RE: Alışverişte vade farkı
1- Iyne ve Bey'i bi'l-vefa:
Ödünç para bulmak için başvurulan iki usul vardır:
a) Iyne: Bir kimseye bir malı veresiye mesela yüz liraya satıp aynı şahıstan peşin 90 liraya satın almaktır Bu alış-veriş neticesinde ilk satıcı ilk alıcıya 90 lira verecek, vade sonunda yüz lira alacaktır Sahâbe devrinden beri birçok müçtehidin kabul ettiği bu usûl68 vade farkı ile satışa evleviyetle delalet etmektedir
b) Bey'i bi'l-vefa: Mesela bir evi parasını iade edince geri almak şartıyla bir kimseye satmaktır69 Tabii evi satın alan, iade edinceye kadar ondan istifade etmektedir Faizden kaçmak için tecviz edilen bu usûl bir hile mahiyetindedir; buna rağmen -ihtiyaca binaen- caiz görülmüştür Vade farkı ile satış ise gerçek satıştır, muvazaa yoktur, bir faiz hilesi de değildir*
2- Kâr ve Ğabn Delili:
İslâm'ın muayyen bir kâr haddi koymadığını, bunun tabiî ve ahlâkî şartlara göre ayarlanmasını müslümanlara bıraktığını biliyoruz Bir kimsenin malını pazarın ve günün fiyatından fazlaya satmasına "ğabn" deniyor Hanefîler ğabni şöyle anlıyorlar: Bir mal anlayan kişilere gösterilir ve ortaya birkaç fiyat çıkar; mesela biri 10, diğeri 15, üçüncüsü 20 lira der; 10 liradan aşağı, 20 liradan da fazla fiyat biçen olmazsa bu mal 10 ila 20 liraya satılabilir; bu takdirde gabinden bahsedilemez 10 liradan aşağı, yirmi liradan fazla satılırsa bu takdirde fahiş fiyat vardır ve bunun hükmü cari olur70
Diğer üç mezheb böyle bir ölçü getirmemişler ancak yalan, hile ve aldatma yoluyla fahiş fiyat gerçekleşir ise bunu satışın feshine sebep kabul etmişlerdir71
Şu halde İslâm'a göre fiyat ve kâr haddi bir çizgi değil bir satıhtır Vade farkı bu satıh içinde kaldığı müddetçe caizdir Bu sathın sınırları aşılır ise yine caizdir; ancak aldatma, yalan, hile vb var ise zarara uğrayanın satışı bozma (fesih) hakkı vardır Vade farkı ile satışlarda -kabul edelim ki- satan bu kâr sathı içinde hareket etmiş, peşin sattığına nisbetle veresiye sattığında bir miktar daha fazla kâr etmiştir; bunun caiz olmaması için hiçbir sebep yoktur
3- Selem Delili:
Selemin "peşin para ile veresiye mal almaktan ibaret olduğunu" zikretmiştik Bilhassa zirâat ile meşgul olanların hasad zamanından önce paraya olan ihtiyaçları böyle bir muamelenin vaz'ında rol oynamış, Rasûl-i Ekrem (sav) Medine'ye geldiği zaman karşılaştığı bu akdi, ölçü ve müddetin kesin olarak tespiti şartıyla tasvip buyurmuştur72 Selemde iki taraflı menfaat vardır
a) Satan, malı elinde hazır olmadığı halde bedelini alıp işini görmektedir
b) Satın alan ise bir miktar ucuza almak suretiyle kârını artırmaktadır Burada ucuz almanın sebebi malın peşin olmamasındandır; yani para yönünden değil de mal yönünden bir vadeli satış bahis mevzûudur ve bu vadeden dolayı da mal ucuza alınmaktadır73 Hatta bazı devirlerde bu fiyat farkı fukahânın devletten tedbir istemesine sebep olacak kadar büyümüştür74
Malın teslimi vadeli olduğu için fiyat farkını caiz görmekle, bedelin teslimi vadeye bağlandığı zaman fiyat farkını caiz görmek arasında fark olmaması lazım gelir Birincisi sünnet ile sabit olunca ikincisinin cevazına bu da ayrı bir delil teşkil eder
|