Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2009, 12:54   Mesaj No:4

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Çaresizlik Sebebiyle Faizli Kredi

2 Genel ve devamlı zarûret ve ihtiyaçlara bağlı hükümler:
İbn Âbidin'in de Neşru'l-arf isimli risalesinde bir kısmını verdiği (s 120, 126, 134) bu kısmın örnekleri en zengin bir ölçüde İbn Nüceym'in eserinde görülmektedir Fakihimiz, "güçlük kolaylığa yol açar" kaidesini açıklarken Fıkh'ın hemen her bölümüne ait örnekler sıralamıştır İşte bunlardan bazıları: "Sonraki fıkıhçılar, fiyatta aşırı aldanma sebebiyle alınan malın iadesini caiz görmüşlerdir; kimi bunu sınırlamadan caiz görmekte, kimi de satıcının hilesini, aldatmasını şart koşmaktadır; bu fetva ile müşteri kayırılmıştır Kusurlu malı iade hakkı, karşılıklı yeminleşme, anlaşarak akdi bozma (ikale), rehin, havale, tazminat, ibra, kredi akdi, şirket, sulh, hukukî kısıtlama (hacr), vekalet, kira akdi, ziraatte ortakçılık (Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre), sermaye-emek ortakçılığı (mudârabe), ariyet, emanet bırakma (vedi'a) -insanlar büyük güçlüklere düşmesinler diye- caiz görülmüştür Çünkü bunlar caiz görülmeseydi her şahıs ancak kendi mülkünden faydalanacak, alacağını bizzat borçlusundan alacak, tam alacak, işlerini ancak kendisi yürütebilecekti Bunda güçlükler bulunduğu için İslâm dini mezkur ruhsat hükümlerini devamlı olarak getirmiştir: İnsanlar kiralama, ariyet ve ödünç alma yollarıyla başkasının mülkünden de istifade edebilmektedirler; vekalet, vedi'a, şirket, mudarebe, ziraat ortakçılığı yolları ile başkasının emek ve bilgisinden de faydalanabilmektedirler; havale akdi, rehin ve kefalet gibi teminat akitleriyle alacağı, asıl borçludan başka şahıslardan da tahsil edebilmektedirler; sulh yoluyla alacağın bir kısmından, ibra yoluyla da tamamında vazgeçebilmektedirler Doktora, şahide, bir kadınla evlenmek isteyen, bir cariyeyi almak isteyene bazı haram yerlere bakma izni verilmiştir Görmeden bir şeyi satın alana, görünce beğenmediği takdirde almaktan vazgeçme hakkı tanındığı halde, görmeden bir kadınla evlenen şahsa bu hak tanınmamış, ayrıca görmeden evlenme akdi de caiz görülmüştür; aksi halde insanlar güçlük çeker, bu gibi işlerini rahat yürütemezlerdi Ebû Hanife evlenme akdi konusunda ictihadıyle büyük kolaylıklar getirmiştir: Velisiz nikâhı caiz görmüştür, evlenme şahitlerinin iyi ahlâk sahibi olmalarını şart koşmamıştır, diğer akitleri bozan şartları evlenme akdinde bozucu saymamıştır, "nikâh" ve "tezvic" kelimelerinin kullanılmasını gerekli görmemiş, akit anında mülkiyet ifade eden sözlerle de akdin kurulacağını ifade etmiştir, evlenenlerin çocuklarının şahit olmalarını, sonradan akdi hatırlayan uykulu veya sarhoş şahısların şahit olmalarını, bir erkekle beraber iki kadının şahit olmasını geçerli saymış, evlenme akdinde evlenen kadının bizzat taraf olmasını (akdi bizzat yapmasını) caiz görmüştür; bütün bunlar insanların zina meşakkatine düşmemeleri içindir; bu sebepledir ki 'bunca evlenme kolaylığına rağmen yine de zina eden Hanefî mezhebli müslümana şaşarım' denilmiştir" (c I, s 110-112)
Bu örnekler İslâm hukukunun hukuk tekniğine ve umûmi kaidelere göre olması gereken hüküm ve uygulamalardan, kolaylık olsun, halk güçlük çekmesin diye vazgeçtiğini, devamlı ruhsat hükümleri getirdiğini, güçlük çıkarmak istemediğini göstermektedir
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla