Konu Başlıkları: Ticaret ahlakımız
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11 Nisan 2009, 23:23   Mesaj No:3

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:22
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Ticaret ahlakımız

Ticaret Ahlakımız ve İslami Tebliğ

Ticaret

İslam'ın dünyaya duyurulmasında ve yayılmasında en etkili hususlardan biri de, müslüman tüccarlardır Bir misal verecek olursak; Altınordu hükümdarı Berke Han bir gün Buhara'dan gelen bir kervana rastlar Kervanda bulunan iki Müslüman tüccar ile sohbet etmek üzere bir köşeye çekilir ve onlara, İslam ahkâmı hakkında işittiği şeylere dair sorular sorar Bu iki tüccar dinleri hakkında o kadar ikna edici açıklamalarda bulunurlar ki, Berke Han kemâl-i samimiyetle Müslüman olur İhtidasını önce küçük kardeşine söyler ve kendisine uyması için onu ikna etmeye çalışır Bir müddet sonrada imanını izhar eder (18)
Bu, İslam tarihinde, tüccarların tesiri ile meydana gelmiş yegane ihtida hadisesi değildir Buna benzer binlerce olay cereyan etmiş ve pek çok yere İslamiyet tüccarların bu çeşit telkin ve tebliğleri ile yayılmıştır (19)
İslam'ın Afrika içlerine, Çin'e, Endonezya'ya, Japonya ve dünyanın pek değişik yerlerine girmesinin atlılardan önce, tüccarlar vasıtasıyla olduğu bilinmektedir Çünkü Müslümanlar, dürüst bir ticari ahlak sergileyerek örnek olmuşlardı Çünkü peygamberimizin bir müjdesi vardı:
"Dürüst, emin müslüman tüccar, peygamberler, sıddîkler, şehitler ve salihlerle beraberdir" (20)
İşlerinde "doğruluk" ve "güven"i esas alan kimseler insanların en üst tabakasını teşkil eden peygamberler, sıddîkler, şehitler ve salihler zümresinde yer alabilirler Hadiste bu iki durumun tüccarlar hakkında zikredilmesi, bu iki vasfın bilhassa ticaret hayatındaki ehemmiyetini ifade eder Bir memlekette iktisadi kalkınma, herhalde öncelikle doğruluk ve güvene bağlıdır Doğruluğun olduğu yerde güven hasıl olur Güvenin olduğu yerde az sermayeler bile bir araya gelerek en büyük kalkınma faaliyetlerine yönlendirilebilir İslam'ın yalan, aldatma, ölçü ve tartılarda hile gibi ahlaksızlıklar karşısındaki şiddetli tehditleri, söz konusu doğruluk ve emniyeti sağlamaya yöneliktir (21)
Bu iki temele yani dürüstlük ve güvene aykırı hareket eden tacir ise fasıklar ve asilerle olur
HzÖmer (ra): "Bizim çarşılarımızda dini bilen kimseler satıcılık yapsın, dini bilmeyenler satıcılık yapmasın" buyurmuştur (22) Çünkü: Ticaretle meşgul olanın alışverişini öğrenmesi farzdır Ta ki sair muamelatta şüphelerden ve mekruh olan şeylerden korunabilsinler Sanat sahipleri ve diğer herhangi bir işle meşgul olanlar da böyledir Haramdan korunmak için onların da meşgul oldukları işin hükmünü bilmeleri farzdır (23)
Ticarî ahlâkımızın böyle olduğu dönemlerde, hem güçlü olmuşuz, hem kazandığımızın bereketini bulup, binlerce esere imza atmışız Böyle olanlar elbette her zaman kazanacaktır
Acaba bu ticari ahlakın bozulmasının sebepleri nelerdir? Elbette buna pek çok sebepler gösterilebilir, mazeretler ileri sürülebilir Ancak bir İhtan hatırlatmak istiyoruz: "İnsanlar öyle bir zamana erecekler ki, erkeğin helaki, hanımının, ebeveyninin veya evladının elinden olacak Onlar onu fakirlikle ayıplayacaklar ve ona altından kalkamayacağı yükler yükleyecekler Bu sebeple o adam, dinini alıp götürecek yollara saparak helake uğrayacak" (24)
Başka bir hadisi şerifte ise şöyle uyarılıyoruz: "Öyle bir devir gelecek ki insanoğlu, aldığı şeyin helalden mi, haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak" 25) "Bir zaman gelir insanlar haram helal demeden, nereden olursa olsun, kazanmaya çalışırlar" (26)
Hadisin devamında: "Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez" buyurulmaktadır (27)
Müslümanın kazanç noktasında dikkatli olması, haram bulaşıyor mu diye araştırması gerekir
Eskiden, evin erkeği evden çıkarken, evin hanımı: "Aman efendi, evimize haram getirme, zira biz açlığa, yokluğa, kıtlığa dayanırız, eski giyeriz, az yeriz ve sabrederiz ancak cehennem ateşine dayanamayız" diye uyanda bulunurlarmış Günümüzde olduğu gibi, insanlar israf yarısı yapmaz-larmış ve böyle olunca da kazançlannda bereket bulurlarmış, hayatlannda huzur varmış Acaba şimdi o huzuru niçin bulamıyoruz, niçin çok kazandığımız halde yetmiyor? Niçin çoluk çocuğumuz isyankâr? Niçin bizden önceki insanlar gibi Allah yolunda daha çok harcayamıyoruz? Neden kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değil?
Öyleyse herkes, önce Müslüman olduğunu unutmayacak ve her alanda İslam'ı, en güzel temsil etmeye çalışacaktır Yaptığı işi, İslam'a uygun yapacak ve yerin altını, hesabı, ahireti unutmayacaktır İyi bir tüccar, iyi bir İslam tebliğicisidir Unutmayalım: "Allah ticareti helâl, faizi haram kılmıştır "(28)


Ticarette Bereket

Rasülullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ve paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alışverişleri her ikisi içinde bereketli olur Fakat ayıbı gizler ve yalan beyanda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz (kaldırılır)" (1)
Dinimiz, her hususta olduğu gibi ticarette de doğruluğu ve dürüstlüğü temel taşı kabul eder Ahş-verişte malın ve paranın durumunu olduğu gibi söylemek, varsa kusurlarını gizlememek veya yalan beyanda bulunmamak temel ilkedir Doğru sözlülük, ticarette ve kazançta bereket vesilesidir Aksi ise, ahş-verişte hayır ve bereket bırakmaz
Hadis, kazanma ve kâr kavramına ahlaki ve manevi boyut getirmektedir Demek ki kazanma sadece rakamla ifade edilecek bir konu değildir Onda bir de "Bereket ve hayırlılık" yani "meşruiyet" tarafı vardır Bu da dürüstlük ile sağlanabilmektedir Yalan söyleyerek veya malın ayıbını gizleyerek, daha doğrusu karşısındakini aldatarak, müşterinin bilgisizliğinden faydalanarak aldatma yoluna giden, malını çok överek olduğundan fazla ve farklı göstererek müşteriyi kandıran kişilerin yaptığı müslümanca bir tavır değildir Zira Hz Peygamber (sav):
"Müslümanı aldatan, ona zarar veren ve ona hile yapan bizden değildir" (2) buyurmuştur
Müslümanlar kazançta bereketi hedef almalı, bereketi kaçıracak her türlü davranıştan uzak durmalıdır Unutmayalım ki "bereket" konusu Batı ekonomisinin lügatlerinde bile yeri olmayan bir fazilettir Ecdadımız bir iş karşılığında helalliği belli bir para alırken bile "Allah bereket versin", alıcı da "bereketini gör" duasını günlük adetleri arasına sokmuşlardı Yine yemek üzerine varanlar "bereketli olsun" temennisinde bulunurlar, darlık, kıtlık, kuraklık zamanlarında "Bet-bereket kesildi", "Bereket kalktı" şeklinde ifade ederlerdi
Bereket, bolluk, çoğalma, artma, Allah'ın insanlara nimeti, bağış, feyiz anlamındadır Kur'an-ı Kerim nelerin, nerelerin, kimlerin bereketli ve mübarek olduğuna dair bazı örnekler vermektedir Bereket kelimesi hadislerde de yaklaşık aynı manalar ifade edecek şekilde kullanılmıştır
Bereketi konu edinen ayet ve hadislerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere bu kavram insanların gerek dünyaya gerekse ahirete yönelik kazanç ve kayıplannı ilgilendirmektedir Buna göre mü'min her türlü hayrın, nimet, bereket ve bolluğun Allah'ın kullarına bir ikramı olduğuna inanır, dua, niyaz dileklerinde daima O'na yönelir, her şeyi O'ndan ister, her hayrı O'ndan bekler Böylece iç dünyasında güven ve huzura kavuşur Onun bu inancı davranışlarına da yansıyarak kâmil bir insan olmasını sağlar
Dürüstlük çok önemlidir ve bereket sebebidir Kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı başkalarına da yapmaktan kaçınan, müşterisinin bilgisizliğinden, tecrübesizliğinden faydalanarak aldatma yoluna gitmeyen, meşru kazançla yetinen tüccarlar ticari hayatın ana direklerini teşkil ederler Dürüstlükte sembol ve örnek olmuş kimseler daha çok müşteri çeker, daha çok kazanırlar Demek ki dürüstlük ticaretin temel taşıdır Müşterisine güven duygusu vermeyen tüccarlar güvenlerini yitirir, müşterilerini birbir kaçırır ve ticari hayatlarını bitirirler Niyetini bozan kimselerin rızık muslukları kesilir
Bereketin Sebepleri:
Dürüstlük ve doğruluk bereket sebebidir İzahına çalıştığımız hadisten bunu anladık Rifaa bin Rafi (ra) anlatıyor Resül-ü Ekrem (sav):
"Ey tüccar topluluğu! diye seslendi Onlar başlarını çevirip bakınca sözüne şöyle devam etti:
"Ticaretle uğraşan kimseler (tüccar) kıyamet günü günahkarlar (füccar) olarak diriltilirler Ancak, Allah'tan korkanlar, yeminlerinde ve sair sözlerinde doğru söyleyenler bunun dışındadır" (3)
Tüccarlar genellikle muamelelerinde, malların kusurlarını gizlemeyi ve yalan yemin ve benzeri sözlerle sattıkları eşyaların revaç bulmasına gayret etmeyi alışkanlık haline getirdikleri için onların facir (Allah'ın emrinden çıkan, yalancı ve günahkar) olduklarına hükmedilmiştir Fakat haram kazançtan sakınıp yeminine sadakat gösteren ve doğru sözlü olan tüccarlar bu hükmün dışındadırlar (4) Peygamber Efendimiz (sav) İslamî ticarete teşvik etmiş ve "bereket ticarettedir" (5) buyurarak, doğru dürüst tüccarları övmüştür "Doğru, güvenilir tacir, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir" (6)
"Müslüman müslümanın kardeşidir Bir müslümanın kardeşine ayıbını açıklamadıkça ayıplı bir malı satması helal olmaz Meğer ki (satarken) bu kusuru açıklaya" (7) "Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah'ın gazabı altındadır ve melekler devamlı ona lanet ederler" (8)
a) Kusurlu bir malı sağlam gibi satmanın haram olduğu,
b) Malın kusurunun satış yapılırken açıklanmasının gerekliliği,
c) Bildiği şeyleri açıklamamanın helal olmadığı hadislerden anlaşılmaktadır
"Alış-verişte çok yemin etmekten sakının Çünkü bu malı sattınr, sonrada bereketini giderir" (9)
"Tüccarlarda dört özellik olursa, kazancı bereketli ve helal olur:
1- Mal satın aldığında kötülemez,
2- Sattığında övmez,
3- Müşteriden malın kusurunu gizlemez,
4- Alış-verişte yemin etmezse (kazancı bereketli ve helal olur)" (10)
"En temiz ve helal kazanç konuştuklannda yalan söylemeyen, kendilerine bir şey emanet edildiğinde hıyanet etmeyen, bir şeyi vaat ettiklerinde vaatlerinden dönmeyen, bir şey satın aldıklarında kötülemeyen, sattıklarında övmeyen, borçları olduğunda savsaklamayan ve alacakları olunca da sıkıştırmayan tüccarlann kazancıdır" (11)
Ortaklann birbirlerinin haklanna dikkat etmesi ve bu hususlarda da dürüst davranmaları gerekir Ayet-i Kerime'de şöyle buyurulur "Gerçekten ortakçılann çoğu birbirlerinin haklanna tecavüz ederler Yalnız iman edip de iyi işler yapanlar müstesna Bunlar da ne kadar az!" (38 Sad,24) Kudsi bir hadiste ise şöyle buyurulur: "Ortaklardan birisi diğerine hıyanet etmediği sürece üçüncüleri Benim Eğer onlardan birisi diğerine hıyanet ederse, Ben aralarından çekilirim" (12)
Müslüman berekete engel olacak hareketlerden sakınır Dürüst tacir az kâr etse de kazancının bereketini görür " Haksız kazanç", "kara para" gibi kavramlar müslümanın dürüstlük vasfına tersdir Mü'min adı gibi emindir

18-Arnold, Intişar-ı İslam Tarihi, 235
19-Menakıb-ı Evhadüddin-i Kirmanil 19-124; Osman Çetin, Anadolu'd» İslamiyet'in Yayılışı 182-183
20-Tirmizi,Büyu1,4/1209 lbn Mace, Ticaret, î/2139
21-Kütüb-iSitte8Muhtasarı, 3/22 '
22- Küttib-i Sitte Muhtasarı,, 3/22 >
23-İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar Aled-DUrril Muhtar, 1/40
24-Beyhaki,ZUhd,436 Suhreverdi Avarifu'l- Maarif, 219-220
25-Buhari, Büyu',7,23 Kütüb-i Sitte,14/499
26-Nesai, Büyu', 2,4433
27-KUtüb-i Sitte Muhtasarı 14/499
28-2 Bakara, 275
l-Buhari, BuyÛ, 19,22,44,46;Mlislim,Buyû, 47;Ebu Davud, Buyû,l;Tirmizi, Buyü, 6,26;Nesai,Buyû,4,8,ll;Ahraed MUsned, 2/9,3/402,5/12,17;Hakim,MUsted-rek,2/16
2-Münavi, Feyzul-Kadir,5/387
3-Titmizi, BuyÛ 4; tbni MaceTicarat, 3;Darimi, Buyû,7;Hakim Müstedrek, 2/62
4-Hatipoğlu, Haydar,Sünen-i İbni MaceTercve Şerhi,6/108
5-Beyhaki, Sünenül-Kübra, 6/36; İbni Ebi ŞeybeMusannef, 7/63;MUnavi, age,3/220
6-Tırmizi, Buyü8, 4;Hakim, Age,2/6; Darimi, Buyü, 8
7-İbni Mace, Ticarat, 45(2246)
8- İbni Mace, Ticarat, 45(2247); Münziri, Et- Terğib Vet- Terhib, 2/575;MUna-vi age,6/92
9-Müslim, Müsakat, 133; Nesai, BuyÛ, 5; tbni Mace, Ticarat,3;Ahmed, age,4/6,5/297
10-Münziri, age 2/586
11-Münziri,age 2/586
12-Ebu Davud, Buyû, 26; -Münziri, age 2/593
Alıntı ile Cevapla