Konu Başlıkları: Alışverişte vade farkı
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Nisan 2009, 09:49   Mesaj No:4

_bülbül_

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:22
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Alışverişte vade farkı

Münakaşa:
Buraya kadar müctehidler ve fıkıh âlimlerinin vâde farkı ile alâkalı görüşlerini, bu görüşlerin dayandığı delilleri -eskiden yeniye doğru- en mûteber kaynaklara dayanarak arzetmiş olduk Caiz görmeyenlerin şüphelerini ele alıp izaleye çalışmak ve caiz görenlerin de delillerini sıralayarak neticeye varmak işi, bu bölüme kalmış oldu
A) Caiz Görmeyenlerin Şüpheleri:
Satış akdinde vâde farkını caiz görmeyenlerin dayandıkları delil ve şüpheleri şu maddelerde toplamak mümkündür:
1- "Bir satış içinde iki satışı", "bir satış içinde bir veya iki şartı" yasaklayan hadîsler
2- Ribâ şüphesi
3- Bedelin meçhul olması (cehalet) şüphesi
Bunları teker teker münâkaşa edelim:
1- Hadîsler:
a) Hadîs âlimleri şartlı satışı meneden hadîsin sahih olmadığını, senedinde tenkide uğramış kişilerin bulunduğunu tespit etmişlerdir Buna mukâbil Rasûlullah'ın (sav) şartlı alış-verişler yaptığını ve böyle satışlara izin verdiğini bildiren sahih hadîslerin bulunduğunu yukarıda gördük64 "Bir satış içinde iki satışı yasaklayan" hadîsin Ebû Dâvûd rivâyetinde geçen "ya fiyatın az olanına sahip olur veya ribâya" ilâvesinin de rivâyet bakımından mevsuk olmadığını mütehassıslardan öğrendik
Geriye "bir satış içinde iki satışı yasaklayan" hadîs kalmış oldu Müctehidlerden hiçbirisi bu hadîse "mutlak olarak vade farkı ile satış" mânası vermemiştir Hadîsin altıyı bulan65 tefsiri arasında "peşin şu kadara veya veresiye şu kadara sattım" şekli de zikredilmiş hemen bunun arkasından şu açıklama yapılmıştır: "önceden veya sonradan peşin mi veresiye mi olduğuna ve buna göre muayyen bir bedele karar verilmez ise satış fasid olur; amma karar verilir ve satış "peşin şu fiyata" yahut da "veresiye şu fiyata" şeklinde yapılırsa vade farkı caizdir, satış fasid değildir Bu anlayış fukahânın cumhuruna aittir Ve bu anlayışa göre hadîsler vade farkı ile satışı menetmemekte, aksine caiz kılmaktadır
2- Ribâ şüphesi:
İslâm faizi "ribâ" ismiyle yasaklamıştır Hadîste "altın, gümüş, buğday, arpa, hurma ve tuz" zikredilmiş, bunlardan herbiri kendi cinsi ile değiştirileceği, alınıp satılacağı zaman hem eşit hem de peşin olmaları istenmiş, aksi halde ribânın tahakkuk edeceği ifade buyurulmuştur Mesela elli gramlık bir altın bilezik elli gram altın lira ile peşin değişilebilir Bunlardan birisi veresiye -veya peşin fakat diğerinden fazla- olursa faiz alınmış verilmiş olur Dikkat edilirse bu maddelerden ilk ikisi bedel (semen) diğerleri yiyecektir Her iki grup içinde kalanlar cinsleriyle değil de yekdiğeriyle mübadele edilecekse mesela altın ile gümüş, buğday ile arpa değişilecek ise bunlar birbirinden fazla olabilir; ancak peşin olması şarttır On gram altın yirmi gram gümüş ile, on ölçek buğday yirmi ölçek arpa ile peşin mübadele edilebilir; bu caizdir; ancak veresiye yapılamaz; yapılırsa faiz olur
İki gruptan birindeki diğerindeki ile eksik fazla, peşin veresiye alınıp satılabilir; burada faiz bahis mevzuu olmaz Mesela birinci gruptan gümüş ile ikinci gruptan buğday peşin, veresiye, farklı ölçülerde alınıp satılabilir
Elbette ki faiz yalnızca bu altı maddeye bağlı değildir66
Müctehidlere göre değişen kriterler, vasıf ve illetler ile diğer maddelere de şamildir67
Bu açıklamadan varmak istediğimiz netice şudur; para ile, para olmayan bir mal satıldığı zaman, peşin olsun veresiye olsun, fiyat farkından faiz doğmaz İslâm'ın faiz anlayışı buna müsait değildir Burada faizden bahsedenler aradan malı kaldırıyor, para ile parayı mukâyese ediyorlar; mesela bir mal peşin 100 lira, veresiye 110 lira ise yüz lirayı yüzon liraya satılmış kabul ediyor ve bunun faiz olduğunu söylüyorlar Halbuki gerçek, vakıa bu değildir Hakikatte para ile para satılmamış, para ile mal satılmıştır; aradan malı kaldırmak, paranın karşısına parayı koymak vâkıaya uymaz; farazî ve hayalîdir, hükümler ise hayale değil hakikate bina edilir Ayrıca içtimai, iktisadi ve ticârî bakımdan para ile paranın mübadelesi, para ile malın mübadelesinden çok farklı neticeler doğurur Eğer bu mantık doğru olmasaydı kârın da meşrû olmaması gerekirdi; çünkü bir mal 100 liraya alınmış ise bu 100 liradır; aynı malı alan yüzon liraya satarsa yüz lirayı yüzon lira ile satmış olmaz mı? Aradan malı kaldırırsanız kâr bundan ibaret olmaz mı? Kâr mevzûunda aradan malı kaldırmayıp, vadeli satışta kaldırmak tenâkuz değil midir?

3- Cehalet Şüphesi:
Bedellerden birinin meçhul veya ma'dûm (yok) olmasının akdi fasid kılacağını "Giriş" bölümünde arzetmiştik Vadeli satışta böyle bir durum yoktur Satışın peşin mi; veresiye mi olduğu ve buna göre fiyatın ne olduğu bilinmez ise cehaletten bahsedilebilir Bizim meselemizde hem satış şekli, hem de bedel bellidir, sabittir; şu halde satış sahihtir, caizdir

B) Caiz Görenlerin Delilleri:
Gerek peşin ve gerekse veresiye alış-veriş caiz olduğuna, günün fiyatından daha ucuz veya pahalı satmanın da caiz bulunduğuna dair nakli delilleri daha önce vermiştik Satış akdinde vade farkının caiz olduğunu gösteren deliller bunlardan ibaret de değildir Kanaatimize göre şu akid nevileri ve onlara bağlı hükümler de vade farkının cevazına delildir
Alıntı ile Cevapla