve Teâlâ hazretlerine günde yüz kere tevbe ederim" Müslim, Zikr 42, (2702)
Buhâri ve Tirmizi'de gelen bir rivâyette HzEbü Hüreyre (radıyallâhu anh) diyor ki: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı işittim, demişti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben günde Allah'a yetmiş kere istiğfar ediyorum tevbede bulunuyorum" Buhâri, Daavât 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255)
Hz Ebü Bekri's-Sıddik (radıyallâhu anh) bana şu hadisi rivâyet etti ve bu rivâyetinde Ebü Bekir doğru söyledi: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim, demişti ki: "Günah işleyip arkasından kalkıp abdest alarak iki rekat namaz kılan sonra da AIIah Teâla hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka mağfiret olunur" Sonra da şu ayeti okudu (Meâlen): "Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı zikrederler, günahlarının bağışlanmasını dilerler Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? (Al-i İmrân 135) Tirmizi, Tefsir Al-i İmran, (3009); Ebü Dâvud, Salât 361, (1521) İbnu Mâce İkâmetu's-Salât 193, (1395)
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her sarhoş edici hamrdır Ve her sarhoş edici haramdır Kim dünyada hamr içer ve tevbe etmeden, onun tiryakisi olduğu halde, ölürse, ahirette şarab içemez"

Buhârî, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73, (2003); Muvatta, Eşribe 11, (2, 846); Ebü Dâvud, Eşribe 5, (3679); Tirmizî, Eşribe 1, (1862); Nesâi, Eşribe 22, 46, (8, 296, 297, 318)
Müslim'de Ebu Hüreyre'nin bir rivayeti şöyledir: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zât'a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseniz, Allah sizi toptan helak eder; günah işleyen, arkadan da istiğfar eden bir kavim yaratır ve onları mağfiret ederdi" Müslim, Tevbe 9, (2748)
Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri diyor ki: "Ey Ademoğlu! Sen bana dua edip, (affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni affederim Ey Ademoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa, sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim Ey ademoğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım" Tirmizi, Da'avat 106, (3534)
Hz Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "İmtina edenler hariç, bütün ümmetim cennete girecektir!" buyurmuşlardı
"İmtina edenler de kim?" dediler "Kim bana itaat ederse cennete girer, kim âsi olur (itaat etmezse) o imtina etmiş demektir!" buyurdular" Buhari, İ'tisam 2
Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şu ümmetim rahmete mazhar olmuş bir ümmettir Ahirette azaba maruz kalmayacaktır Onun azabı dünyadadır: Fitneler, zelzeleler ve katl" Ebu Davud, Fiten, (4277)
Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri (şu ayetle) ümmetim için bana iki eman indirdi:
1 Sen aralarında olduğun müddetçe Allah onlara (umumi bir) azab vermeyecektir

2 Onlar istiğfarda bulundukları müddetçe, Allah onlara azab vermeyecektir" (Enfal 33)

Ben aralarından ayrıldım mı, (Allah'ın azabını önleyecek ikinci eman olan) istiğfarı Kıyamete kadar aralarında bırakıyorum" Tirmizi, Tefsir, Enfal (3082)
Âmir İbnu Sa'd babası radıyallahu anh'tan naklen anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Benî Muâviye Mescidine girdi Orada iki rek'at namaz kıldı, biz de onunla beraber kıldık Sonra Rabbine uzun uzun dua etti Sonra yanımıza döndü Dedi ki: "Rabbimden üç şey talep ettim İkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helâk etmemesini talep ettim, bunu bana verdi Ümmetimi suda boğulma suretiyle helâk etmemesini diledim, bana bunu da verdi Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi" Müslim, Fiten 20, (2890)

Sa'îd İbnu Cübeyr (radıyallahu anh) anlatıyor: "İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'a: "Bir mü'mini kasden öldürenin tevbesi makbul olur mu?" diye sordum da bana "Hayır!" diye cevap verdi Ben de kendisine, Furkân suresindeki: "Onlar ki Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar Ancak tevbe eden, inanıp, yararlı iş işleyenlerin, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir Allah bağışlar ve merhamet eder" (Furkan, 68-70) ayetini okudum Bana şu cevabı verdi "Senin okuduğun ayet Mekke'de nâzil olmuştur Onu Medine'de nazil olan: "Kim bir mü'mini kasden öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir" (Nisa, 93) ayeti neshetmiştir" Buhari, Menâkıbu'l-Ensar 29, Tefsir, Nisa 16, Tefsir, Furkan 2, 3, 4; Müslim, Tefsir 16, (3023); Ebu Davud, Fiten 6, (4273, 4274, 4275); Nesâî, Tahrimü'd-Dem 2, (7, 85, 86)
Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Yas tutmak cahiliye işlerinden biridir Yas tutan kadın, tevbe etmeden ölürse, Allah Teala hazretleri, ona katrandan bir elbise, cehennem alevinden de bir gömlek biçer"
Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben günde yetmiş kere Allah'a tevbe ve istiğfarda bulunurum"

Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir"

1) Hâris İbn Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbn Mes'ud (ra) bize iki hadis rivayet etti Bunlardan biri Hz Peygamber (sav)'dendi, diğeri de kendisinden Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır Dağ düşer mi diye korkar durur Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür"İbn Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır Sonra dedi ki: "Ben Resûlullah'ın (sav) şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir Her tarafta arar ve fakat bulamaz Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır Derken bir ara uyanır Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır "Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: " (Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim" (Buharî, Da'avât 4; Müslim Da'avat 3) 2) Zirrü'bnü Hubeyş anlatıyor: "Saffân İbn Assâl el-Murâdî (ra) bize, Resûlullah'ın (sav) şöyle söylediğ'ini rivayet etti: "Mağrib cihetinde bir kapı vardır Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır " (Tirmizî, Da'avât 102)
3) Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder" (Müslim, Zikr 43)
4) İbn Ömer (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder" (Tirmizî, Da'avât 103; İbn Mâce, Zühd 30)
5) Ebû Musa (ra) anlatıyor: Hz Peygamber (sav) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir Burada " el", Allah'ın ihsan ve fazlından kinayedir (Müslim, Tevbe 32)
6) Ebu Said (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu Kendisine bir râhib tarifedildi Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu Râhib: "Hayır yoktur!" dedi Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti Kendisine âlim bir kişi tarif edildi Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi Ve ilâve etti: "Ancak, falan memlekete gitmelisin Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin Zira orası kötü bir yer"Adam yola çıktı Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi Kalben Allah yönelmişti" dediler Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi Melekler onu aralarında hakem yaptılar Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın Onu hemen rahmet melekleri aldılar"Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi Böylece o köy ehlinden sayıldı" (Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46)
7) Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: "Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın" dedi" (Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46)
8) HzEnes (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır" (Tirmizî, Kıyâmet 50; İbn Mâce, Zühd 30)
9) Hz Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir"
10) Ebu Sa'îd (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür"
11) Abdullah İbn Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir"
12) İbn Makıl anlatıyor: "Babamla birlikte Abdullah İbn Mes'ud'ın (ra) yanına girdim Bu ziyaret sırasında o: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın " pişmanlık tevbedir" dediğini nakletti Babam: "Aleyhissalâtu vesselâm'dan bunu bizzat işittin mi?' diye sordu Abdullah: "Evet!" dedi"
13) Abdullah İbn Amr (ra) arılatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder"



926 - Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti Bunlardan biri Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diğeri de kendisinden Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır Dağ düşer mi diye korkar durur Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" İbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır

Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir Her tarafta arar ve fakat bulamaz Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır Derken bir ara uyanır Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır "

Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim" Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500)

927 - Zirrü'bnü Hubeyş anlatıyor: "Saffân İbnu Assâl el-Murâdî (radıyallahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğ'ini rivayet etti: "Mağrib cihetinde bir kapı vardır Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır " Tirmizî, Da'avât 102, (3529)

928 - Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder" Müslim, Zikr 43, (2703)

929 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder " Tirmizî, Da'avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253)

930 - Ebü Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir Burada "el", Allah'ın ihsan ve fazlından kinayedir Müslim, Tevbe 32, (2760)

931 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu Kendisine bir râhib tarifedildi Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu Râhib: "Hayır yoktur!" dedi Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı

Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti Kendisine âlim bir kişi tarif edildi Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi Ve ilâve etti: " Ancak, falan memlekete gitmelisin Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin Zira orası kötü bir yer "

Adam yola çıktı Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi Kalben Allah yönelmişti" dediler Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler

Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi Melekler onu aralarında hakem yaptılar Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın Onu hemen rahmet melekleri aldılar"

Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi Böylece o köy ehlinden sayıldı" Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621)

932 - Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: "Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın" dedi" Buharî, aynı bab

933 - HzEnes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır" Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251)

7270 - Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir"

7271 - Ebu Sa'îd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür"

7272 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir"

7273 - İbnu Makıl anlatıyor: "Babamla birlikte Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın yanına girdim Bu ziyaret sırasında o: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın "pişmanlık tevbedir" dediğini nakletti Babam: "Aleyhissalâtu vesselâm'dan bunu bizzat işittin mi?' diye sordu Abdullah: "Evet!" dedi"

7274 - Abdullah İbnu Amr radıyallahu anh arılatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder"



KÜTÜB-İ SİTTE den Alıntıdır
Alıntı ile Cevapla