Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Nisan 2009, 13:15   Mesaj No:60

KuM TaNeSi

Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Kadınlar Neden Konuşur?

Kadınlar Neden Konuşur?
Çok iyi bildiğiniz gibi,günlerden bir gün, Nasrettin Hoca iğnesini kaybeder İğnesini evin avlusunda aramaya başlarFakat onca zaman aramasına rağmen bulamazKomşusu iğneyi nerede düşürdüğünü sorarHoca kendinden emin cevap verir;"Ahırda!"Hayretler içinde kalan komşusu,"Ahırda kaybettiğini ahırda aramalısın!"derNasrettin Hoca cevap verir;"Ama avlu daha aydınlık!"
Nasrettin Hoca fıkralarının ilk başta sadece komik görünen,ama temelde derin bir anlama işaret eden paradoksal mesajları vardır
Psikoterapist/psikiyatrist dostlarım bu paradoksal anlamları çoktan tedavi seçenekleri içine kattılar bileBugünlerde yolunuz onlardan birine düşerse,en azından bu öykünün hangi derin sorununuzun çözmeye yardımcı olacağını size çıtlatmış olayım
Kaybettiğiniz şeyi niye ararsınız?Elbette bulmak için,değil mi?Bulunca onu aramaktan vazgeçersiniz;böylece arayışınız biterPeki ya ,size arama eyleminin kendisi güzel ve anlamlı geliyorsa?
Yani, bizzat arama eyleminin kendisi aradığınız şeyse?İşte,Nasrettin Hoca'nın fısıldadığı bu:"İğneyi aramıyorum ki onu düşürdüğüm yere bakayım Benim için önemli olan aydınlıkta olmak,ışıkta kalmakBu yüzden avluda arıyorum"Onun önce ve öncelikle aradığı iğne değil ışıktırVe işte avluda yeterince ışık vardır!
Zen geleneğinde de öğrenci üstadına safça sorar:"Gün doğumu sırasında yaptığımız ayinin güneşin doğuşuna bir katkısı var mı?
"Üstadı "Hayır! "anlamında başını sallayınca,öğrencinin bütün dünyası yıkılır:"O halde yıllardır bu ayinleri boşuna mı yaptım?
"Şefkatli bir tebessümle cevap verir üstadı:"Güneş doğarken seni hep uyanık tuttu ya!"
Bilgelik farklı dillerde de olsa,aynı şeyi fısıldıyor bize
Nasrettin Hoca'nın aradığı "ışık"ile,Zen öğrencisinin her ayinde farkına varmadan tanık olduğu "ışık" aynıdırSonuç kadar sonuca giden yolda yaşadıklarımız da önemlidir
Kadınların ve erkeklerin iletişim farklılıklarını da bu meseller eşliğinde anlayabilirizErkekler "iğneyi bulmak" için konuşurlarYani onlar için önemli olan,eylemin kendisi değil eylemin sonucudurKonuşurlar çünkü bilgi aktarmak isterlerKonuşurlar çünkü bilgi toplamak isterlerKonuşarak aradıkları şey bilgidir
Kadınların da "iğneyi bulmak" için konuştukları olurAncak,kadınlar,çoğunlukla,hemcinsleri olmayan Nasrettin Hoca gibi iğneyi aramayı bahane edip,avluda ve aydınlıkta kalmayı tercih ederler
Kadınlar konuşurlar,çünkü ne söylemek istediklerini konuşarak bulurlarYani,sesli düşünürlerErkekler ise,istediklerini bulmak için susmayı yeğlerler
Kadınlar konuşurlar,çünkü üzüntü ve kederlerini konuşarak hafifletirlerBu durumda bir şey iletmek istedikleri yoktur;sadece konuşmak için konuşurlarErkekler ise üzülünce susarlar,ağızlarını bıçak açmaz,taş duvara dönüşürlerErkekler,bu konuda, Zen öğrencisi kadar cahildirlerOnlara göre ayin güneşin doğmasına katkıda bulunmak için yapılıyor olmalıdırFakat kadınlar sözcükleri uyanık kalmak için kullanırlarSözcüklerin anlamlarının peşinde değillerdir,sözcüklere eşlik eden ışığın peşindedirler;yani "avluda kalmak"isterler
Kadınlar konuşurlar,çünkü yakınlık kurmak isterlerKadınlar için sözcükler bir başkasının ruhuna uzattıkları küçük halatlardırSözcüklerin içeriği değildir önemli olan;sözcüklere tutunabilmektirOysa erkekler,yakınlık kurmak istediklerinde sözcükleri değil,suskunluklarını kullanırlar;onlar için sözcüklerin anlamlarından öte bir amacı yokturKadınlar için ise içinde hiç iğne bulunmasa da avlunun aydınlık olması önemlidir
Kadınlar konuşurlar,çünkü duygularını paylaşmak isterlerKadınlar için sözcükler iç dünyalarının kuyularına sarkıttıkları kovalar gibidirÖnemli olan kovanın varlığıdır;kovada ne olduğu önemli değildirErkekler ise,duygusal yakınlığa ihtiyatla bakarlar,iç dünyalarına dönmek istediklerinde susarlar,üzerlerine gelinmesin isterler
Özetlemeye çalıştığım gibi,erkekler ve kadınlar sadece bilgi alıp vermek için konuşma konusunda mutabıktırlarKonuşmanın diğer amaçları kadınlara özgüdürKadınların diğer konuşma amaçlarında erkeklere düşen sessizlik ve suskunlukturİşte bu yüzden,erkekler suskun kalmayı ve suskun kalınmasını yeğledikleri özel durumlarda kadınlara dinleyici olmayı beceremiyorlarYine bu yüzden, kadınlar kendilerinin konuşmayı ve konuşulmayı yeğledikleri özel durumlarda erkeklere suskun kalmayı ve beklemeyi beceremiyorlarSorunların çoğu da bu karşılıklı beceriksizliklerden kaynaklanıyor
Bilmem,anlatabildim mi?

Senai Demirci "Ve Aşk Evliliğin Ellerinden Tuttu"
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla