RE: Tasavvuf Aleminin Kişilikleri
EVTÂD : Evliyâdan (Allah'ın sevdiği kıymetli kullarından) ve ricâl-ül-gaybdan (açıkça bilinmeyen velîlerden) mübârek dört zât vardır ki büyük âlim ve velî Mollâ Câmî'nin ifâde ettiğine göre bunlar dünyânın dört tarafında bulunurlar. Her biri bulunduğu yerde dünyevî bakımdan huzûr ve râhatlığı sağlamakla vazîfelidir. Evtâddan dünyânın doğu tarafında bulunan zâtın ismi Abdülhayy batıdakinin ismi Abdülalîm kuzeydeki zâtın ismi Abdülmürîd güneydekinin ismi ise Abdülkâdir'dir (r.aleyhim).
Allah'ın velî kullarından tanınmayan bilinmeyen ve gizli olan bâzı mübârek kimseler daha vardır ki Şeyhülislâm Molla Câmî'nin belirttiğine göre insanların imdâdlarına yetişip işlerinde dara düştükleri zaman yardımcı olan ve onların belâlardan korunmasına sebeb olan bu insanlara nücebâ denilmektedir.
HAVASS : Avâm kelimesinin zıddı olan ve hâslar seçkinler büyükler demek olan havâss ilim ve tasavvufta avâm ve mukallid hâlinden kurtulup ictihâd ve velâyet mertebesine yükselen seçkin zâtlardır. İmâm-ı Gazâlî'nin buyurduğu gibi sultanlar milletin mal can ve ırzlarını zâlim ve haydutlardan korudukları gibi havâss da avâmın (dînî ilimlerden haberi olmayan câhillerin) îtikâdını (inancını) bid'atçilerin (sapıkların) şerlerinden kötülüklerinden korurlar. Ebû Osman Mağribî'nin belirttiği gibi bunlar iyi amelleri (güzel işleri) kendinden değil Rabbinden bilirler.
MURAD : Murâd cemal makamlarına riyazet ve mücahede ile değil ilahi iradenin şefkatiyle götürülür ve sıkıntı çekmeden yakınlık derecelerine ulaştırılır. Tasavvuf yolunda bulunanlardan sıkıntı ve eziyet çekmeden Allah'ın yardım ve dilemesi ile yüksek makamlara kavuşan ictibâ yolunun sâlikleri (çekilen talebeler) murâdlar diye isimlendirilir. İmâm-ı Rabbânî murâd olunanların başının ve sevilenlerin önderinin Muhammed aleyhisselâm olduğunu ifâde buyurmuştur.
ÜVEYSİ : Mürşidi bulunmakla berâber ayrıca vefât etmiş bir büyüğün rûhâniyetinden faydalanan yardım ve terbiye gören zâta üveysî bu yolla kemâle ermeye olgunlaşmaya da üveysîlik denir.
Abdülhak-ı Dehlevî Peygamberler ve evliyânın vefâtlarından sonra onlardan yardım istemeye âlimlerin câiz olabilir dediklerini tasavvuf büyüklerinin bunun doğru olduğunu bildirdiklerini ifâde etmiş büyüklerden birçoğunun üveysîlik yoluyla yükseldiklerini söylemiştir. İmâm-ı Rabbânî de Bahâeddîn-i Buhârî'nin üstâdının Seyyid Emîr Külâl hazretleri olduğunu fakat ayrıca Hâce Abdülhâlık Gücdüvânî'nin rûhâniyetinden istifâde ettiği için aynı zamanda üveysî olduğunu zikretmiştir.
MUHLAS : Uğraşmadan zorlamadan külfetsiz ele geçen ihlâs devamlı olup hakkal-yakîn mertebesinde ele geçer. Devamlı ihlâs sâhibi her şeyi Allah'ın rızâsı için yapan muhlastır. Muhlas olana ibâdet yapmak tatlı ve kolay olur. Çünkü bunlarda nefislerinin arzûsu ve şeytanın vesvesesi kalmamıştır. Böyle ihlâs insanın kalbine ancak bir velînin kalbinden gelir. Muhlaslar ile ihlâsı çalışarak elde eden muhlisler arasında fark çoktur. İlim ve amele dâir öğrenmekle anlamakla hâsıl olan kelâm ilminin bilgileri tasavvuf yolunda ilerleyenlerde keşf yolu ile hâsıl olur ele geçer. Ameller ibâdetler kolayca seve seve yapılıp nefis ve şeytandan hasıl olan tembellik ve gevşeklik kalmaz. Günâhlar harâm olan şeyler çirkin iğrenç görünür. Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: "İblis senin mutlak kudretine and olsun ki onlardan (Allah'ın kullarından) muhlas olanlar hâriç hepsini azdıracağım dedi." (Sâd sûresi: 82-83).
|