Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.081 Konular:
315 Beğenildi:49 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
| Kaza Namazı ile ilgili diyanet işlerinden açıklama
KAZA NAMAZI KONUSUNDAKİ TEREDDÜTLERLE İLGİLİ BİR AÇIKLAMA
Bu yazı Güncel Dini Konular (Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 399, Halk Kitapları, 118 ISBN: 975-19-2085-X sayılı, (Ankara 1999, s 37-51) kitaptan alınmıştır)
Başkanlığımıza yurttaşlarımız tarafından, çeşitli konularda pek çok dini soru sorulmaktadır Bunlardan en çok sorulan ve halkımızın çoğunluğunu ilgilendirenlerin, cevaplarıyla birlikte yayınlanması faydalı görülmüştür Son aylarda, kaza namazı ile ilgili olarak, pek çok yurttaşımız tarafından sorulan "ortak soru" şöyle:
Toplumumuzda pek çok müslümanın namaz borcunun olduğu bir gerçek Bunlardan, -benim gibi- bir kısmı, belirli bir yaşa gelinceye kadar, sözgelimi I5-20 yıl hiç namaz kılmamış; yaşı kırkı aştıktan sonra namaza başlamış Bir kısmı ise, bir mazeret sebebiyle veya mazeretsiz olarak, bazı vakitlerde namaz kılmamış, yahut kılamamış Hemen kaza etmediği için, bunlar da toplam olarak, epeyce bir sayıya ulaşmış
Bizim şimdiye kadar hocalarımızdan, bu konuları bildiğine inandığımız kişilerden ve okuyup anlayabildiğimiz kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre, "ister mazeret sebebiyle, ister mazeretsiz olarak, vakti içinde edâ edilmemiş olan farz ve vacip namazların en kısa zamanda kaza edilerek, borcun ödenmesi gerekir Ancak, namaz borcu olan kimseler, kaza namazı kılmak bahanesiyle beş vakitte kılınan sünnet namazları terketmezler; beş vakit namazlarını sünnetleriyle birlikte kılarlar Fırsat buldukça da vaktinde edâ edemedikleri farz ve vacip namazları kaza ederek, bir an önce borçlarını ödemeğe çalışırlar"
Bu konuda bizim bilgimiz böyle Şimdiye kadar böyle yaptık; sanıyoruz, pek çok Müslüman da bizim gibi yapıyor Ancak son zamanlarda kaza namazı ile ilgili olarak, çok farklı görüş ve iddialar ortaya çıktı Kimi, sadece meşru bir mazeretle vaktinde kılınamayan namazların kaza edilebileceğini; mazeretsiz terk edilen namazların kazasının olmadığını iddia ediyor Kimi, üzerinde farz ve vacip namaz borcu bulunan kimselerin, kıldıkları sünnetlerin, Allah katında makbul olmadığını söylüyor Kimi, fıkıh kitaplarındaki "fâite" (çoğulu: fevâit) teriminin "mazeret sebebiyle edâ edilememiş (kaçırılmış) namaz" anlamında olduğunu; bu itibarla meşru bir mazeretle edâ edilemeyen namaz borcu olan kimseler, beş vaktin sünnetini kılabilirlerse de, mazeretsiz olarak terkedilmiş namaz borcu olanların sünnet yerine kaza namazı kılmalan gerektiğini; kimi de bu gibi kimselerin, beş vakit namazlannı edâ ederken, farzdan önce ve sonra kılınan sünnetlerde, "hem vaktin sünnetine, hem de geçmiş bir namazın kazasına niyyet edilmesini; böylece hem vaktin sünneti kılınmış, hem de geçen bir vakte âit borcun da kaza edilip ödenmiş olacağını" -bazı kaynaklar da vererek; yazılarında ısrarla savunuyor
Ayrıca, "İnsanların hesap günü, önce farz namazlar konusunda hesaba çekileceği; farz namazları tamam ise, hesabının kolaylaştırılacağı; tamam olmayanların eksiklerinin nafilelerden ikmal edileceğini" beyan eden hadis-i şerifler de naklediliyor
Bütün bu farklı görüş ve iddialar karşısında, meşru mazeretlerle veya mazeretsiz olarak, zaman zaman kısmen, yahut da belli bir süre tamamen namazlarını vakti içinde edâ etmemiş, üzerinde az veya çok namaz borcu olan Müslümanların, ne yapacaklarını şaşırmamaları mümkün değil Mazeretsiz olarak terkedilmiş olan namazların kazası mümkün değil midir? Farz borcu olanların, bunları kaza etmeden kıldıkları sünnet namazlar, boşuna mı gitmektedir? Bir namazın, -hem vaktin sünneti, hem de geçmiş bir namazın kazası olarak- iki ayrı niyetle kılınması câiz ve sahih midir? Böylece ikisi birden kılınmış olur mu? Ve bir de bu iddialara mesnet olarak gösterilen kitaplar, kaynak niteliğine hâiz muteber eserler midir ve nakiller doğru olarak yapılmış mıdır?
Biraz uzun, fakat pek çok kimseyi ilgilendirdiğini sandığımız bu hususları açıklamanızı bekliyoruz
|