RE: Osmanli Mûsikîsi
Ağırsemâî.— Klâsik fasılda Beste'den sonra okunur. Özelliği: çoğunlukla Aruzun dört Mefâîlün'lü vezinlerinde yazılmış gazellerin iki (bazen bir) beytinin Aksak Semâî (10/8) Ağır Aksak Semâî (10/4) veya Ağır Sengin Semâî (6/2) usulleriyle birinci ikinci ve dördüncü mısraların aynı üçüncü mısraın ayrı ezgiyle bestelenmesi ve mısra sonlarına terennüm kısminin eklenmesidir.
Kâr-ı Nâtık.— Bu form için özel olarak yazılmış güftesi içinde geçen makam —ve varsa usul — adlarının geçtiği yerde bestecinin o makamın ezgisini —seyr'ini — göstermesi güftede usul adları da geçiyorsa her usul adinin geçtiği yerde derhal o usule geçmesidir [Fatih Anonimi adlı eserde Kâr-ı Nâtık'ın eski adları Küllün-nagam (bütün makamlar). Küllü'd- durüb (bütün usuller) ve Küllü'd-durûb ve'n-nagam (bütün usul ve makamlar) olarak zikredilmiştir]. Kâr adınin verilişi Kâr formu ile ilgisinden dolayı değil kelimenin Farsça'daki anlamından dolayıdır. Nitekim kâr-ı nâtık "konuşan (kendi kendini anlatan) eser" demektir ve bestecinin sanat ilhamından ziyade öğreticiliği ve ustalık gösterisini ön plana aldığı bir tür "müzikli beyin jimnastiği"dir. 15'ten 119'a kadar değişen sayılarda makam (bazen hem makam hem usul) tarifini amelî olarak veren Kâr-ı Nâtık'lar bestelenmiştir.
|