Durumu: Medine No : 5998 Üyelik T.:
02 Ocak 2009 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Yaş:40 Mesaj:
1.956 Konular:
885 Beğenildi:21 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | RE: Cuma Namazı ve Zuhr-i Ahir
Cuma namazı ve Zuhuri ahir
Hicrî 5 asırdan bu yana yalnız Türkiye’de uygulanan, başka İslam âleminin bilmediği, bilmek de istemedikleri “zuhr-u âhir ” denen, ALLÂH’ın emri, Hazret-i Resûlullâh’ın sünneti ile hiç ilgisi olmayan, Moğol istilâlarının hüküm sürdüğü bir zamanda Konya’da ihdas edilen ek ibâdet usûlü ki, namaz değildir Hükümet ve devletin olmadığı yerde, ulü’l-emrin icra edilmediği yer -ki, darü’l-harptir- darü’l-harpte ise cuma namazı kılınmaz, diye uyduruk fetva verenler, zamanımıza kadar
“İslam’da yeri olmayan namaz” demeye hicap ediyorum, çünkü namazın iki kaynağı vardır: 1: Kitap, 2: Sünnet Başka kaynak aranmaz Beş vakit namazdaki farzlar, Cumâ namazı için de geçerli olup, hutbesiz Cumâ namazı geçerli değildir Bayram namazlarında hutbe sünnettir Okunmasa da namaz tamamdır
Sünnetleri hafife almayasın Kur’ân’da belirtilmemiş, Peygamber Efendimiz’in ibâdet ve amellerinde görülen hallerin cümlesine sünnet deriz Sünnetleri emr-i ilâhînin dışında görme Kur’ân’da sarih olarak görülmediği için sünnettir İcmâ, kıyas edilleyi şeriye namaz için geçerli değildir
Rabbımızın lütuf ve ihsânı olan en büyük bayram olarak belirtilen Cumâ günü, âyet ve hadisle ifâde edilen öğle vaktinde Cumâ namazı Hutbede bulunarak imam efendiye uyup iki rekat farzı kılan kişinin ALLÂH’ın emrine göre cumâsı tamamdır Sünnetlerini de mezhebine tâbi olunan imam efendinin içtihâdına göre kılmaktır Çünkü imam efendilerimizin aralarında sünnetlere dâir içtihat farklılıkları vardır Hepsi de geçerli olup, cumânın sıhhatına halel getirmez
İmâm-ı A’zam Hazretleri hicri 75 senesinde dünyâya teşrif ettiler 150 senesinde irtihal eylediler Makamları cennet olsun Kendileri tâbiînden olup, ashâbın yaşlıları ile görüştüler Ve îzah ettiler:
“Hazret-i Resûlullah (sav) Efendimiz mescide gelmeden önce dört rekat sünnet kılar, mescide geldiklerinde hutbe îrad ederlerdi İki rekat cumânın farzını cemaate kıldırır, hâne-yi saâdetlerine gider, dört rekat da orada sünnet kılarlardı”
İmâm-ı A’zam Hazretleri bu türlü beyan ve içtihat etmişlerdir
İmâm Şâfiî Hazretleri, İmâm-ı A’zam Hazretleri’nden sonra dünyâya teşrif ettiler Cumânın sünneti hakkında buyurdular ki :
“Cumâdan evvel iki rekat, cumâdan sonra da iki rekat Hazret-i Resûlullâh’ (sav) sünnet kılardı”
İmâm Mâlik ve İmâm Hanbel hazretlerinin içtihatları da :
“Cumâya gelmeden evvel Hazret-i Resûlullah (sav) iki rekat namaz kılar, farzdan sonra başka namaz kılmazdı” şeklindedir ALLAH cümlesinden râzı olsun
Cumâ Sûresi’nde de müsta’celiyyet vardır : “ALLÂH’ın zikrinden sonra yeryüzüne yayılınız, rızıklarınızı arayınız” On altı rekatlı hiç bir mezhep yoktur Dikkat edilirse, yalnız sünnet üzerinde ihtilaf değil, içtihat değişikliği vardır Kimsenin namaza rekat ilâve etmesi uygun olmayıp, hatâdır
Bâzı kimseler çok ibâdet ve tâatla çok kazanacağını zannederler Her şeyin ifrâtı yasaklanmıştır Misâl olarak, seferde olan dört rekatlı farz namazları iki rekat kılmayı Hazret-i ALLAH emrediyor Fazla kılarsan ne olur? Âsî olursun, emr-i ilâhîye karşı geldiğin için “Hiç fazla namaz kıldı diye insanı döverler mi? Fazla mal göz mü çıkarır?” gibi sözlerle emr-i ilâhîyi basit bir hâdise gibi gösterip günâha girme “Zuhr-u âhir” diye bir namaz yoktur İslamiyette şüpheli ibâdet olmazşüpheli ibadete sıhhatlidir diye kimse cevaz veremez Evham, rûhî hastalıktır Namaz husûsunda ilham ve rüyâ ile de amel edilmez Sahîh-i Buharî’nin (Tecrîd-i sarîh Tercümesi) üçüncü cildinde Cumâ bahsinde bildirildiğine göre, Peygamber (sav) Efendimiz hutbe îrad edip, buyurdular ki : “Cumâ size kıyâmete kadar farz kılındı İster âdil imam, ister zâlim imam zamânında olsun, kim ki, Cumâ namazını sebepsiz yere terk ederse, iki elim yakasındadır ALLAH işini rast getirmesin onun Ne namazı vardır, ne orucu, ne haccı, ne de zekatı Vaktâ ki, tövbe ve istiğfar etmiş ola”
Büyük fıkıh âlimi İbn-i Nuceym buyururlar ki :
“Zuhr-u âhir kılan kişi ilim yoksunudur”
Kütüb-i sitte’den olan Sünen-i Dârekutnî Tercümesi, 2 Cilt sahîfe 10’da şöyle ifâde olunur:
“Zuhr-u âhir kılan şüphesiz günahkardır”
Diyânet İşleri Başkanlığı da Şerîat-i Muhammedî’de 92 hurâfa ve bidat tespit etti Ama umûma îlânından çekindiler Fakat ben bu listenin bir nüshasını elde ettim ve çoğaltıp, dağıttım Bidat ve hurafaların başına yazmışlar, zuhr-u âhir diye bir namazın olmadığını Merhum cennet-mekan Hamdi Akseki buyuruyor ki :
“İmam efendilerimizin cumânın sıhhati ve vücûbu hakkındaki ihtilafları “muhtelefun fîh”tir (kesin olmayan, ihtilaflı konulardandır) Cumânın farziyetine te’sir edici değildir Şöyle ki, Cumânın vücûbunun sıhhati hakkında ictihâdî ihtilaflar musallînin (namaz kılanın) daha mutmain olması içindir Hiç bir içtihat cumânın farziyetini bozmaz Nitekim öyle olmuştur”
Türkiye’den başka İslam ülkelerinde zuhr-u âhir diye bir şey bilmezler Çünkü kesinlikle yoktur Bir namazın iâdesi farzın terkinden îcap eder Vâcibin terkinden, farzın te’hirinden sehiv (yanılma) secdesi lâzım gelir Hazret-i ALLAH Türk milletini de bu gibi anlamsız ibâdetlerden kurtarsınAmin
__________________ Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi... |