RE: Osmanli Mûsikîsi
Bu makâlenin 4.no.lu dipnotu ile ekli küçük sözlüğün Ses Sistemi maddesinde de kısmen işaret edildiği gibi sadece büyük Sanatkârların icrasında bütün güzelliği ortaya çıkabilen bir şahsî üslup ve ifade müziğinin nasıl bir ses sistemine dayandığının aranıp hiçbiriyle tatmin olunamamış olması; insan beyni ve onun en karmaşık ürünlerinden olan enerji gibi güneş gibi imkanlarının ancak en küçük bir kısmından istifade edilebilen bir ses malzemesiyle karşı karşıya bulunulmasındandır.(51) Bugün kullandığımız Batı notasının imkanlarına göre bir makam dizisinde arızalı (diyez veya bemollü) notalarla göstermek zorunda olduğumuz dereceler aslında arızalı nota değil o makama mahsus melodik seyir dışında da o makamın kendisine mahsus çeşnisini tattırabilen sabit perdeleridir. Mesela Hüzzam Karcığar Süznak makamları dizisindeki Mi notası hep aynı (4 komalık) bemol işaretiyle yazıldığı halde bu makamların çeşnisi her üçü için de ayrı perdeler basılmakla verilebilmektedir; hatta aynı makamdaki bir eserin değişik yerlerinde dahi —başka bir makama geçki söz konuşu olmaksızın— aynı nota için farklı perdeler basılması gerekebilmektedir. İslam tasavvufunun Batının felsefe'siyle izah veya tefsiri nasıl mümkün değilse Türk mûsikîsinin de Batı notasıyla yazılması öyle mümkün değildir. Yazılır ama yazılan bin renkli bir tablonun kurşun kalemle kopyası gibi olur; zira Türk mûsikîsi Batı mûsikîsi gibi bir arıza mûsikîsi değil bir perde mûsikîsidir.(52)
|