Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2009, 02:14   Mesaj No:3

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Sigorta, kasko yaptırmak ve sigorta da çalışmak caiz midir?

Sigorta, kasko yaptırmak ve sigorta da çalışmak caiz midir?

Meşru olan sigorta şirketinde çalışmak caiz diğerinde caiz değildirMeselenin fıkhı cihetinden önce yaygın şekliyle bugün tatbikatta olan sigorta sistemine bakacak olursak, esas itibarıyla şu şekilde işlediğini görürüz : Üyeler, mal varlıklarım sigorta ettirdikleri şirkete prim ödeyerek kaydolmaktalar Sigorta şirketi de sigortalının malı kazaya uğradığı takdirde, diğer üyelerden aldığı primleri birleştirerek kazazede üyenin zararını telâfi etmektedir Üyeler kazaya maruz kalmadıkları müddetçe, yatırmış oldukları primlerden dolayı, hiçbir hak talep edemezler Dolayısıyla, üyelerden tedarik edilen paraların hepsi sigorta şirketinin kasasında kalır

Bu kısa açıklamadan sonra meseleyi dinî açıdan değerlendirecek olursak, karşımıza bazı mahzurların çıktığını görürüz Evvelâ, bahsi edilen sigortada bir haksız kazanç ve aldatma bahis mevzuu olmaktadır Şöyle ki: Sigorta şirketine üye olan kişi belki birkaç ay taksit ödedikten sonra büyük miktarda malî bir zarara uğrayabilir, bir kazaya maruz kalabilir Bu halde malının bütün bedelini sigorta şirketi ödemektedir Bazen hiçbir felaket ve musibete uğramadan da yıllarca prim öder Böylece senelerce ödediği primlerin tamamı sigorta şirketine kalmaktadır Burada şirket haksız yere kazanç elde etmektedir Böyle bir kar şeklini dinimiz tasvip etmemektedir Nisa Sûresinin 29 âyetinde şöyle buyurulur : «Ey iman edenler, mallarınızı, aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin Ancak birbirinizden hoşnut olarak ticaret yolu ile olmak başka» Böyle bir muamelenin İslâm hukukuna göre ticaret şekline girmediği de, meselenin diğer bir cihetidir

Diğer taraftan, sigorta şirketiyle yapılan akitte bilinmeyen unsurlar da vardır Kişinin ne zaman kazaya uğrayacağı, ne vakte kadar prim ödeyeceği belli değildir Oysa böyle bir akit caiz olmaz Buna benzer bir tatbikatı Peygamberimizin tasvip etmediğini öğreniyoruz Rasulüllah (asm) ağaç üzerindeki meyveyi olgunlaşıncaya kadar satmayı yasaklamış, orada bulunanların, «Olgunlaşmak nedir?» sualleri üzerine de şöyle buyurmuştur:

«Kızarması ve sararmasıdır Allah meyveyi vermezse din kardeşinin parasını kendine ne ile helâl kılacaksın?» !'

Aynı hal sigorta için de bahis mevzuudur Kazaya uğramayan sigortalının ödediği taksitleri sigorta şirketi neyin karşılığı olarak alacaktır?

Sigortanın caiz olmamasının bir diğer sebebi de faizle ilgili olmasıdır Bilindiği gibi, faiz, riba-i fazl ve riba-i nesîe olmak üzere ikiye ayrılır Riba-i fazl, ölçülebilir ve tartılabilir cinsten maddeleri kendi cinsleriyle peşin olarak fazlasına değiştirmektir Bir kilo buğdayı bir buçuk kilo buğday ile peşin olarak değiştirmek gibi

Riba-i nesîe ise, bir cinsten olan iki şeyin birini diğeri karşılığında veresiye olarak satmaktır Veya başka bakla cinslerden olup ölçülebilme, tartılabilme, ekilebilme veya satılabilme hususunda aynı olan iki şeyden birini diğer karşılığında veresiye olarak değişmektir Bu çeşit bir satış, miktarları eşit olsa da yine caiz olmaz Meselâ, iki kilo buğdayı bir kilo veya üç kilo buğday karşılığında veresiye olarak satmak caiz olmadığı gibi, iki kilo buğdayı bir veya iki yahut üç kilo arpa mukabilinde veresiye olarak satmak da caiz olmaz2

Sigorta, iştirakçinin ödediği primden fazlasını bir felâket sonunda ona öderse, ribe'1-fazl olacağı gibi, bir müddet sonra ödediğinde de ribe'n-nesîe olur

Sigortada ayrıca kumar veya kumar şüphesi vardır Bir nevi piyangoya benzemektedir Piyangoda binlerce kişi bilet alır, çoğuna birsey çıkmaz Fakat iştirakçilerden bazılarına çıkabilir Büyük ekseriyet kaybederken mahdut sayıda olanlar kârlı çıkmaktadır Sigorta da buna benzer Kaza yapan bir üye, yatırdığı paranın kat kat fazlasını alırken, yıllarca taksit ödeyen birçok üyenin yatırdığı paranın bir kısmı kazazedeye verilmekte, gerisi şirkete kalmaktadır Piyangoda olduğu gibi, burada da kaybedenler ve kazananlar vardır

İşte, bütün bu mahzurlarından dolayı, zamanımızda prime dayanan sigorta şeklinin meşru olmadığı ortaya çıkıyor

Ancak, emeklilik sigortası böyle değildir Devlet memuriyette veya başka bir işte çalıştırdığı kimselere maaş verdiği gibi, maslahata binaen çalıştırmadığı kimselere de maaş verebilir Kaldı ki, kişi öldüğü takdirde, emeklilik sigortasına kesilen paralar devlete kalmıyor Şahsın hanımı veya çocukları maaş almaya devam ediyor

Bir de mübadele esasına dayanan sigorta şekli vardır ki, bu tamamen karşılıklı bir yardımlaşmadır Bu sigorta, aynı tehlikeyle karşı karşıya kalabilecek kimselerin ödedikleri paralarla kurulur Üyelerden herhangi birisinin başına bir kaza gelince, toplanan paradan üyenin zararı telâfi edilir Önceden birikmiş olan para zararı ödemeye kâfi gelmiyorsa, üyelerden tekrar para talep edilir Zarar ödendikten sonra para artarsa, bu ya üyelere iade olunur veya ileride meydana gelecek kazalar için ihtiyat olarak muhafaza edilir Biriken para çalıştırılsa da kârı üyelere dağıtılır Bu şekilde bir yardımlaşmayı tesis etmek mümkündür Nitekim bazı İslam ülkelerinde, İslâm bankalarının idaresi altında, mübadele esasına dayalı sigorta şirketleri mevcuttur (Bkz Mehmed Paksu, Helal Haram, Nesil Yayınları, Aralık 1998, s 39-42)

Not: Cevabın sonunda bahsedilen durumun şu anda ülkemizde de bazı sigortalar tarafından uygulanmakta olduğunu duyduk Hangi sisteme göre çalıştıklarını sormak lazım Eğer yardımlaşma amacına uygun ve meşru dairede çalışan bir sigorta ise böyle bir sigorta için acente açmak ve işletmek caizdir ve kazancı da helaldir Böyle bir sigortaya kasko yaptırmak da caizdir
Selam ve dua ileSorularla İslamiyet Editör
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla